Hikmetinden sual olunmaz Allah’ım!
Yaşamımızda birbirinden şaşırtıcı olaylar meydana gelmiş ve gelmektedir. Ben de bu güne kadarki yazılarımda bu olaylardan bazılarını birçok kez yazmışımdır.
Büyük savaşlar döneminde insanlar atların dışkılarından çıkan buğdayları yıkayıp kaynatıp bulgur niyetine yemişlerdir.
Yine bu uzun süren savaşlarda insanların vücutlarında bitler o kadar çoğalmış ki bitlerin insanları yediği ve öldürdüğü zamanlar olmuştur.
Ben askerliğimi Urfa’nın Birecik kazasında yaptım. O zamanlar ebeler (eskiden çocuk doğumu yaptırmada usta olan kadınlar) çocuğun bezlerini yıkamaya gelirdi. Oğlum İsmail’in doğumunda da öyle oldu. Bezleri yıkayan kadının olduğu kulübede akrepler gezerdi. Bazen 3-4 tanesi bir arada olurdu.
Kadına, teyze akrepleri görmüyor musun derdik. O da, adı batasıca! Onlar beni sokmazlar ben efsunluyum derdi. Bu herhâlde sülaleden gelen bir dualı olma hali idi.
Geçenlerde TV’ de gösterilen bir programda aslan kaplumbağayı yiyemedi. Dişleri kabuğunu kıramadı. Yine başka bir programda, bir kiloluk inatçı bir kuş bir tonluk mandanın sırtında öyle bir yere konuyordu ki her gün 50-100 gram eti yiyordu. Manda ne başı ile ne de kuyruğu ile ona müdahale edebiliyordu. Oysa manda bir ton, kuş bir kiloydu.
Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum, artık cula (karga) kalmadı, hiç görülmüyorlar. Benim tahminim saksağanlar kargaların yuvasında ki yumurtaları kırıp içtiler, tabii bunun sonucunda da kargalar üremedi. Saksağanlar da iyi beslendiler ve daha da çoğaldılar.
130-140 sene önce bir kıtlık olmuş. Bu kıtlık zamanında Karapınarlı, Karakeçili müezzini Mustafa Hafız’ın babası, bin teneke buğdayı fakir fukaraya dağıtmış. İleriki senelerde mahsul bol olunca da getiren getirsin, getirmeyene benden yana helal olsun demiş. Buğdayın dörtte biri ancak gelmiş. Dörtte üçünü ise bu yüksek hayır sevdalısı zat helal etmiş. Böyle hayır sevdalısı hemşerilerimiz varmış. Ben bu gün de hala böyle insanlarımızın olduğuna inanıyorum. Allah onların ve onlar gibi cömertlerin yokluğunu vermesin. Bizleri de onların içlerine gark eylesin inşallah.
Rabbim kıtlık vermesin, bolluk ve bereketin kaynağı yüce Allah’ tır.
Ambarlarımız buğday dolsun, gözümüz gönlümüz zengin olsun. Ağzı dualı insanlarımız yüzü suyu hürmetine bereketli yıllar nasip etsin yüce Mevla’m. Âmin!
Bir ağabeyim haçtan gelmişti. Ona, Haccı anlatsana dediğimde o anlatılmaz yaşamakla ruhlar şad olur demişti.
Tefekkür edelim, tefekkür Allah’ la bir olmaktır.
Saygı ve sevgilerimle.