Yeni yıl demek hayattan bir yıl daha geçti demek. Bu da
bizden sonraki nesillere bilmeyerek attığımız bir kazıktır. Bizi de bizden
öncekiler bilmeyerek kazıklamıştı.
Bak şu dünyanın haline, ne komşuluk kaldı ne de samimi
dostluklar. Var mı kapı arkası yarenlikleri? Derdi derman eden, çözüm bulan,
paylaşılan yükler, kapı komşuları yok artık.
Şimdi kapı komşularının yerini apartman komşulukları aldı.
Nasıl komşuluksa tanımazlar bile birbirlerini. Gidip gelmezler, kapıda
karşılaşınca usulen bir merhaba.
Bayramlarda bile
herkes bir başka memlekette. 30 daireli apartmanda 3–4 aile kalır, onlar da
kapıdan dışarıya ya çıkar, ya çıkmaz.
Ölüm olur apartmanda kimin haberi ola ki. Düğünlerde ise
müziğin yırtıcı gürültüsü tırmalar kulakları. Gitmezler bile düğüne. Bu
apartmanlar neleri aldı götürdü, neleri…
Hani bekçi baba, nerede onun çocuklara güven veren düdük
sesleri? Bir elinde fener diğer elinde sopasıyla bir mahallenin bekçisi öbür
mahallenin bekçisine düdükle selam gönderir, güven verirdi ben arkandayım
dercesine.
Anaların ahretlikleri, baba dostlukları, birbirinin derdine
derman olan komşular nerede? Mahallede ip atlayan kızlar, onlara abla gözüyle
bakan yeni yetişen oğlanlar, aşık oynayan oğlanlar, kayısı çekirdeğini toplayıp
onu satıp defter parası yapan talebeler, defterini çimento torbası kâğıdıyla
kaplayan ağabeyler, kesilen horozun eti yenilip sonra suyuna pirinç pilavı pişen
günler…
Komşuda geçirilen yılbaşılar, hamur börekleri, çekilen tel
teller, dışarıda donsun diye konan ağdayı çalan komşunun oğlu, sonra kapının
tokmağına vurup, “teyze bu tepsiyi unutmuşsunuz” diyen cin gibi oğlanlar…
İşi saflığa vurarak bizi unutma dercesine duran komşunun
evladı. Ebesinin sırtında komşu evlere giden yaramaz küçükler. Ebesinin
sırtındaki o tatlı uykuyu şimdi taksi içinde uyurken bulmak mümkün mü?
Okulda teneffüs aralarında koşan, coşan çocuklar. İki kişi
bir beşliğe simit alıp ortadan ikiye bölüşüp yiyen talebeler. İnsanı insan
yapan samimiyet, güven ve dostluk nerede?
Şimdi bu yoklukların övünülecek nesi var demeyin. Para her
şey demek değildir. (Parasız da olmuyor tabi ama)
Bütün o yokluklara, kısıtlı imkânlara rağmen o günkü insanlar
bu günkü insanlardan daha mutluydu. Her gönülde yatan bir güç vardı. “Birlik ve
beraberlik gücü”
Ailenin birbirine güvenmesini bırakın komşunun güveni her
şeyin üzerinde mutlu ederdi İNSANI.
O günün adamları adam gibi ADAMDI. Bu televizyon, bilgisayar
soydu soğana çevirdi insanları, kafalarını.
Artık aile içinde bile konuşma kalmadı. Erkek futbol izliyor
kadın yemek tarifini not ediyor yan odadaki televizyonda.
Cep telefonu ise başka bir ömür törpüsü, görüşürüz diye
biten suni sözlerle.
İsmet eski günleri özler de özler.
32 dişten eksilenler misali her ay bir arkadaşı uğurluyoruz
Ulumezara.
Konuşacak, dolacak, boşalacak arkadaş o kadar az kaldı ki,
biz antika olduk. (Hem de çok değerlisi)
Kalanlara selam olsun, gidenlere de Allah rahmet etsin.
Yeni yılınız kutlu, mübarek olsun, hayırlara vesile olsun.
Saygı ve sevgilerimle.