Bir okurum yazmış diyor ki; “Sayın Haboğlu, siz eskiden ne güzel iç açıcı, güldüren, güldürürken de düşündüren yazılar yazardınız. Nerede bizi güldürüp, neşelendiren yazılarınız?”

Şaştım, kaldım.

Çünkü hiç o tür bir yazım olmadı.

“Karıştırdınız mı?” diyeceğim; onu da diyemiyorum; çünkü benden başka “yazan” bir başka Haboğlu yok.

Neyse…

Alın size (güldürmese de tebessüm ettirir mi bilmiyorum); o tür (kısmen alıntıyla karışık) derleme, bir yazı…

“Güldürmese de” dedim; çünkü son yıllarda gülmeyi unuttum ben.

Gülenleri de gıptayla izler oldum.

Tanrı, hiçbir kulunu gülmekten alıkoymasın…

* * *

* Milletin işi gücü yok, “genelevleri kapatsak mı, kapatmasak mı” diye bir tartışma başlatmıştı.

Bir densiz gazeteci de bu densiz tartışmayı, densizlik yapıp devrin Başbakanı Süleyman Demirel’e sormuştu.

Süleyman Demirel’in yanıtı da, Demirelce olmuştu.

''Genelevleri kapatalım da, millet bizi mi sevsin?"

Ne zaman?

50 yıl önce.

Daha dün gibi ama aradan tam 50 yıl geçmiş…

Ne çabuk geçiyor değil mi zaman?…

* Tarih 11.10.2002

Tansu Çiller, Kırıkkale Mitinginde…

Mitingini tamamlayıp, alandan ayrılırken; “Sizleri, Cenab-ı Rabbime emanet ediyorum” diyeceğine; "Cenab-ı Allah'ı, size emanet ediyorum!" demişti…

Dili sürçmüştü kadıncağızın!

Daha dün gibi ama aradan 22 yıl geçmiş…

* Çorum'da, Hayvanları Koruma Derneği’nin kurban kesilerek açılması, medyada olay olmuştu.

Koca 10 yıl geçmiş üzerinden…

(Bir Çorumlu olarak, Ülkenin dört bir yanından, bu olayla ilgili günlerce kutlama(!) telefonları almıştım, hiç unutamam.)

* 1975’in (yanılmıyorsam) Temmuz ya da Ağustos Ayı...

Ecevit, Eskişehir mitingde, "bu düzen değişecek" deyince; bir vatandaş, "düzen hayatından memnun, düzülen ne zaman değişecek?" diye bağırmış; mitinge katılanlar çok gülmüştü.

O gün, o mitingde ben de vardım. Ve ben gülmemiştim; içim yanmış, yüreğim kanamıştı.

Sesim o vatandaş kadar çıkmamıştı ama “BU ÜLKEDE DÜZÜLENİN DEĞİŞMESİ İÇİN EN AZ BİR ASIR GEREKİR!” diye bağırmıştım…

Dile kolay 45 yıl geçmiş aradan…

* Psikiyatri uzmanı Dr. Hamdi Kalyoncu’nun, “Kadın Dövmenin Faydaları” adlı kitabını(!) yazalı ve yazdıklarını; “…Dayak; ekmek kadar, su kadar, hava kadar 'lazım' bize. Zaten yıllarca İtilmiş ve Kakılmış'ı keyifle izleyip, onlara gülmedik mi?” diye savunmuştu.

Kim bunu söyleyen?

Bir tıp adamı…

Yıl kaç?

Yıl 2004. (Yanılmıyorsam)

(“Vah benim talihsiz Türkiye’m” diye diye saçımı, başımı yolmuştum.)

16 yıl geçmiş aradan…

* Muş'un Varto İlçesi'ne bağlı (o tarihte) 50 haneli ve 300 nüfuslu Güzeldere Köyü Muhtarlığı, köylerine siyasetçilerin girmesini yasaklamış; benim de “helal olsun lan size” şeklindeki takdirlerime mazhar(!) olmuşlardı!

Dile kolay, 19 yıl geçmiş aradan.

* 14 Ocak 2004 tarihinde, Samsun'da bir bankanın Mecidiye Şubesi'ni soyan Mehmet Murat Pas adlı kişi; iki ay sonra, aynı bankanın, aynı şubesine, bu kez de para yatırmaya gidince yakalanmıştı.

16 yıl olmuş.

* 1982 yılıydı (Yanılmıyorsam)

Gazeteler, sekiz sütuna manşet; “Ülkemizde 600 bin yaşayan ölü var!”

başlığıyla çıkmıştı.

Şaşkındık.

Daha sonra açıklandı.

Ölenlerin yakınları; emekli maaşını alabilmek için ölen yakınlarını kütükten düşürmüyorlarmış…

Çok gülmüştüm.

37 yıl geçmiş aradan…

* Yıl 2009…

Konya polisi, bir ihbar üzerine, düzenlediği bir operasyonla Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü'nün ihalesini alan bir Medikal Şirketinin ortopedi servisinde görevli Prof. Dr. U.Y.’nı gözaltına alıyor.

Adı geçen Profesör Doktor(!) hastalara taktığı platinleri; meğer Konya ve İzmir sanayi sitelerindeki tornacılara 10 ile 20 TL arasında değişen fiyatlarla yaptırıyormuş.

E burası Türkiye; diplomalımızla diplomasızımızın arasında aman aman bir fark yok

Bu olayın ortaya çıkarılmasının üzerinden tam 11 yıl geçmiş.

(Benzeri rahatsızlıkların tedavisi için hâlâ aynı imalat ve aynı uygulamalar yapılıyorsa, hiç şaşırmam!)

* Yıl 2013

Sayın Cumhurbaşkanının, “...Camiye ayakkabılarıyla girdiler, camide bira içtiler. Elimizde görüntüler var. Yakında açıklayacağım” söyleminin üzerinden 7 koca yıl geçti.

(Ne açıklama yapıldı, ne görüntü gösterildi.)

* Gezi Parkı direnişi sürecinde Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun gelini olarak bilinen Zehra Develioğlu; Kabataş’ta, “100 kişilik, yarı çıplak erkeklerin saldırısına uğradığını” iddia etmiş, bu iddialar yandaş gazetelerde geniş yer bulmuş; konuya ilişkin görüntülerin olduğu iddia edilmiş; bu görüntülerin basına intikal ettirileceği beyan edilmişti.

Koca bir 7 yıl geçti üzerinden.

(Ne bu iddia kanıtlandı, ne görüntü gösterildi.)

* Aralarında iki doktor ile Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii'ne sığınan göstericilerin de bulunduğu 255 sanıklı Gezi Olayları Davası’nın 47. Celsesi’nde; anılan caminin İmamı Halil Necipoğlu, "Cami içerisinde alkol kullanan hiç kimseyi görmedim.” dedi.

Bunun üzerine; “Vay sen misin yalan söylemeyip de doğru söyleyen…” denip, İmam Halil Necipoğlu, Zeytinburnu’na; Müezzin Fuat Yıldırım da 6 ay süreyle Kayabaşı Köyü’ne sürüldü.

6 yıl geçmiş üzerinden…

* * *

Ne çabuk geçiyor zaman, değil mi?…

Özellikle 70’li yaşlara merdiven dayamışsanız…