Tekrara düştüğümü biliyorum, ama Çorum’un yararı için, aynı şeyi yüzüncü kez yazdığımı bilsem de bundan kaçınmayacağım.

Ben “asparagas” yapmıyorum, “şantaj gazeteciliği”ne tevessül etmiyorum, gerçekleri “tahrif” ederek insanların kişilik haklarına saldırmıyorum.

Tam tersine, bütün bu olumsuzlukların Çorum’da zemin bulamaması için bir ömür verdim.

Bu uğurda, pek çok riski göze alarak mücadelemi sürdürüyorum.

“Kişilerle, kişiliklerle uğraşmıyorum, meselelerle uğraşıyorum.”

Bu son cümleyi tırnak içinde yazdım, çünkü, başkaları tarafından söylenen ve toplumda da kabul gören bir değerlendirme bu.

Yerel gazetecilikten anladığım, halkın haber alma ihtiyacına objektif ve yapıcı biçimde karşılık vermeye çalışırken, doğup büyüdüğüm, içinde yaşadığım kentin ve bu kentin insanlarının yararını, her şeyin üstünde tutmak, uğranılan haksızlıklara göğüs germek ve demokratik olgunluk içinde hakkın, adaletin kavgasını vermek...

Çorum’un sorunları ve talepleri konusunda kamuoyu oluşturma görevimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. İşte, Şeker Fabrikası mücadelemin üzerinden 30 yılı aşkın süre geçti. Bölünmüş yolun ihalesini sağladığım yıl 1995…

Daha nicelerini sayabilirim.

Benim gazetecilik geçmişim de, ÇORUM HABER’in arşivi de, ekonomik, sosyal, kültürel bakımdan Çorum’a hizmetlerle dolu. Bu yatırım ve hizmetleri elbette ben getirmedim, ama önayak oldum. Toplumu “haklılığıma inandırarak” o büyük gücü arkama aldım.

Yetmez!..

O dönemin siyasi aktörleri de, benim samimiyetime ve yazdıklarımın gerçekliğine inandılar; o gazeteleri alıp yerine göre ilgili bakana, gerekiyorsa Başbakan’a çıkarak, yazdıklarımı dayanak yapıp Çorum’un beklediği yatırım ve hizmeti kopardılar.

İşte, Çorum’un ekonomik büyümesini, sosyal ve kültürel gelişimini sağlamanın sihirli formülü bu:

Herkesin görevini yapması…

Komplekssizce, iş bölümünden fayda üretmeyi bilmesi…

Öfkenin kimseye faydası yok!

Bizim de, Allah’tan başka kimseden korkacak halimiz yok!..

Haklılığımızı biliyoruz; yolumuza devam ediyoruz.

Bir şeyi daha biliyoruz:

Çorum halkının ezici çoğunluğu bizimle birlikte.

Bizim yüreğimizin Çorum için çarptığını biliyor.

Öyleyse, gerisi vız gelir.

“Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan!”