Canım ülkemin ormanları yanıyor.

Hepimizin yüreğine de kor ateşler düşüyor. Televizyon ekranında cayır cayır yanan ağaçlarımızı izlerken, boğazımız düğümleniyor, gözlerimiz yaşarıyor.

Şehit haberlerini izlerken olduğu gibi…

Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, son bir ayda 1.244 futbol sahası büyüklüğünde ormanımız yok olmuş.

Bu bir facia!

*

Neden yanıyor ormanlarımız?

Halk arasında “imara açmak için” kasıtlı yakıldığına ilişkin yaygın bir kuşku var.

Devletin yetkilileri, yerel yönetimlerin başkanları, yanan orman alanlarının asla imara açılmayacağını, kimsenin bu yönde bir hevese kapılmaması gerektiğini söylüyorlar, ama aldıran kim?

Böyle kasıtlı orman yakanlar varsa, mutlaka, geçmişteki örneklerden cesaret alıyorlar.

*

Yerine göre teröristlerin orman yaktığı iddiaları da dile getiriliyor.

Kasıtlı orman yakmak, hiçbir hafifletici neden aranmaksızın, vatana ihanettir.

Somut olarak tespit edildiğinde de, yaptırımı o derece ağır olmalıdır.

*

Bir başka ve en yaygın “yangın nedeni”, insanımızın duyarsızlığı…

Ormanlık alanda piknik vatan vatandaşımız, şişe kırıklarını orada bırakıp gidiyor. Aşırı güneşli zamanlarda o şişe kırığı güneş ışığını ateşe dönüştürüyor ve kuru yapraklardan başlayarak yangın bir anda ormanı sarıyor.

Ya da, dikkatsizce atılan sönmemiş sigara izmariti, tam söndürülmeden bırakılmış mangal ateşi…Benzeri umursamazlıklar…

*

Ormanlık alanlarda piknik yapanların “ızgara” zevkleri yüzünden kimbilir kaç hektar ormanımızın heba olduğunu düşündükçe, ‘ateş yakılması tümüyle yasaklansın ve yasağa rağmen ateş yakanlar en ağır şekilde cezalandırılsın’ demekten kendimizi alamıyoruz.

*

Yangın uçakları ile ilgili tartışmaya hiç girmeyelim.

Sorumluluk mevkiinde olanlar, vatanın akciğerleri yok olurken, hiçbir mazeretin arkasına sığınamazlar.

Ne yazık ki, vatandaş olarak bizlere, sadece ve sadece üzülmek, kahırlanmak düşüyor.

Peki vicdan azabı çekmesi gerekenler neredeler?