Zorlu bir yoldan ilk geçenler, bir alanda yenilik getirmeye çalışanlar, mutlaka bir bedel öderler zaten.
Bizim “renkli gazete” hevesimiz de öyle oldu.
Çorum yerel basınına bir yenilik getirelim derken, 5 yılda 15 yıl yaşlandık.
Renkli gazete basımını sağlayacak ve Çorum dışına giden matbaa işlerini Çorum’da yapacak büyük bir basımevi kurulması fikri bizimdi.
Önce Baytaş A.Ş.’nin Yönetim Kurulu’nda yeralan sanayici ve işadamları, Çorum’a teknolojik bir yenilik getirme arzusuyla bu fikre sarıldılar. Sonra Çorum’un ileri gelen sanayici ve işadamları, bunu bir “sosyal sorumluluk projesi” diye aldılar, Çorum’un sosyal-kültürel yaşamına katkı adına omuz verdiler.
Fikir bizimdi, ama düşüncenin uygulamaya konulmasında bizim fazlaca bir katkımız olamazdı. Zira, ne ticaretten anlardık, ne de matbaacılığın teknik yanından…
İşte, kuruluşta yapılan bir takım hatalar, aslında ciddi bir boşluğu dolduran ve verimli bir işletme olması gereken “bölgenin en büyük” basımevinin sıkıntılı yıllar yaşamasına neden oldu.
Bu sıkıntıları en çok da biz yaşamak ve taşımak zorunda kaldık.
Son zamanlarda basımevi bir hayli düzlüğe çıkmıştı ki, baskı makinasında üç gündür bizi kahreden arıza meydana geldi.
Arızanın çıktığı gün, akşama kadar giderileceği ve baskıda bir aksama olmayacağı söylendi. Geceye doğru anlaşıldı ki, arıza giderilemiyor, sağolsun, mahallemizin çocuğu, sevgili kardeşimiz Kadir Sol imdada yetişti ve gazete siyah-beyaz olarak basıldı. Tabii gecikmeli olarak dağıtılabildi.
Ertesi gün baskı normale dönecekti, onun için bir günlük “renksizlik” ve “gecikme” özrü diledik.
Ama yine olmadı.
Dünkü gazetenin baskısı için artık hiç sorun kalmamıştı. Makina, akşama kadar diğer matbaa işlerini sorunsuz basmıştı. Gece yarısı gazetenin baskısına geçildiğinde, arıza yeniden patlak verdi.
Normal baskıya geçiyoruz diye, kaç gündür biriken haberleri de verebilmek için sayfa sayısını artırmıştık. O yüzden, dünkü baskımız daha da gecikti ve okurlarımızdan özür dileyecek yüzümüz bile kalmadı.
Bu satırları yazdığımız sırada, matbaadan “garanti” veriliyor, ama elinizdeki gazetenin nasıl çıkacağını, zamanında dağıtılıp dağıtılamayacağını gerçekten kestiremiyoruz.
Mesleğimizde evvelallah kendimize güveniriz, ama işin ticari tarafında, teknik tarafında çaresiz kalıyoruz.
Affola.
Tesellimiz; iyi niyetimizi, samimiyetimizi ve kalemimizi değil ömrümüzü Çorum’a adadığımızı okurlarımızın çok iyi biliyor olduklarına inanmamız.
Arızadır, aksamadır olur…
Başarısızlık yaftası vurulacaksa o da kabulümüzdür.
Ama bu gerçeğin bilinmesi yeter.
Mehmet YOLYAPAR