Jan Paderevsky…

Polonya'nın en ünlü piyanisti, bestecisi ve de siyasetçisi…

Ama Polonyalılar O’nu, “Chopin'i en iyi yorumlayan sanatçı” olarak tanımlar…

Yani müzisyenliğini, siyasetçiliğinin üzerinde görürler.

Nitekim Padrevsky de böyle düşünmekte; her fırsatta, kendi ifadesiyle; “Siyasete bulaşarak, yaşamının en büyük hatasını yaptığını…” dillendirmektedir.

… …

Jan Paderevsky, önce diplomat olur.

Daha sonra siyasete girer ve Polonya'nın başbakanlığına dek yükselir.

Bir gün Polonya Başbakanı sıfatıyla gittiği Fransa gezisi sırasında; Paris Üniversitesi müzik bölümünde okuyan bir genç yanına gelip;

“Siz o ünlü piyanist Jan Paderevsky değil misiniz?” diye sorar. Paderevsky de; "Evet o benim" diye yanıtlar.

Kendisine bu soruyu yönelten genç, acır gibi bakmaktadır Paderevsky’a….

"Fakat şimdi?" der, şaşkın bir ruh haliyle o genç.

Paderevsky, "Şimdi Polonya'nın başbakanıyım işte" deyince genç;

"Yaa öyle mi, ne büyük bir düşüş" diyerek, kinayeli bir yanıt verir.

… …

Paderevsky, gencin bu sözünü hayatı boyunca kendine dert eder.

Bir gün Polonyalılara hitap ederken, şunları söyler;

“… Piyanonun tuşlarına hükmetmek, devlete hükmetmekten çok daha zormuş meğer!

Başbakan iken, içinden ırmak geçmeyen bir yere köprü vaat edersiniz herkes inanır. Halkı kandırarak devlete hükmedebilirsiniz, ama 7 oktavlı bir piyanoda, ‘fa’ sesine basıp, ‘do’ diye yutturamazsınız.

Notalar sizi gerçeğe, yalnızca gerçeğe, matematiksel ölçüye, tartıya, armoniye, melodiye doğru sesi vermek için doğru tuşa basmaya mecbur eder.

Müzik sizi yalandan, sahtelikten kurtarır."

Yani siyasetin işleyişi yalan üzerine; müziğin işleyişi, doğru nota üzerine kuruludur...

Yanlış nota ile doğru müzik çalamazsınız ama güzel(!) yalan ve vaatlerle iyi bir siyasetçi olabilirsiniz...”

Ne zaman bizim siyasetçilerin yalan üzerine kurulu söylem ve tavırlarına tanık olsam; Polonyalı ünlü piyanisti Jan Paderevsky’in bu sözleri gelir aklıma.

1950 yılından bu yana yalan üstüne yalan söyleniyor Türk Halkına.

Menderes’le başlayan yalan furyası, iktidarla ve kendisi küçük, çevirdiği dolapları büyük ortaklarıyla devam ediyor.

İşin en acı yanı, söylenen bu yalanlara inanıyor eğitimsiz Türk Seçmeni…

Sonuç?

Sonuç malum.

Yerlerde sürünüyoruz.