Dört duvar arasında olması kaydıyla elbette dilediğin gibi kullanırsın.

Ama üçüncü bir gözün gördüğü alanları, örneğin balkonları (ekli resimde olduğu gibi) kullanamazsın.

Daha doğru bir ifadeyle, kullanmamalısın.

Köyde değil, kentte yaşıyorsun çünkü.

Kentin, toplu yaşam kültürü kurallarına uymak durumundasın.

Haaaa!.. Uymazsan ne olur?

??!!...

Hiçbir şey.

Çünkü azgelişmiş bir ülkenin, ağırlıklı olarak azgelişmiş kentlileri arasında yaşıyorsun / yaşıyoruz.

Bu coğrafyada kılıfına uydurmak kaydıyla, her bir şeyi yapabilir, her bir kirliliğinin yaratıcısı olabilirsin!

Oysa gelişmiş ülkeler, kent yaşamında, kendi insanına böyle bir özgürlük tanımaz. Bizdeki gibi görsel kirliliklere izin vermez. Anında müdahale eder.

Gelişmiş ülkelerde, balkonunu, ardiye olarak kullanamazsın; konutunun çevresini ve de bahçesini çer çöple dolduramazsın.

Bizdeki gibi çevrene çer çöp yayarsan, görsel bir çirkinliğe neden olursan; o ülkelerin yerel yönetimleri, anında biner tepene.

Doğru olan da budur.

Böyle de olmalı.

Hiç kimsenin, bir başkasının göz zevkini rahatsız etme hakkı yoktur ve olmamalıdır.

İnsanlık da bunu gerektirir, uygarlık da…

… …

Bir yerden bir yere giderken şöyle bir kafanızı kaldırıp, önünden geçtiğiniz binaların dış cephelerine, balkonlarına, bahçelerine bakın. Binalarının dış cepheleri (her daim) boyalı, balkonları, terasları, bahçeleri, binaların girişi ve de binalarının çevresi, (her daim) bakımlı, düzenli, temiz ise; o konutlarda, görgülü, eğitimli, kültürlü, doğaya ve çevreye saygılı insanlar, oturuyor demektir.

* * *

“Ama efendim. ben böcekten, çiçekten anlamam; anlamak bir yana hoşlanmam ki…”

Olabilir.

Olabilir de; çiçeği, yeşili sevmemen balkonlarını ardiye olarak kullanmanı gerektirmez.

Kaldı ki çiçekten, yeşilden, doğadan hoşlanmak zorunda da değilsin ama saygı duymak zorundasın. Görsel kirlilik yaratıp, başkalarının göz zevkini bozmamak, rahatsız etmemek durumundasın.

Toplu yaşam kurallarına uymak durumundasın.

… …

Alanya Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü, çeyrek asırdır, bunun mücadelesini veriyor.

Yirmi beş yıldır, bu amaçla “En Güzel Balkon Bahçe” yarışması düzenliyor.

Ben de yirmi beş yıldır bu yarışmanın jüri üyelerinden birisiyim.

Amaçladığımız hedefe ulaşabildik mi?

Hayır.

Düşünün; bir apartmanda yan yana ya da altlı üstlü iki balkon.

Bir balkon doğayla içi içe, hemen onun bitişiğindeki ya da hemen altındaki bir başka balkon tam bir hurdalık; odun, kömür, tencere, tava… ne ararsan var.

Tencere tavalı bu balkonun sahibi; yanı başındaki doğayla iç içe olan balkonun güzelliğini gördüğü halde, balkonunu hurdalık olarak kullanmaya devam ediyor.

Neden?

Toplu yaşam kültüründen ve görgüsünden yoksun oluşundan.

Ailesinden ve okulundan bu tür konularda eğitim almamasından. Ailesinden ve öğretmenlerinden böyle görmesinden.

* * *

Buradan öğretmenlerimize sesleniyorum.

Zaman zaman şu Hazreti(!) Mevzuatınızın dışına çıkıp; çocuklarımıza “Toplu Yaşam Kültürünü”, “Doğa Sevgisini”, “Çevreye Duyulması Gereken Saygıyı” anlatın.

Lütfen…