Geride bıraktığımız hafta kaleme aldığım yazımın sonunda artık gelişmelere göre yazılar kaleme alacağımı belirtmiştim.

Gündem doğal olarak tabii ki ülkemiz ile birlikte tüm dünyayı etkisi altına alan "KORONAVİRÜS" salgını. Ülkemiz tüm dünya ülkelerine bakıldığında iyi durumda gözüküyor olsa da, özellikle normalleşme sürecinin başlamasının ardından insanımızın tüm uyarılara rağmen hiç bir şey yaşanmamış ve hiç bir şey yokmuş gibi hayatına devam etme çabası ne yazık ki bu süreci sıkıntıya sokacağa benziyor. İnşallah korkulan olmaz.

Halbuki, ülke olarak salgının baş gösterdiği andan itibaren alınan ve uygulamaya konulan tedbirler ile elde edilen başarı tüm dünyada hayranlık uyandırmıştı ve uyandırmaya da devam ediyor. Geride bıraktığımız günlerde gelen bir iletiyi ortak bir geçmişe ve geleceğe doğru yol alan bizler açısından önemli gördüğüm için siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istiyorum.

Avrupa bu süreçte bizi bizden nasıl iyi tanıyor bir görelim. İleti şöyle:

"Değerli arkadaşlar "KORONAVİRÜS" nedeniyle son zamanlarda İtalya ve İspanya, Türkiye ile tıp alanında kıyaslanıyor. Özellikle İtalya'da aydınlar ‘Türkiye kadar olamadınız’ diye sağlık politikalarını eleştiriyorlar.

İtalya Bilim Kurulunun bu eleştirilere verdiği cevap muhteşemdir.

Aynen şöyle diyorlar;

'Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sinir cerrahı Prof. Gazi Yaşargil isminde bir Türk’tür.

ALS hastalığı üzerinde dünyada en önde olan isim Prof. Hande Özdinler'dir. Unutmayın o da bir Türk'tür.

Ülkesinde yüz ve kol naklini gerçekleştirdikten sonra dünyada ilk rahim naklini gerçekleştiren de bir Türk. Adı Prof. Ömer Özkan.

Dünyada ilk kez beyin hücrelerinin ölümünü engelleyen hocanın adı Dr.Murat DİGİÇAYLIOĞLU değil mi? O da bir Türk.

Robotla ilk kalp ameliyatını yapan, kalp krizini önceden haber veren Elektronik CİP’i bulan Prof. Tayfun Aybek de bir Türk.

Behçet Hastalığını da 1937 senesinde bulan, teşhis eden, tedavisini gerçekleştiren doktor da bir Türk. Onun da adı Hulusi Behçet.

Türkler geleneksel olarak Tıp Alanında Avrupa Devletlerinden daima önde olmuşlardır. Unutmayın onlar hep İmparatorluklarda yaşadılar. Geçmişleri,tıp alanında deneyim ve hizmetleri çok derin.

Türkler tarihte hayvancılık ve harp sanatında dünyanın en sözü geçen milleti olduğundan, bulaşıcı hastalıkların tedavisinde de insanlığa büyük hizmetleri olmuştur.

Göktürklerde Hekim Biguta, Karluklarda Hekim Haruna MS 728 yılından bu güne unutulmaz hekimler arasındadır.

Müzikle ilk tedaviyi Osmanlı Devleti gerçekleştirmiş, Dünyada ilk Devasa Çadır Hastanelerini 10-11-12. yüz yılda Selçuklu Türkleri kurmuştur.

1037 senesinde vefat eden İbn-i Sina Hekimlerin Hükümdarı olarak İtalyan okullarında okutulmuyor mu.?

Karaciğer ve sarılık hastalığını bulan, mikrobu tanımlayan da İbn-i Sina’dır.

14. Asırda yaşamış FATİH’in manevi hocası Akşemsettin, Dünyanın en önemli bulaşıcı hastalıklar hekimiydi. Mikrobun da mucididir.

Bu yazdıklarım uzun bir makaleden seçtiklerim. İtalyanlar ve Avrupa hekimlerimizi bizden daha iyi tanıyorsa, onlara helal olsun derim. Bu bizim ayıbımız..."

Siz değerli okuyucularım ile paylaştığım ileti bu şekilde.

Ben hekimlerimize güveniyorum. Toplum olarak bizler de bu zor süreçte ülkemizin göstermiş olduğu çabayı ve başarıyı gölgelemeyelim. Tüm kurallara uyalım. Çünkü konulan bu kuralların hepimizin sağlığı ve geleceği için olduğunu unutmayalım.

Pazar günü Allah nasip ederse bizlerle sevinen, bizlerle üzülen ve bizleri mutlu gördükçe daha da bahtiyar babalarımızın "Babalar Günü"nü kutlayacağız. Ben bu vesile ile başta aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin babaları olmak üzere tüm babaların "Babalar Günü"’nü kutluyor, aileleriyle birlikte sağlık ve mutluluklar diliyorum.

En güzel günler sizlerin olsun.