Türk şiirinin büyük üstadı Yahya Kemal Beyatlı şiire şöyle övgü yapar:

Eslâf kapıldıkça güzelden güzele, / Fer vermiş o neşveyle gazelden gazele,

Sönmez seher-i haşre kadar şi’r-i kadîm, / Bir meş’aledir devredilir elden ele…

Ben de çok sevdiğim şiire olan tutku ve muhabbetimi şöyle dile getirmiştim:

Şiir Tanrı dilidir ibadettir insana, / Şiir sevgi selidir, saadettir insana,

İlâhi bestedir şiir insan makamında / Şiir aşktır, sevgidir, zarafettir anlayana..

(Mehmet Özata)

HERAKLEITOS’UN ÖLÜMÜ ÜZERİNE (KALLIMAKOS M.Ö. 3 .Y.Y.)

Öldüğünü söylediler Herakleitos,

Tutamadım kendimi ağladım,

O güzel günler aklıma geldi, konuşa konuşa akşamı ettiğimiz,

Halikakamasosta. / Sen de mi bir avuç toprak oldun sonunda?

Ama şiirlerin yaşıyor, yaşayacak; / Her şeyi dize getiren Hades,

Bak, Onların kılına dokunamaz…

GÖZE GİRMEK İÇİN (MARTİALİS M.Ö. 104-40)

Göze girmek için, hep ölmüş ozanları beğenirsin, översin Vakerra!

Beni beğenesin diye, doğrusu ölemem, Vakerra!

İKİNCİ NABUKADNEZAR’IN KANAL YAZITI (BABİL ŞİİRİ)

Ey yüce efendimiz Marduk, her zaman esirge ve yücelt beni,

Uzun ömür ver, bol çocuk ver, sağlam taht ver,

Sürekli olsun egemenliğim, cömertliğini esirgeme benden…

NİL TAŞINCA SEVİNÇ (MISIR ŞİİRİ)

Nil’in taştığını görenler ürperir, tarlalar gülümser boydan boya,

Nehir kıyıları berekete kavuşur, gökten dökülür Tanrı armağanları,

Yüzü güler bütün insanların, Tanrı’ların yüreği şenlenir…

SONSUZ HAKAN (İBRANİ ŞİİRİ)

Adına Yehova demişler ulu savaşçı odur,

Denize döktü Firavunu savaş arabalarıyla…

En güçlü subayları gömüldü gitti sulara,

Birer kaya gibi denizin dibine inip kaldılar…

ERDEM (SİMONİDES (M.Ö. 556-468, YUNAN ŞİİRİ )

Erdem yükseklerde, sarp kayalar üstünde yaşar,

El değmemiş çevik peri kızları korur o kayaları,

Tırmanmak öyle zordur ki, ama insan kan, ter içinde

Ta tepeye tırmandıkça, göremez erdem denen güzeli…

BİZANS ŞİİRİ (PALLADAS M.S 4.Y.Y.)

Hayatın olup olacağı bu, / Bana yeter de artar bile,

Ne kadar kafa yorsan, ne ikinci bir hayat olacak,

Ne de şimdiki uzayacak. / İnsanın eti, kemiği erir zamanla,

Şarapla kadın ancak bugün var / Çiçeklerle kızlar ancak bugün,

Oldu olacak tadını çıkaralım, / Yarına çıkar mıyız, kim bilir?

UZUN ÖMÜR (ÇİN ŞİİRİ M.Ö 2010’LAR)

İnsanları tanımak akıllılıktır, / Kendini tanımaktır aydınlanmak,

Başkalarını fethetmek kuvvettir, / Kendini fethetmek kudret,

Kanaattir en büyük zenginlik, / Erdem yolu bütün erdemlere kavuşturur..

Olduğu yerde duran kalımlı olur,

Ölmek ama yitip gitmemek, “Uzun Ömür” budur işte…

KENDİNİ BİLMEK (HİNT ŞİİRİ)

Bilgim pek kıt olduğu zamanlarda,

Azgın bir fil gibi aklım başımdan gitmişti,

Burnum Kaf dağındaydı, / Bilmediğim yoktur diye böbürlenirdim,

Gitgide akıllı insanlarla düşe kalka, / Biraz bilgi edindim de,

Anladım ne budala olduğumu, / Sıtma nöbetim gibi geçip gitti çılgınlığım..

SAL KOKUNU (JAPON ŞİİRİ)

Kar taneleri örtse bile / Senin çiçek yapraklarının rengini,

Sal güzel kokunu dört yana / Herkes bilsin senin çiçek olduğunu…

HALİFE CAFER İÇİN (MAHBUBE 9.Y.Y) (ARAP ŞİİRİ)

Yaşamak boştur geri gelmeyecekse Cafer,

Hakan’ı kan içinde toza bulanmış gördüm,

Ağlattı ama duyan her insanı bu ölüm,

Sadece Mahbubenin gözlerinde söndü fer,

Varlığımı verir de yoksul, çıplak kalırdım,

Ecel satın alınsa çoktan satın alırdım…

26 Ocak 2022