Yanıbaşımızda Rusya’nın, Ukrayna’ya müdahalesi yaşanıyor. Savaşın doğası gereği dramatik görüntülere şahit oluyoruz. Konunun neden, ve niçinleri üzerinde durulması gerekirken, ülkemizde tartışma ve olaya bakış boyutu farklı gelişiyor. Hüküm peşin ya Ruscu, ya da NATO’cu olarak değerlendiriliyor. Hatta olaya nesnel (objektif) bakış bile Ruscu’luk damgasını yemek için yeterli olabiliyor. Herşeye karşın NATO, Ukrayna ve Rusya konularını nesnel değerlendirmeye çalışacağız.

NATO; 4 Nisan 1949 yılında soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliğine karşı kurulmuş askeri bir savaş örgütüdür. 1955 yılında ise Sovyetler Birliği buna karşı Varşova Paktını kurdu. 1991 yılında Sovyetler Birliği ile birlikte Varşova Paktı da dağılmıştır. O halde ve aslında NATO işlevini yitirmiştir, ancak dağılmamıştır. Her geçen günde Rusya’yı çevrelemeye, kuşatmaya devam etmektedir. Üstelik üye sayısı Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra nerdeyse iki katına çıkmıştır.

Daha önce Sovyetler Birliği içinde yer alan, Estonya, Letonya, Litvanya 2004 yılında NATO’ya üye olmuştu. Başka başvuruda bulunanlarda var. Gürcistan ve Ukrayna’nın da NATO’ya alınmak istenmesi Rusya güvenliği için, bardağı taşıran son damla olmuştur. ABD, NATO örgütü ile Rusya’yı kuşatmak isterken, Rusya’nın kuşatılmışlığı yarma projesi anlaşılabilir bir konudur. NATO bir kanarya severler derneği değil, savaş örgütüdür, ölüm makinasıdır. Rusya bu ölüm makinasını, güvenliğinin gerekçesi sayarak uzak tutmak istiyor.

Rusya son NATO toplantısında bu durumdan rahatsızlığını açıkca dile getirdi. Yazılı garanti istedi. “Ukrayna’ya büyük bir silah sevkiyatı var ve bu beni tehdit ediyor” dedi. “Benim için hayati önemde olan Karadeniz’in NATO denizi olmasına izin vermeyeceğim” dedi. “Beni tehdit ettiğiniz zaman seyretmekle kalmam, yanıt veririm. Gürcistan ve Kırım’da bunu yaptım!” dedi.

Bakıyorum bizim medya ABD balonu şişirmede yarış halinde, Emekli Amiral Cem Gürdeniz’in Veryansın Tv’deki yazısında önemli bir açıklaması dikkate değer; Griddle Planı; “Bu plana göre Sovyetlerin Türkiye’yi işgal planı özellikle ortaya atılmış bir yalandı! “Griddle Planı”na göre Sovyetlerin Türkiye’yi işgal planı yoktu ve bu Amerikan ve İngiliz istihbarat raporlarında belirtilmişti buna rağmen Sovyet tehdidi 1945-1946 notaları kapsamında canlı tutuldu ve Türkiye Batı tarafında konuşlandırılmış oldu.” Diye yazmaktadır.

NATO’ya girmemiz için gerekçe hazırdı.

Ukrayna’da ise 2014 yılında ABD demokratik yollardan seçilmiş hükümeti devirip kendi denetiminde bir hükümet kurdu. Ukrayna Halkının bünyesine uymasa da, halkın çoğunluğu istemese de kurdu. Bu süreçte ABD yanlısı hükümet Neo-Nazileri kullandı. Geçtiğimiz 7 yıl boyunca kanlı çatışmalar oldu. Irkçı saldırılarda 14 bin masum insan öldürüldü, hiç bu kadar gürültü çıkmadı. Sadece Donbas’ta 2 bin 600 kişi ırkçı faşist saldırılarda katledildi. ABD tarafından paralı Neo-Nazi seri katiller Ukrayna’yı kan denizine çevirdi. ABD şakşakcısı basın, bunu yeteri kadar haber bile yapmadı.

Rusya ve Ukrayna Minsk anlaşması imzalamışlardı. İç savaşı önleyen bir anlaşmaydı. Fakat Ukrayna bu anlaşmaya uymadı. Putin’in Avrupa devletlerini defalarca “Minsk anlaşmasına uyulsun” çağrısı hep yanıtsız kaldı.

Birde Türkiye ABD ilişkileri açısından geçmişe bakalım mı? Yanı başımızda Irak ve Suriye’yi işgal eden ABD, PKK ve YPG terör örgütlerini başımıza sardı. Kıbrıs Barış Harekatı çıkarmasında bize silah ambargosu uyguladı. Muavenet gemimizi vurdu. Askerlerimizin başına çuval geçirdi. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerini yaptı. AKP, FETÖ işbirliğinde Balyoz, Ergenekon kumpasları ile TSK’yı işlevsiz hale getirdi. Bizi F35 programından çıkardılar. Hala FETÖ terör örgütünün başını, hatırlı misafir olarak ağırlıyorlar. Rahip Brunson olayında ekonomimizi batırdı ve paramız yüzde kırk değer kaybetti. O günden beri doların yükselişi sürüyor, belimizi doğrultamadık.

Bakıyoruz Avrupa ayağa kalkmış, Rusya’ya karşı akla, hayale gelmedik yaptırımlar. Aynı Avrupa’nın Irak savaşında, ABD-NATO daha savaşın ilk gününde 270 bin insanı katlederken ve toplamda 1 milyon insanı öldürürken, hiç bir yaptırım olmadı. 34 ülke, yalandan kimyasal silah arıyoruz ayağına, Irak’ta taş üstünde taş bırakmadılar. Suriye’de iç savaş çıkardılar, Yugoslavya’’yı parça parça ettiler, Bosna’da katliamlar saymakla bitmez. Yemen’de çocuklar katlediliyor, kimse sesini çıkarmıyor, kınamıyor, amborgo koymuyor, hatta haber kanallarında bile vermiyor.

Buradan bir ülkenin başka bir ülkeyi işgalini ve savaşı haklı gördüğümüz gibi bir anlam asla çıkarılmasın. Kınama ve amborgo, yaptırım her haksız tutumda uygulanmalı.

Rusya, Ukrayna savaşının nedeni; ABD’nin Karadeniz’i kuşatması ve Bulgaristan, Yunanistan Romanya ve Ukrayna’daki silah yığınağıdır. Montrö Boğazlar Antlaşması ile bizim elimizde bir altın anahtar vardır, kıymetini bilirsek.

Sadece savaşa hayır demek yetmez, haksızlığa da hayır diyebilmeliyiz. NATO, Ukrayna ve Rusya konusuna birde bu çerçeveden bakmak lazım, nesnel sonuca ulaşmak için.