Öğrenciler ülkemizin en genç nesli. Geleceğimiz, gözbebeklerimiz kadar üzerine titrediğimiz varlıklarımız. Ülkede çok sayıda üniversite açıldı. Çoğunun nitelikleri, eğitim düzeyi ve koşulları tartışılır durumdadır. Hepsinden de önemlisi, öğrencilerin yurt ve diğer barınma sorunları en yakıcı sorunlardır.

Aileler dişinden tırnağından artırıp, biricik evlatlarını, gözbebeklerini barındırabilmek ve iyi bir eğitim alması için varını yoğunu harcamaktalar.

Bu yıl 815 bin 365 öğrenci üniversitelere yerleşti. Geçmiş yıllarda yerleşenler ayrı. Bu öğrencilerin barınma ve yurt sorunları öncelikli ele alınması gereken konumuzdur. Cumhuriyetin nerdeyse 100. Yılında öğrencilerin yurt sorunu çözülememiştir. Barınma sorunu çözülemeyen gençler tarikat yuvalarının kucağına itilmektedir.

AKP iktidara geldiği 2002 yılında, özel eğitim %2 iken, bugün %18 i geçmiştir. Eğitimde laik sistem aşındırılmış, iktidar var gücü ile eğitimi akıl, bilim, hukuk zemininden uzaklaştırmış, dinsel bir zemine çekme uğraşındadır.

Ev ve yurt bulmakta perişan olan öğrenciler, son dönemdeki korkunç pahalılığı da göz önüne alınca, haklı olarak “Barınamıyoruz” eylemleri başlatıyorlar. Kiralar alabildiğine yükseldi. Bazı illerimizin ekonomisi tamamen öğrenci odaklıdır.

Daha önce 6 bin olan özel ve vakıf yurtları, pandemi nedeni ile 4 bin 500’e düşmüş. 793 devlet yurdunun 793 bin öğrencisi var. Devlet yurtlarının büyük bölümü bakımsız, sağlığa elverişli koşullardan uzak. Yoğunluk nedeni ile yurtlarda kişi başına kaç metreküp hava düştüğü, hesaplanır olmuştur.

Anayasaya göre; “kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz” Oysa eğitim günümüzde, ne parasızdır. Ne de laik, her geçen gün eğitimin sadece dinselleşmesine ağırlık veriliyor.

Gazetelerin yazdığına göre kiralar %70 ila %290 artış göstermiş. Ekonomideki kötü gidiş, iktidarın beceriksizliği, gençlerin gelecek kaygısı, çocuk okutan ailelerin üzerine bir karabasan gibi çöküyor. Toplum çaresizliğin cenderesinde, akıl ve ruh sağlığını yitirmek üzere.

İktidarın gözdesi 5’li müteahhit ülkenin tüm varlıklarını silip, süpürüp götürüyor. Adeta bir kara delik gibi yutuyor. Öğrencisine, öğretmenine, işçisine, emeklisine verecek birşey bırakmıyor. İktidar hep bunlara teşvik, vergi affı getiriyor. Öğrencinin yurt sorunu çözülmüyor, kira yardımı yapılmıyor, burslar yetersiz. Onlar da parklarda, bahçelerde yatıp kalkıyorlar.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25. Maddesi “Herkesin gerek kendisi, gerek ailesi için yiyecek, giyecek, konut, sağlıksal bakıma...erişim hakkı vardır” diyor. BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'nin 11. maddesi ise “Bu Sözleşmeye taraf devletler herkesin, yeterli beslenme, giyim ve konut da dahil olmak üzere kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam düzeyine sahip olma ve yaşam koşullarını sürekli geliştirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler” demektedir.

Mustafa Kemal Cumhuriyet’i gençlere emanet etmişti. Cumhuriyet “Kimsesizlerin kimsesi” olma ideali taşıyordu. Oysa mevcut iktidar Cumhuriyet’i, yoksullarına ve gençlerine sahip çıkılamıyan bir rejime dönüştürdü.

Öğrencilerimiz evrensel bir bakış açısıyla, akıl ve bilim yolunda, laboratuvarlarda saç baş ağartıp sabahlaması gerekirken, parklarda, bahçelerde, konu komşunun verdiği, çay, çorba ile yaşam mücadelesi veriyorlar. En ivedi çözülmesi gereken sorun, onların “barınma sorunundan” daha önemli ne olabilir?