Sevgili öğretmenlerim.

24 Kasım Öğretmenler Gününüzü en içten duygularımla kutluyor; tüm öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum.

Zor günler geçiriyoruz.

Corona Virüs denen illet, ülkemizin zaten bozuk olan düzenini tümden bozdu.

Ulusal eğitim sistemimiz, bu iktidarla birlikte yazboz tahtasına dönmüştü; bu virüsle birlikte tümden altüst oldu.

Atlatacağız.

Bir süre daha büyük acılar, büyük sıkıntılar yaşayacağız ama atlatacağız.

Zor olacak ama bugünleri de atlatacağız.

Hepimizin işi çok zor.

Ancak siz öğretmenlerimizin işi, çok daha zor.

Öğretimin(!), eğitimin önüne geçtiği böyle bir düzende, işiniz çok zor.

Dahası; ulusal eğitim politikalarıyla, çıkarları gereği, yazboz tahtası gibi sürekli oynayan düzeysiz siyasetçi bozuntularının egemen olduğu böyle bir toplumda görev yapmak hiç de kolay değil.

Ama sizler öğretmensiniz, sizler öğreten, sizler yetiştirenlersiniz…

Sizler geleceğimizi biçimlendirenlersiniz.

İnsanı yoğuran, şekle şemaile sokanlarsınız

Sizin mesleğinizi kutsal kılan da bu işte.

* * *

Üççeyrek asrı devirdim.

Şu yaşıma değin, özverili çalışmalarınızı, hep gıptayla ve takdirle izledim.

Bu ülkeyi, sizlerin çabaları düzlüğü çıkaracak.

Ama açık konuşmak, açıkça dillendirmek gerekiyorsa; sizlerin de, bizlerin de gösterdiğimiz gayret ve çabalar; bu ülkeyi düzlüğe çıkarmaya yetmiyor.

Daha fazlası, daha daha fazlası gerekiyor.

Kurtuluşumuz üretimde…

Üretmeden tüketiyoruz çünkü.

Lütfen “üretmeyi”, öğretin çocuklarımıza.

Üretme kavramının bilincini aşılayın.

Keşfetmenin, bulmanın, icat etmenin erdemini anlatın.

Kitapların mucizelerini öğretin onlara.

Yapabilirseniz eğer, (ki yapabilirsiniz) içimizden neden bir Freud, bir Fromm, bir Einstein, bir Feynman, bir Bohr, bir Schrödinger, bir Wittgenstein gibi üstün zekalı mucitler çıkaramadığımızı düşündürüp, sorgulatın.

Onları bir çevreci olarak yetiştirin,

Öyle bir yetiştirin ki, çevresini kirletmeye ve de kirlettirmeye; elleri, gönülleri el vermesin.

Okulda ve okul dışı yaşamlarında hata yapmanın, hilekârlıktan daha onurlu olduğunu, öğretin onlara.

Birilerinin onlara, “düşüncelerinin yanlış olduğunu söylediğinde” dahi; kendi fikirlerine inanmalarını ve savunmalarını öğretin.

“Tüm insanları dinlemelerini”; ancak tüm dinlediklerini, gerçeğin eleğinden geçirdikten sonra sadece iyi olanları almalarını öğretin onlara.

Yerine göre ağlamanın da güzel olduğunu; gözyaşlarının utanılacak bir şey olmadığını öğretin.

Onlara kuvvetlerini ve beyinlerini, en yüksek fiyatı verene satmalarını; hiçbir zaman kalplerine ve ruhlarına fiyat etiketi koymamalarını öğretin.

Gürültücü insan kalabalığına kulaklarını tıkamalarını öğretin ve eğer kendilerinin haklı olduğuna inanıyorlarsa; o haksızlığın karşısında, dimdik durup, savaşmalarını öğretin.

Onlara nazik davranın ama onları kucaklamayın. Çünkü ateş, ancak çeliği saflaştırır.

Bırakın sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsunlar

Bırakın cesur olacak kadar da sabırları olsun.

Onlara, kendisine karşı her zaman derin bir inanç taşımalarını öğretin. Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaklardır.

Onlar, bütün bunları alacak; aldıklarını sindirip, özümseyecek kıvamdadırlar.

Artık gerisi sizin gayretlerinize kalmıştır.

… …

Öğretmenler Gününüzü tekrar kutlar; öğretmenliği yüreğinde yaşayan, bu mesleği içinden gelerek yapan tüm öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğilirim.