Kar yağdı yine… Uzun yıllardır  bu kadar çok ve güzel yağmamış, öyle diyorlar.

Yağsın bakalım; kar berekettir, kar temizlik ve sağlıktır.

İnce ince de yağsa, dolu dolu da yağsa, kar iyidir. Az biraz soğuk yapar.

Sarılırsın kaşkolüne, bir de kalın yün eldiven, başında da şöyle kalın bir şapka. Vız gelir soğuk.

Aniden haber düşer medyaya.

Karın soğuğu ne ki…

Buz gibi eser.

Ulu önderin resimleri, fikirleri, söylevleri ve GENÇLİĞE HİTABESİ ile ilgili…

İşte o zaman,

İŞTE O ZAMAN,

O AYAZ İŞLER YÜREĞİNE. Buza keser fikirlerin, inandığın değerlere dil uzatırsa birileri, işte o zaman o soğuk ısırmaya başlar bedenini. Kar kâbusa döner. Birden titremeye başlar VE KENDİNE GELİRSİN.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan yönetmelik taslağında  fikirler var, buna göre;

Özel ortaöğretim okullarındaki Atatürk köşelerinden Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinin kaldırılması öngörülüyor.

Mevcut yönetmelikte özel ortaöğretim okullarında Atatürk köşesinin zeminden yüksekte olması, Atatürk büstü veya maskının konulması, Atatürk’ün fotoğrafı, Türk bayrağı, İstiklal Marşı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinin uygun biçimde asılması, madalyon, gravür, Atatürk’ün eğitimle ilgili sözlerine yer verilmesi doğrultusunda hükümler bulunurken, taslakta bu hükümlerin tamamı çıkarılmış durumda.

Gençliğe hitabe ayet değil elbet ama bir ulusun yapı taşları arasındaki  en güçlü harçlardan biri. Ulu önderin kaleminden çıkmış ve bu şanlı milleti her ne olursa olsun bir arada tutmak ve devleti korumak adına kaleme alınmış ibretlik bir yazı.

“Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.”

Varlığının tek amacı bu yüce devleti korumak olduğunu söylen ulu önder tüm umudunu gençliğe bağlarken, gençliğin sahip olduğu akıl ve yeteneğe güveniyordu.

Her ne olursa olsun iç ve dış düşmanların tüm tehditlerine karşı inandığı ve güvendiği gençlik biliyorum ki Atasının izini hiçbir zaman kaybetmeyecek. Ben bu yaşıma gelirken o izi yitirmemeye çalışmanın huzurunu yaşıyorum.

Fikirler ve inançlar bir takım kişilerin baskısıyla yok edilemez.

Her türlü inanca ve fikre olan saygım gereği şu an içimde kopan fırtınaları bastırmaya çalışarak,  muhtaç olduğum kudretin damarlarımda dolaşan  asil kanda olduğunu bilerek şu an sadece susuyor ve izliyorum.

“Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.”

Bu satırlar benim ve benim gibi düşünenler için verilmiş bir emirdir.

Ey Büyük Ata,

Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz. Bu karar, değişmez irademizin ilk ve son anlatımıdır. İstikbalde, hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, ulusal tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez inanç ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun güçlü temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her atılım bilinçlidir. En kıymetli emanetimiz olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti, varlığımızın esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde sonsuza dek yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve inançlı Türk gençliği, dökülen temiz kanların ve Cumhuriyet devrimlerimizin aydın ürünleridir. Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü germek, gerçek amacımız olacaktır.

Her zaman, her yerde ve her durumda Atatürk ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize, namus ve şeref sözü verir, kendimizi büyük Türk ulusuna adarız.

Yoksa,

O AYAZ İŞLER YÜREĞİMİZE…

Her Gününüz Güzel Olsun.