Her gün yeni bir şaşkınlık yaşıyoruz bu iktidarın yaptıkları karşısında.
Akıllara ziyan şeyler yapılıyor.
İşte son örneği. Bir gece yarısı Adalet Bakanı çocuk tecavüzcülerini kurtarma yasa önergesi sunuyor Meclis’e. Alel acele birkaç milletvekiline imzalatarak. Yangından mal kaçırır gibi.
Bir vicdansızlık örneği olan bu önerge, 16.11.2016 tarihinden önce kız çocuklarına tecavüz eden ve tutuklananların, mağdurla evlenmesi halinde, hapisten çıkarılmasını öngörüyor.
Ahlakımız bu kadar mı taban yaptı, bu kadar mı çöktü?..
Caydırıcı önlemler alacakken, tecavüzcü ödüllendirilerek, tacize uğramış o küçücük çocuklara tekrar tekrar nasıl yaşatmak istersiniz o kabusu? Nasıl bir vicdanınız var sizin?.. Vicdanınız var mı sizin?..
Adalet Bakanı belli ki birilerini kollamak istiyor ve “Düzenleme sadece evlenmiş, ama yaş şartı nedeni ile nikah yapamamış olanların resmi nikahla evlenmeleri halinde uygulanacaktır” diyor. Bu şekilde 4 bin kişi varmış içeride. Nasıl ayıracaklarsa?
Bu, çocuk gelini teşvik değil midir?
Gerçekten aklın almakta zorlandığı bir durum.
Bunun ne çarpık durumlara yol açacağı, çıkar karşılığı, aileleri tarafından, tıbben de doğru olmayan, bu evliliklere zorlanacak o çocukların, ömür boyu yaşayacakları bir kabusa mahkum edilecekleri ortada değil mi?
Kadın-erkek ilişkileri konusunda, aklın alamayacağı fetvalar veren din adamı geçinenlerden sonra, bu noktalara gelineceği belli idi. “9 yaşındaki kız çocukları ile evlenilebilir” diyenleri uyarmadılar, ses çıkarmadılar. Çünkü zihniyet aynı. Kadının hiçbir değeri yok gözlerinde, elbet kız çocuklarının da. Ayrıca empati yetenekleri de yok anlaşılan. Kız çocukları varsa.
Bir yandan büyük bir hızla laik, demokratik cumhuriyetimizin değerlerini yok ederken, bir yandan da ahlaki değerleri, insani değerleri çökertiyorlar.
Bu nasıl din anlayışıdır? Her konuda bozulma yaşanıyor. Bir önceki yazımda “Cehalet altın çağını yaşıyor” demiştim. Gerçekten cahillik körükleniyor.
Başkanlık tartışmalarının yeniden alevlendiği, yeni anayasa hazırlıklarının yapıldığı, son günlerde, böyle bir tartışma yaratarak, dikkatleri başka yöne çekmek de manidar gibi elbette.
Adı Başkanlık olmuş, Cumhurbaşkanlığı olmuş farketmeyecek bir hukuki düzenleme hazırlanırken, bu arada Cumhurbaşkanlığı yemin metin taslağında, mevcut yemin metnindeki laiklik, Atatürk ilke ve inkılapları sözleri çıkarılıverdi. Başbakana göre okunuşunda zorluk varmış.
Özgürlük ve demokrasi ise yerlerde sürünüyor. Muhalif diye yüzlerce gazeteci hapislerde.
Demokrasi konusunda anlayışın son örneğini ise, Boğaziçi Üniversitesi Rektör seçiminde % 86 oy alan aday yerine aday olmayan birini Rektör atayarak gösterdiler.
Ayrıca Başkan olmadan bu kadar antidemokratik şeyler yapan kişinin Başkan olunca neler yapabileceği de ortada herhalde.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Halk TV’de Gürkan Hacur’un “Şimdiki Zaman” programında duayen gazeteci-yazar Orhan Karaveli “Dünyanın gözünde Türk milleti prestij kaybetti ve tarihe Atatürk’ün yaptıklarına layık olmayan, nankör bir millet olarak geçecek” dedi.
Yazık bu ülkeye, bu millete çok yazık. Bu Cumhuriyet hiç kolay kurulmadı ki, bu kadar kolay harcanıyor.