Evlenecek eş adaylarının bilmesi ve uyması gereken kurallarla ilgili yazımıza bugün de devam ediyoruz.
Evlilikte aile yuvası kurulduktan sonra eşlerin görev ve sorumlulukları doğrultusunda hareket etmeleri gereği ile yuvanın huzuru ve devamı için zorunlu kuralları da şöyle sıralayabiliriz:
1.Evlilikte huzurun birinci şartı ailede adalettir. Adalet: Adil, eşit davranıştır. Eşler ailede adil olacaklardır. Nikah anında verdikleri sözlerine sadık kalacaklar, aykırı davranışlar yapmayacaklardır. Örneğin, “İyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta, varlıkta darlıkta, çoklukta, yoklukta, sevinçte kederde, şartsız bir ve beraber olacağız, birbirimize destek olacağız” denmiştir. İşte bu sözlere sadık kalınacaktır.
2.Kurulan aile yuvasının huzur ve devamı için ikinci kural paylaşımdır.
Paylaşım; Aile yuvasında nimetin ve külfetin zahmetin ve rahmetin, ortak ve eşit bölüşümüdür. Problemleri eşler birlikte çözecekler, yükü ortaklaşa kaldıracaklardır.
Özellikle nimetin paylaşımı adil olacaktır. Zahmet senin, nimet benim anlayışının sonu felakettir.
Davranışlar; eşit olmalıdır. Ben istediğimi yaparım, evin reisiyim anlayışı yoktur. Bu gibi davranışlar önce nefret, sonra ayrılık, hatta felaket getirir yuvada. Kendine yapılmasını istemediğini, başkasına, eşine ve çocuklarına asla yapmamalısın. Söz ve davranışlarımızda aile yuvasında ve toplumda kendimizi daima muhatabımızın, öbürünün yerine koyarak empati yaparak davranmalıyız. Acep başkası bana bunu yapsa ben ne yapardım’ı insan daima kendisine sorarak hareket etmelidir.
3.Aile huzurunun sürekli olabilmesi için üçüncü şart “Meveddet ve Rahmet” Rum Suresi Ayet 21. Yani, sevgi ve saygıya dayalı engin hoşgörü, kusurların ve küsürlerin yani hataların bağışlanması aile yuvasının neşesidir. Ailede sadakatin yok edilmesinin nedeni olan ihanetin dışında bağışlanmayacak bir kusur yoktur. Peygamberimizin evlilik hayatına baktığımızda, bunu açıkça görürüz. Eşler birbirlerine zina suçu ile ihanet ederlerse bu bağışlanamaz. Bunun sonucu bile hiçbir zaman şiddet olmaz, ayrılık olur. Ailede sadakat olmasa zaten huzur oradan çıkar. Bunun adına biz doğruluk, dürüstlük diyoruz. Aksi ise yalandır. Aile içinde yalan yılandır ve şiddetle haramdır. Yalanın maksadı ne olursa olsun kötüdür. Çünkü, yalan geçici bir hastalık gibidir. Çocuklara da sirayet ederse hem kendimizi, hem de yavrularımızı mahvetmiş oluruz.
4.Ailede huzurun dördüncü şartı nezakettir. Nakiz; tatlı davranış, ince; hassas olmak, söz ve davranışlarımızda, iltifatkar davranılırsa o evde sevgi olur, huzur olur.
Demek ki, nezaket, nazik olmak, tatlı davranmak. Zerafet, incelik (kabalık değil) hassasiyet, duyarlı ve dikkatli olmak, kırıcılıktan sakınmaktır.
Hezafet: Beden, mekan ve ruh temizliğidir. Bunların üçü yanan yangının suyu gibidir, ailede etkin özelliklerdir.
Örneğin; eşler birbirlerine sükunet ve öfke halinde gülümsemeli olacaklardır. Birbirlerine asla kırıcı, emredici davranmayacaklardır. Aslında bu toplumsal huzurun da ana kuralıdır.
Devamlı ricacı, istirhamcı, lütfenci iltifatkar sözlerle hitap edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, bir kıvılcım bir binayı yakar kül eder. Bir tebessüm bir yuvayı yıkılmaktan, dağılmaktan kurtarır. Dünyada ölümden başka herşeyin bir çaresi vardır. Gülümsemek ise çok kolaydır. Sermayesiz, sermayedir ve ödüllendirici olmalı insan yuvada.
Yapılan bir işe karşılık sükut etme yerine sağolun, varolun, teşekkür ederim, iyi ki varsınız gibi sevgi dolu sözlerle ödüllendirici olmalıdır. Hangi durumda olursa olsun kadın ve erkek için nedeni ne olursa olsun yakıcı, yıkıcı, kırıcı, kaba, incitici, suçlandırıcı, şiddet içeren hiçbir söz ve davranış yapmamalıdır.
Bu da çok önemli aile terbiyesi ve kültürü olmanın ürünüdür. Görgülü asil aileler böyle davranırlar.
5.Aile huzurunun beşinci temeli ailede iktisattır. Tutumlu ve tasarruflu davranmak, lüks ve israftan kaçınmaktır. Çünkü, lüks ve israf, savurganlık, aile çınarını kemiren kurt gibidir. Bir gün olur, koca çınarı devirir. Aile ekonomik durumuna göre harcama yapmalı, ayağını yorganına göre uzatmalıdır. Sarfiyatı yerinde ve lüzumu oranında yapmalıdır. Tutumlu olmak, mutluluk getirir. Yılan bile kışın toprağı kıdım kıdım az az yermiş. Büyüklerimiz aile içi iktisadı anlatmak için “erkek ırmak, kadın göldür”, “vanası açık havuz su tutmaz” demişlerdir. Bu konuyu ifade eden halkın yakıştırdığı bir söz de vardır; “Züğürdü kuru inat, memuru lüks avrat, zengini haylaz evlat bitirir” adam etmez demişlerdir.
6.Ailede huzurun ve devamının altıncı şartı sabır ve metanettir. Gerçekten hayatta en zor meziyet sabır ve metanettir. Metanet dayanma gücü, dayanıklılık. Sabır, zorluklara göğüs gererek başarıyı yakalamaktır. Kur’an’da Hz. Yusuf olayı ve Hz. Eyyüp olayı sabır ve metanet örnekleridir. Hz. Yusuf’u kardeşleri kıskançlık nedeni ile kuyuya atıyorlar. Kurtlar yedi diye buhdan atıyorlar. Sonra köle diye satıyorlar. Hz. Yusuf sabırla bu olayları aşıyor ve Mısır’a sultan oluyor. Mertlik gösterip kardeşlerini bağışlıyor. Hz. Yusuf’un hasretinden babası Hz. Yakup gözlerini kaybediyor. Sabrı sonucu yeniden gözlerine kavuşuyor.
Hz. Eyyüp bütün bela ve musibetlere metanetle göğüs geriyor. Uzun yıllar, 13 yıl bir tarafından öbür tarafına dönemeyecek halde hasta yatıyor. Öldürmeyen Allah onları böyle sınava tabi tutuyor ve sabır ve metanetle başarıyorlar. Allah sıhhatini ve varlığını iade ediyor. R.S. Av.min hayatı örnek sabır olayları ile doludur.
Aile yuvasının kalesi sabırdır. Kur’an’da Allah cc. Lafzından sonra en çok geçen kelime “sabır” kelimesidir. Hayatta en zor meziyet, üstünlük, sabırdır. İşte aile içi ve aile dışı sorunların üstesinden gelmek büyük bir sabır işidir. Sorunlara göğüs gerip pes etmemeli. Yuvanın devamını sabır ve metanetle sağlamalıdır. Yoksa ufak bir kırgınlık sebebi ile hareket edilirse dünyada yıkılmayan yuva kalmaz.
Aile yuvasının kurulduktan sonra huzurlu devamını sağlamak için ana kuralları saydıktan sonra, Anadolumuzun yetiştirdiği bütün dünyanın dikkatini çeken ve saygısını kazanan 8 asırdır gelişerek, büyüyerek çoğalan bir sevgiye ulaşan Mevlana Hazretleri 14 ciltlik, her birisi 500 sayfalık eseri Mesnevi şehrinde mutlu ve huzurlu ailenin temeli ve devamı için ortaya koyduğu şu tesbitleri ifade etmezsek bu konu eksik kalır. Büyük bilge, ilim ve tasavvuf yücesi Mevlana Hz. eşlerin ailedeki konumunu şöyle özetliyor:
1.Erkek ve kadın bekar iken iki yarımdırlar. Evlenince bir bütün ve tam oldular. Evlilik eksikleri tamamlayan, yarımları bütün eden bir sanattır. Onun için evlilik birliktir, dirliktir. İkilik ayrılıktır, gayrılıktır. Evlilikte ben yoktur, “sen varsın ve biz varız” vardır. Evlilik iki bedeni bir ruhla yönetmektir. Evlilik bir çadır gibidir. Adalet=eşit davranış onun direğidir.
2.Evlilikte eşler, kemik ve ilik gibidir. Birinin varlığı diğerinin varlığına bağlıdır. Birisi yoksa öbürü de olmaz. İkisi de birbirine muhtaçtır. İlik olmasa kemiğin, kemik olmasa iliğin yaşama şansı yoktur.
3.Evlilikte eşler bedende damar ve kan gibidir. Damar olmasa kan korumasız kalır, insan ölür. Evlilik te öyledir. Eşler birbirine muhtaçtırlar. Ailenin devamı bu seçeneğin devamına bağlıdır. Eşlerden birisi damar ise öbürü kandır. Kanı muhafaza eden damardır. Kan olmasa damarın damar olmasa kanın bir hükmü yoktur.
4.Yine Mevlana daha da önemsiyor. Ailede huzurun devamı insanın bedeni ve ruhu gibidir. Erkek bedense, kadın ruh, kadın bedense erkek ruh gibidir. Bedensiz ruh ruhsuz beden olmadığı gibi, karı koca arasındaki uyum ve önem beden ve ruh arasındaki ilişki kadar önemlidir diyor.
5.Mevlana evlilikte huzur ve mutluluğun sağlanması için eşlerin arasındaki uyumun yeterli olmadığını, aile huzuruna katkılar gereken eşlerin ana-baba ve hatta akrabaların da bu huzura ortak olmaları gerektiğini söylüyor. Bunun için de eşlerin birbirlerinin anasını kendi anası, babasınını (kayınpederini) kendi babası gibi sevip saymadıkça ailede huzur sağlanmaz diyor.
Şöyle ki, bir gelin kayınvalidesinin elini öptüğünde, onu kucakladığında yüreği annesini kucaklıyor gibi çarpmalıdır. Damadın da kayınpederine gösterdiği sevgi ve saygı, kendi öz babasından farksız olmalıdır. Yani bu konuda arzu ve istekli olmalıdır. Zaten kocasına karısına sevgi ve saygısı olan eşlerin, eşinin ana ve babasına da, yakınlarına da saygısı olur. Ailede en önemli husus, bazen kişinin hanımı, kişinin kendi annesinden, hanımın kocası bazen hanımın kocasından daha çok önemlidir. Çünkü, bir kişinin hanımı, kendi anasının yapamadığı hizmetleri kocasına, bir erkeğin hanımı erkeği, kadının kendi babasının yapamadığı hizmetleri yapar. Bu yönüyle ailede karı ve koca, ana ve babalardan daha çok önem kazanır.
Buraya kadar yazılanları özetlersek, ailede huzur ve mutluluğun tesisi, temini ve devamı için ömür boyu sürecek, tatlı bir hayat için ailede sadakat, merhamet ve şefkat, adalet, eşitlik, nezaket, nazefet, zarafet, hassasiyet, iktisat, bölüşüm ve paylaşım, hoşgörü ve bağışlama, kanaat, sabır, metanet ve tahammül, sevgi ve saygının kaynağıdır. Bunların hepsinin toplamı mutlu aile ve huzurlu toplumun anasıdır. Bunlardan birisi eksik olursa o aile yuvası o kadar zayıftır. Bunlar ailede ne kadar varsa o aile ve toplumlar o kadar sağlam, uzun ömürlü ve mazbut olurlar.
Devam Edecek