Korona virüsü, 400-500 mikro hücre çapına sahip, boyutları büyük bir virüstür. Herhangi bir maske bile virüsün girişini engeller.

Virüs havaya değil, yere yerleşir, bu nedenle hava yoluyla bulaşma ihtimali düşüktür.

Korona virüsü, metal bir yüzeye bulaştığında 12 saat yaşayacak, bu yüzden ellerinizi sabun ve su ile yıkamak bile yeterli olacaktır.

Kumaşlara bulaştığında Corona virüsü 9 saat kalır, bu yüzden kıyafetleri yıkamak veya iki saat güneşe maruz bırakmak onu öldürmek için yeterlidir.

Virüs 10 dakika boyunca ellerde yaşar, bu nedenle cep boyutlarındaki alkol ve dezenfektanları cepte taşımak ve sık sık önlem amaçlı kullanmak faydalı olacaktır.

Virüs 26-27 ° C sıcaklığa maruz kaldığında öldüğü için, sıcak bölgelerde yaşayamaz. Ayrıca sıcak su ve sıcak içecekler içmek ve güneşe maruz kalmak yeterince iyidir.

Dondurmadan uzak durmak, soğuk yiyecekler ve içecekleri tercih etmemek önemlidir.

Ilık su ve tuzlu suyla gargara yapmak virüsü bademciklerde iken öldürür ve akciğerlere geçmesini önler. Bu talimatlara uymak virüsü önlemek için önemlidir.

-SONRA SANAT-

PAUL RUBENS’İN MEŞHUR BABASINI EMZİREN KIZ TABLOSU

Peter Paul Rubens, (1577 – 1640), Rusya’dan Almanya’ya göç eden hukukçu bir babanın oğludur. Rubens’in beni çok etkileyen “Babasını Emziren Kız” tablosunun çok hazin bir öyküsü vardır.

Rus Çarı I. Mihail döneminde ( 1613-1645 ) Petersburg şehrinde Cimon adlı yaşlı bir tüccar ortağı tarafından yalan beyanlarla hapse attırılır. Olanları itiraf etmesi için işkenceye maruz bırakılır ve açlık hücresine kapatılır.

Bu hücrelerde mahkûmlar günlerce aç bırakılıp ölüme terkedilirdi.

Açlıktan perişan bir hale gelen Cimon her geçen gün ölüme iyice yaklaşır.

Cimon’un kızı Pero ise gardiyanlara yalvararak babasını görmeye gelmektedir.

Kız gelip babasını sorunsuz bir şekilde ziyaret ettiğinden gardiyanlar duruma alışır. Pero birkaç gün sonraki gelişince yanında yeni doğan çocuğunu da getirmiştir. Babası ile konuşurken ağlayan bebeği susturmak için bir göğsünü açar ve çocuğu emzirmeye başlar. İşte o an aklına babasının hayatını kurtaracak olan fikir gelir.

O günden sonra Pero düzenli olarak her gün babasını ziyarete gelir.

Aradan epey zaman geçmesine karşın yaşlı adam hala ölmemiştir ve bu durum hapishane yetkililerinin de dikkatini çeker.

Bunun üzerine Kral, Cimon ve Pero’nun görüşmelerinin gizlice izlenmesini ister.

Gardiyanlardan biri gizlice Cimon ve Pero’nun görüşmesini izler ve gördüklerini de krala anlatır. Duyduklarıyla şaşkına dönen Kral, Pero’nun yaptığı bu fedakârlık karşısında kayıtsız kalamaz ve Cimon’un serbest bırakılması emrini verir.

Gardiyanın gördüğü şudur; Pero babasını ziyarete geldiği her gün açlığa mahkum edilmiş olan ve yiyecek hiçbir şey verilmeyen babasını tıpkı çocuğunu emzirir gibi emzirmekte ve açlıktan ölmesine mani olmaktadır…

merhamet, sanat ve estetik kokan muhteşem bir tablo karşısında duygulanmamak mümkün değildir.

Tabloya nasıl bakarsanız o'sunuz.. Ne okursanız o'sunuz.. Ne anlarsanız o'sunuz..

Bakış açımız bizi anlatır, baktığımız şeyi değil… Güzellik bakan gözdedir.

Rubens’in meşhur olmuş diğer eserleri; Çarmıhtan İndiriliş, Masumların Katli, Venüs ve Adonis, İki Satır, Lanetlilerin Cehenneme Düşüşü, Amazonların Savaşı’dır.

Anton Çehov, “Hayat sizi güldürmüyorsa espriyi anlamadınız demektir.” der.

Kıyamet alametlerine benzer olaylar insanı hayatından bezdirse de inadına yaşayacağız.

Cemreler düştü. Erikler çiçek açtı. Bu sabah spor yaparken İskilip’li rahmetli hemşehrim Erdoğan Berker’in Nihavent şarkısıyla güne başladım. Güfte : Bekir Mutlu

Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç?

Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç?

Bir his dolup içine uçuyorum sandın mı hiç?

Geçen günlere yazık, yazık etmişsin gönül sen!

Öyleyse hiç sevmemiş, sevilmemişsin gönül sen!…

11 Mart 2020