“… Ben bu ülkede yaşayan 26 milyon yoksuldan, ilkokulu anca bitirmiş ya da ilkokula bile gidememiş, 21 buçuk milyon cahilden ve de Tayip’e oy veren 21 milyondan biriyim…
Yani senin anlayacağın nerden bakarsan bak ben bu ülkenin en az % 35 - 40’ıyım…
Beni suçladığını ve hakir gördüğünü biliyorum…
Ama bil ki, ne yoksul olmak ne de cahil kalmak benim suçum ya da tercihim değil…
??!!...
Sahi, sen “yoksulluk nedir” bilir misin?
Ama gerçek yoksulluğu?
Çocukların aç yatmasını… mesela… Suyla karnının doyurulmasını… mesela…
Bilir misin?
Bilmezsin tabii… nereden bileceksin… Sen hiç aç kalmadın, aç bırakılmadın ki…
Gerçek yoksulluk, içinden çıkılamaz bir çaresizliktir arkadaşım…
Öyle elindeki telefonun bilmem nesinin kesilmesi ya da internetten bir yerlere girememek gibi bir çaresizlik değildir…
Gerçek yoksulluk; yiyecek ekmek bulamamak, ot bitmez tarlaları sürmeye çalışmak, oradan oraya göçmek, itilmek kakılmak, iş bulamamak, giyecek/yakacak bulamamak, hastalanıp da ilaç alamamaktır.
… …
Sen bilmezsin ama ben yıllarca sana/size bakıp, kaderime her gün isyan ederek yaşadım…
Derken; bir gün onlar geldi, nur yüzlü melekler gibiydiler…
Bize , “bu dünyada yoksul olmanın, öbür âlemde sunulacak nimetlerin müjdecisi olduğunu…” anlattılar. Bize yardım kabul etmenin faziletlerini öğrettiler…
Önceleri utanıyorduk ama sonra alıştık. Dinimizi öğrendikçe de rahatladık! Çünkü cahil kafalarımızı, dinimizin nuruyla aydınlattılar…
Bizim için ettikleri dualar öyle bir tuttu ki, evlerimize bereket doldu. Belediyelerden, vakıflardan, derneklerden sürekli yardım yağar oldu.
Sırtımız pek, karnımız tok hale geldik…
Mahallelerimiz, köylerimiz, evlerimiz imar oldu…
Hepimizin mübarek kanalları seyredebilecek televizyonları, çeşit çeşit beyaz eşyaları oldu…
Elektriği olmayanları bile ayırmadılar, onlara bile çamaşır makinesi verdiler…
Her mahallede ışıl ışıl camilerimiz oldu…
Bize dinimizi öğrettiler, dualar öğrettiler…
Biz dua ettikçe, Rabbimiz, yardımlarının bereketini arttırdı, sağlık hizmetlerini bedava yaptı…
Biz artık biliyoruz ki; bunların hepsini, önce Rabbimize sonra da Tayip’e borçluyuz…
Allah razı olsun…
Dediler ki, biz zenciymişiz… Ne demek olduğunu çok bilmiyorum ama Arap gibi bir şey her halde…
Arap iyidir, Müslüman’dır…
Biz de Müslüman’ız elhamdülillah…
Hem Tayip de zenciymiş; belli zaten, o her haliyle bizden birisi...
Ama sen öyle değilmişsin, çünkü sen hem beyazmışsın hem de layıkmışsın…
Layık olan Müslüman olmazmış, onların peygamberi Atatürk olurmuş (bizimkisi Hz
Muhammed (SAV) efendimiz çok şükür)…
Layık olanlar, Allah’ın (cc) her türlü gazabına da layık olanlarmış; bunun Kur’an-ı Kerim’de bilem yeri varmış…
Onun için biz layık değiliz, hamdı senator olsun…
Zaten Atatürk dinsizmiş, onun için halifeliği kaldırmış…
Allah (cc) Kur’anda diyormuş ki, “insan benim yeryüzündeki halifemdir” ama Atatürk bunu kaldırmış.
Hem zaten savaşı da o kazanmamış, ayrıca ülkemizi onun kurtardığı da yalanmış. Aslında Padişahımız Efendimiz Vahideddin Hazretleri görevlendirmiş onu. Ama o sonradan şaşırtmış, Padişahımız Efendimiz de onun katlini vacip kılmış…
Ama Tayyip öyle mi? O tam bir Osmanlı!
O dünyanın her yerindeki şeytanlarla savaşıyor; Suriye’de, Mısır’da, İsrail’de, Filistin’de…
Hepsi de bizim din kardeşimiz…
Zaten Müslüman’ın Müslüman’dan başka da dostu yoktur!
Bir de bu mübarek insana, “hırsız” diye iftira atıyorlar. Bunların hepiciği şantaj, montaj… ne bileyim, öyle bi şeylermiş işte…
Pensilvanya yapıyor/yaptırıyormuş. Zaten o bir şeytanmış ve orada yaşıyormuş. Ama yakında onun da inine girecekmiş…
… …
Hem zaten evinde çıkan o paraların hepsi yardım paraları (imiş). Bize yardım etmek için zenginlerden toplamış onları…
Bedava mı iş yaptıracak zenginlere?
Elbet bizim hakkımızı da koruyacak…
Hem alıyorsa senden almıyor ki, zenginlerden kendi rızasıyla alıyor…
Sana ne!
!!??...
Evet… Ben buyum kardeşim, böyle düşünüyorum.
TANIDIN MI ŞİMDİ BENİ?
!!??...
Tanısan iyi olur!
Ben bu ülkenin gerçeğiyim.
Gerçekten öte; ta kendisiyim.
Cahilim, yoksulum ama bu ülkenin %35-40’ıyım.
Sen kabul etsen de etmesen de; BEN SENİN DEMOKRASİNİM!
!!??...
Ne zamana kadar mı?
Ha onu ben de bilmiyom amma galiba sen benim farkıma varana kadar.
Bilmem anlatabildim mi!? ”
* * *
Bu çarpıcı yazı, Erden Üçüncüoğlu imzasıyla sanal âlemde hit olmuş.
Okunma oranının, akıllara durgunluk veren sayılara ulaştığı söyleniyor.
Okumamış olanlar için “yorumsuz” olarak paylaşmak istedim.
Yorum size ait.