25 Aralık 2014 tarihinde kaleme aldığım bu yazının tekrar yayınlanmasının uygun olacağını düşündüm. Bu kararı almamdaki en önemli etken ise "Kim Milyoner Olmak İster" bilgi yarışmasının, bir kaç ay önce yayınlanan bölümü bu kararı almamdaki en büyük etken oldu diyebilirim.

Yarışmacı belki bu yazımızı okumuş olsaydı soruyu bilecek ve 250 bin lirayı garantileyerek, 1 Milyon liralık soruyu da bilerek yarışmayı kazanacaktı.

Yazımı bunun için tekrar yayınlıyorum dersem gülünç olur. Esprili bir durum oluşmuştu; onun için değinmek istedim.

Esas olan yazımızın içeriğidir ve yanlış bilinen bazı bilgiler, yurttaşlarımızın birbirine olumsuz bakmalarına sebep oluyor. Bunlardan birisi şu anda içinde bulunulan noel ile yılbaşının birebir karıştırılmasıdır. Hem bu karışıklığı açıklaması, hem de kullandığımız takvimin çoğu kimse tarafından bilinmeyen inceliklerine ışık tutması bakımından tekrar yayınlıyorum:

NOEL-MİLAT-YILBAŞI

Noel’in milat ve yılbaşıyla ilgisi olmadığı halde, yılbaşının Noel günlerinin ortasında kalması “ilgili” görüntüsü vermektedir.

Noel olayı dinle ilgilidir. 25 Aralık’ta başlar 8 Ocak’ta biter. Hazreti İsa’nın bu günlerden birinde doğduğu düşünülmekte ve Hıristiyanlar tarafından kutlanmaktadır. Yılbaşının 1 Ocak oluşu ve Noel günlerinin içinde kalışı bir çeşit talihsizliktir. Çünkü dini kutlama ile takvim değişiminin birbirine karışmış görünmesine neden olmaktadır.

Yılbaşının MÖ 46 yılında Jül Sezar tarafından, Mart ayından Ocak ayına alındığında; Hazreti İsa doğmamıştı ve Hıristiyan dini de yoktu. Dolayısıyla Noel ile yılbaşı arasında ilgi yoktur, ama başlangıçta vurguladığımız gibi yılbaşının Noel günlerinin ortasında kalışı ilgili görüntüsü vermektedir.

Aslında takvim olayı zaman düzenleme olayıdır. Miladi takvim Hıristiyanlıktan önce vardı, milat (başlangıç) olayı eksikti.

Aynı durum hicri takvim için de söz konusudur. Ay’ın hareketlerini ölçü alan hicri takvim Peygamber efendimizin Mekke’den Medine’ye hicretinden ve de İslam’dan önce vardı. Onun da miladı (başlangıcı) yoktu. Hicret tarihi başlangıç kabul edildi. Bu olayın önerisinin; Hz. Ömer’den geldiği rivayet edilir. Bugün kullandığımız ve güneş takvimi olarak adlandırabileceğimiz takvimde Papa Gregoryen(1510-1576) gelinceye kadar çeşitli değişiklikler geçirmiş ve bugünkü şeklini almıştır.

Uzun süren çalışmalarla zorlukla hesaplanmıştır. Zorlukla hesaplanmasının sebebi ise; dünyamızın, güneşin etrafında dönüşünü 365 gün 5 saat 48 dakika gibi kolay kolay ölçüye gelmeyen küsuratlı zaman içinde tamamlamasıdır.

Jül Sezar; MÖ. 46 yılında düzenlenmiş olan Jülyen takvimini insanlık tarihine sunmuş, Temmuz ayına da kendi adını (July) koyarak isminin bu gün bile anılır hale gelmesini sağlamıştır.

Arkasından gelen Agustus da Ağustos ayına adına vererek ebedileştirmekle kalmamış, ayın 30 gün olan gün sayısını 31 güne çıkarmıştır. Böylece bazı seneler 29 gün, bazı seneler 30 gün çeken cüce Şubatı 28 ve 29 güne indirerek büsbütün cüceleştirmiştir.

Bu düzenleme yaklaşık 500 sene öncesine kadar sürmüş yılbaşında 10 gün kadar kayması olduğu fark edilmiş, Papa Gregoryen ve ekibi tarafından bugün kullandığımız takvim milletlerin çoğunun kullandığı takvim haline dönüştürülmüştür.

Bu takvime göre her dört senenin bir senesi 366 gün Şubat ayı 29 gün ,diğer üç senesi 365 gün ve Şubat ayı 28 gündür.

Eğer dünyanın Güneş etrafındaki turu 365 gün 6 saat olsaydı takvim böylece görevini yapmış olacaktı, ama ne yazık ki dünya turunu 12 dakika önce bitirmektedir.

Bu durum 100 senede bir defa 29 gün olan Şubatı 28 güne çekerek ayrıca 400 senede bir de 28 güne çekme işini yapmayıp 29 gün olarak bırakarak çözülmüştür.

2000 yılı 29 günlü Şubat’ın uygulandığı yıl olmuştur. 2400 yılı da aynı şekilde uygulanacaktır.

Uzun bir takvim anlatışı oldu ama olayın karmaşıklığı daha kısa bir anlatımla çözülemiyor.

Şimdi başa dönelim; Noel dini olaydır. Hristiyanlar tarafından kutlanmasından daha doğal bir şey olamaz. Hristiyan vatandaşlarımıza iyi Noeller diliyorum.

YILBAŞILAR, YAŞANTININ KİLOMETRE TAŞLARIDIR. Kullandığımız takvimin her etabının başlangıcıdır. Kutlanmasının dinle ilgisi yok sayılmalıdır. Dindar kesimden bir kısım insanın bu konuda rahatsızlığı vardır. Bu da Müslüman’ın Müslüman gibi kutlamayıp Hristiyanların kutlama şekline özenmelerindendir.

Yazımız asla dini bir yorum olmayıp, mantık yürütme yazısıdır. Hoş görünüze sunulmuştur.

En güzel günler sizlerin olsun.