Aman Allahım!

Türkiye yanıyor. Daha doğrusu, çok kullanılan deyişle “ciğerlerimiz yanıyor”… İçimizde derin bir acıyla, “çaresiz” izliyoruz yazılı ve görsel basından…

Tedbirsizliğimiz, acı bir gerçek olarak orman yangınları konusunda da karşımıza çıktı. Bütün Türkiye, “Neden sadece üç yangın söndürme uçağı?” sorusunu tartışıyor.

Neden?

*

Bu yazıyı kaleme aldığımız sırada, Türkiye’nin çeşitli illerinde çıkan 63 yangından 42’si kontrol altına alınmış, 21 yangını söndürme çalışmaları devam ediyordu.

En korkuncu elbette Manavgat’ta çıkan ve hâlâ tam olarak kontrol altına alınamayan, ormanların yanı sıra evleri de yutan, insan kayıplarına ve binlerce hayvanın canına mal olan büyük yangın.

Daha doğrusu büyük facia!

Manavgat’ta orman yangını, aynı anda 4 yerde birden başlamış…Sonra başka illerdeki yangınlar duyuldu.

Dolayısıyla hepimiz, “terör örgütlerinin marifeti” diye düşünerek lanet okumaya, beddualar etmeye başladık.

Başta bölücü terör örgütü olmak üzere tüm terör örgütlerini, bütün kalbimizle, şiddetle lanetliyoruz.

Bırakın teröristi, ormana, orada yaşayan canlılara kıyanları, ailemizden biri bile olsa asla affedemeyiz.

Bu nedenle, öfkemiz, nefretimiz çok büyük.

*

Milyonlarca mültecinin elini-kolunu sallayarak dolaştığı bu ülkede, tam ve etkin bir kontrol nasıl sağlanır, orası da ayrı tartışılacak bir konu.

Sanki bazı eller, ülkenin demografik yapısını değiştiriyor.

O bazı eller, -bir iddiaya göre- Türkiye’yi Marshall yardımı adı altında çok yıllar önce “bitki örtüsü açısından da” kontrol altına almaya başlamışlar zaten.

Ünlü televizyoncu Gülgün Feyman Budak’ın sosyal medyadaki “Çam ağacı yerine zeytin ağacı dikin” şeklindeki çağrısını ve “Çam ağacı, ABD’nin Türkiye’ye bir tuzağıdır” değerlendirmesini hatırladık bu aşamada.

İşte ünlü sunucunun iddiaları:

*

“Marshall yardımlarıyla Ege ve Akdeniz bölgemizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa’ya götürüldü.

ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam(çıra) fidanı verdi. Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik. Hiçbir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular.

Bu ağaçlar yandığı zaman kozalakları patlayarak yanar halde 200 metre uzağa fırlamakta, oradaki çam ağaçlarını da tutuşturmaktadır. Bugüne kadar kimi gördüysem yetkili yetkisiz, beyinli beyinsiz herkese anlattım. ‘ABD bizim gibi haini bol ülkelerin coğrafyasını çam (çıra) ormanlarıyla dolduruyor, içimizdeki hainlerin sayesinde bir kibrit çakmasıyla 100 savaş uçağının verdiği zararı veriyorlar.

Şimdi soruyorum size, devletimiz bu çam ağaçlarının yerine zeytin, ceviz, badem, incir, sakız ağacı dikse hem bu ağaçlar kolay kolay yanmaz, hem de köylümüze bir gelir olur değil mi?”