ORTAKLARA BORÇLAR HESABININ SERMAYEYE EKLENMESİNDE TİCARET MAHKEMESİNE  BAŞVURU ZORUNLULUĞU KALDIRILDI

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan önce yürürlükte bulunan (Eski) Ticaret Kanunu uygulamasında, şirketlerin sermaye artırımlarında “Ortaklara Borçlar” hesabında yer alan tutarların sermayeye eklenmesinde ticaret sicil müdürlükleri, anılan borçların gerçekliği hususunda SMMM veya YMM tespit raporlarını yeterli bulmaktaydı.

6102 sayılı (Yeni) Türk Ticaret Kanunu uygulamasında ise Gümrük Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 15 Temmuz 2013 tarih ve 67300147.431.04/559478/4979–5665 sayılı Genelgesine istinaden ticaret sicil müdürlükleri, “Ortaklara Borçlar” hesabında yer alan tutarların sermayeye eklenmesi işlemlerinde asliye ticaret mahkemesine başvurulması ve mahkemece atanacak bilirkişi raporu ile tespitin yapılması şartını aramaktaydı. 

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Ticaret Sicil Müdürlüklerine göndermiş olduğu 27 Eylül 2013 tarih ve 67300147.431.04/559478/4979-5665 sayılı Genelge ile bu görüşünü değiştirdi. Anılan Genelge uyarınca ortağın, şirketten olan alacağını ortağı olduğu şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda, alacağın varlığının tespitinde Kanun’un 343. maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilebileceği gibi yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporu da ibraz edilebilecek.  

Genelgeye göre ayrıca pay sahibinin şirketten olan alacağını, bir başka şirketin kuruluşunda veya bir başka şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda, pay sahibinin şirketten olan alacağının varlığının tespitinde Kanun’un 343. maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak raporun ibraz edilmesi gerekiyor. 

Bahsolunan Genelge’nin metni aşağıdaki gibi: 

“…………….

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 127 nci maddesinin birinci fıkrasında; alacakların sermaye şirketlerine sermaye olarak konulabileceği düzenlenmiş; maddenin ikinci fıkrası ile Kanunun 342 nci maddesi hükümleri saklı tutulmuştur. Kanunun 342 nci maddesinde ise ayni sermaye olarak konulabilecek mal varlığı unsurları; üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dahil mal varlığı unsurları olarak belirlenmiştir. Kanunun 127 nci maddesi ile 342 nci maddeye yapılan gönderme ve 342 nci maddede belirtilen nakden değerlendirilebilme ile devrolunabilme nitelikleri birlikte değerlendirildiğinde, alacakların sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulabilmesinin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Kaldı ki, bu husus 342 nci maddenin birinci fıkrasının son cümlesinde de açıkça düzenlenmiş ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, pay sahibinin, üçüncü bir kişiden veya şirketten olan üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz ve tedbir bulunmayan, vadesi gelmiş alacağının bir sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulmasında herhangi bir engel bulunmadığı değerlendirilmektedir.

Bilindiği üzere, Kanunun 343 üncü maddesinde, bir sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulan malvarlığı unsurları ile şirket tarafından kuruluş sırasında devralınacak işletme veya ayınların değerlerinin, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Yine, Kanunun 459 ve 590 ıncı maddelerinde yapılan göndermeler uyarınca, anonim ve limited şirketlerde esas sermayenin artırılmasında da sermayenin ayın olarak konmasına ve bir işletme ile ayınların devralınmasına ilişkin yukarıda açıklanan kurallar uygulama alanı bulacaktır.

Ancak, Bakanlığımıza intikal eden bilgi ve belgelerden, alacakların sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulmasında, özellikle ortağın şirketten olan alacağını sermaye olarak şirkete koyması hususunda mahkemelerin alacağın tespiti bakımından bilirkişi atanması taleplerini reddettiği ve uygulamada bir takım sıkıntıların yaşandığı anlaşılmış ve bu konudaki sıkıntıların giderilmesi bakımından aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Bu itibarla, pay sahibinin şirketten olan alacağını ayni sermaye olarak şirkete koyması ile bu şekilde yapılacak sermaye artırımlarının sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılmasının temini bakımından;

1. Pay sahibinin şirketten olan alacağını, bir başka şirketin kuruluşunda veya bir başka şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda, pay sahibinin şirketten olan alacağının varlığının tespitinde Kanunun 343 üncü maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilmesi gerektiği,

2. Ortağın şirketten olan alacağını, ortağı olduğu şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda alacağın varlığının tespitinde, Kanunun 343 üncü maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilebileceği gibi, yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporunun da ibraz edilebileceği, değerlendirilmektedir.

Bu itibarla, sermaye şirketlerinin kuruluşu veya sermaye artırımında ayni sermaye konulması hususunda bundan sonra gerçekleştirilecek işlemlerde yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda işlem tesis edilmesi ile Müdürlüğünüzün bünyesinde faaliyet yürüttüğü ticaret veya ticaret ve sanayi odalarının internet sitelerinde bu konuda herhangi bir açıklama var ise ilgili kısımlarda buna paralel olarak düzeltme yapılması hususunda gereğini…”