Yarın 24 Kasım 2017. Yani Öğretmenler Günü.

Ülke genelinde törenler yapılacak. Kutlamalar yapılacak. Güzel sözler söylenecek. "Elleri öpülesi kişiler" de denilecek.

Eğer açık bir dille ifade edilirse, 24 Kasım:

-Bir yandan öğrencilerin samimi duygularının göründüğü...

-Diğer yandan yönetenlerin gösterdiği sahte duygular ve sahte demeçlerle övgülerin dizildiği bir gün olacak.

Ama ne eğitim-öğretim sorunları konuşulur olacak ne de özlük sorunları. Ne laik eğitimin sorunları konuşulur olacak ne de alt yapı sorunları.

Çünkü bu hep böyle olmuştu ve de yine böyle olacak.

***

İki "Öğretmenler Günü" vardır bizde.

Biri, 5 Ekim'de "Dünya Öğretmenler Günü"dür. UNESCO tarafından kabul edilip 1996'dan bu yana 100’den fazla ülkede kutlanır.

Diğeri, 24 Kasım'da kutlanan "Öğretmenler Günü"dür. Yalnız Türkiye'ye özgü olup bir 12 Eylül ürünüdür.

12 Eylül darbecileri, öğretmenler üzerinde önce çok büyük bir terör estirmişti. Dernekleri kapatılmış, binalarına el konulmuştu. Binlerce öğretmen mesleğinden uzaklaştırılmış, cezaevlerine doldurulmuş, işkenceden geçirilmişti.

Hayatını kaybedenler de olmuştu.

İşte böyle bir dönemde, yani 1981 yılında 24 Kasım günü, "Öğretmenler Günü" olarak ilan edildi.

Amacı, öğretmenleri darbeyle barıştırmaktı; 12 Eylül felsefesini, öğretmen ve eğitim kurumları üzerinden kabul ettirmek ve bir meşruiyet kazandırmaktı.

***

Elbette ki, 24 Kasım'ın da bir özelliği vardı:

1 Kasım 1928’de Harf Devrimi yapılmıştı. 24 Kasım'da "Millet Mektepleri" açılmış, Atatürk "Başöğretmen" ilan edilmişti.

Öncelikli hedef, harf devrimi ile Anadolu halkının okur-yazar yapılmasıydı.

Ama asıl amaç, yalnız okur-yazarlık değildi; özellikle Arap kültüründen uzaklaşmak, Anadolu'da toplu bir aydınlanmayı başlatmaktı.

Nitekim bu aydınlanma seferberliği, 40'lı yıllarda "Köy Enstitüleri" ile Anadolu'nun kırlarına taşınmıştı.

Ama o gün; küresel güçlerin dayatması, yerli işbirlikçiler ve toprak ağalarının baskısıyla kapatıldı bu kurumlar.

***

Görünen o ki ülkemizde, "Öğretmenler Günü" yeteri kadar benimsenir olmadı.

Çünkü:

-12 Eylül 1980 darbesiyle bir korku imparatorluğu yaratan...

-Demokratik hak ve özgürlükleri ortadan kaldırıp terör estiren...

-Öğretmenleri işkenceden geçirip cezaevlerine dolduran...

Yani o gün öğretmenleri düşman gören böyle bir zihniyet tarafından getirilir oluşu, öğretmen kitlesinin içine sinmemiştir.

Ve büyük baskılarla sindirilmiş öğretmen kitlesi, yıllarca burukluk içinde katılır olmuştur yapılan törenlere.

***

Yine de 24 Kasım Öğretmenler Günü:

-Eğitimin ticari bir sektöre, okulların diploma veren notere dönüştüğü...

-Sık sık değiştirilen sınav sistemleriyle eğitimin iğdiş edildiği ve de milyonlarca öğrencinin kimyasının bozulduğu...

-Grev hakkı olmayan bir sendikanın, öğretmen haklarını koruyacak ve eğitim sorunlarına sahip çıkacak bir gücünün olamayacağı ve de olmadığı...

-Daha da önemlisi, Cumhuriyetin 94'üncü yılında bile laik eğitimin tartışıldığı...

Yani böyle bir eğitim-öğretim ortamında, yalnız "hediye alma-verme" ve yönetenlerin "yağlama-yıkama" günü olarak değil, bir "eğitim-öğretim" sorgulamasının günü olabilir ve de olmalıdır.

İşte bu nedenlerle diyorum ki, öğretmeni sevmeyen bir zihniyetin sahte demeçlerinin gölgesinde kalmaması dileği ile "Öğretmenler Günü" kutlu olsun.

Başlıktaki "Çorum Öğretmenevi" nedir denilirse, o da yarınki yazının konusu...