Yaklaşık 320 milyar metreküp doğalgaz rezervinin Karadeniz'de bulunması, arzu ettiğimiz, sevinmek istediğimiz bir gelişme. Sevindiğimiz diyemiyorum.

Neden diyemiyorum? Öncelikle bu işin güvenilir bilim adamlarınca doğruluğu ve güvenilirliği tartışmalıdır.  Mayıs ayında İstanbul’dan yola çıkan, temmuz ayında Trabzon açıklarında  sahaya geçen Fatih gemisinin 3 haftalık bir sürede sondaj ve testleri tamamlayıp 320 milyar metreküp gaz bulduğunu açıklaması bilim adamlarınca kabul görmedi. Geminin sahaya varma süresi iki ayı geçiyor. Bilim adamları 3 haftada bu işin ancak siyaseten olabileceğini açıklıyor.  Enerji ve iklim uzmanı Önder Algedik’in acıklamalarına göre; “Bir geminin 3 haftada bu işi başarması inanılmaz. Ama daha inanılmaz olan ise şimdiye kadar bulunan rezervin 100 katını bulması”

Diğer bir bilimsel doğru ise, böyle bir gazın bugünkü teknoloji ile ancak 8-10 yıllık bir sürede çıkarılabileceği. Oysa iktidar siyaseten iki yılda, hem de seçimlerin yapılacağı 2023’e yetişeceğini söylemesine sadece sevinmek istedik.

İktidar bunu hep yapıyor. Artık alıştık. Daha önce de çok gaz, petrol, kömür, altın filan buldu. Genellikle her ne hikmetse hep seçim yaklaşınca veya sıkışınca bir şeyler buluyor, yapıyor.  Gökyüzünde uçan sayısız milli ve yerli uçaklarımız, zaten denizin altında görmemiz mümkün olmayan yerli ve milli denizaltılarımız, yollara sığmayan yerli arabalarımız bu düşüncelerimizi doğruluyor(!)

Bazı gazetelerin açıklamasına göre iktidarın müjdeyle verdiği yeni gaz rezervini bundan önce zaten 8 defa bulmuşuz. 9. buluşumuz ‘hayırlara vesile olur inşallah’, ne diyelim?

Gaz sadece bulmak ve çıkarmakla da kalmıyor. Diyelim ki olsun. İşin bir de çevre ve iklim boyutu var. Bilim adamları bu projenin uygulanması halinde ‘Karadeniz’in sonu olacağını’ söylüyorlar. HES’ler, beton ve asfalt projeleri bugün Giresun’da yaşanan sel (doğa) felaketlerini getirmiştir. İktidarın hiç mi suçu yok yaşanan felaketlerde? Dere boylarına yapılan evlere, rant uğruna kim izin verdi. Kim doğayı ve iklimi ön plana almayan HES, asfalt ve betona dayalı projeleri onayladı? İçimiz yanarak izlediğimiz sele kapılan askerleri kim gönderdi, zamanında doğayı tahrip eden projelere karşı çıkan halkın üzerine?

Diğer yandan böylesine bir kaynak bulunca piyasaların coşması, dövizin düşmesi, borsanın yükselmesi gerekmez mi?

Üstelik Berat Albayrak, “Artık cari açığı değil, cari fazlayı, döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönemin başladığını... görmüş oldum” falan dedikten sonra.

Tam bu sözler kulağımızda yankılanırken bir müjde de Fitch Ratings’den  geldi(!) “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings geçtiğimiz gece Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife (olumsuza) çevirdi. Fitch şöyle dedi: Döviz rezervlerinin tüketilmesi ve zayıf para politikasıyla gelen yüksek cari açık dış finansman risklerini ağırlaştırdı.”

İktidar yarattığı suni gündemlerle günü kurtarmaya çalışıyor. Halk bunlara doydu. Mevcut faturalar ne zaman yarıya düşer? Siz müjdeyi o zaman verin. Yoksa halkı ve piyasaları değil, sadece kendinizi kandırırsınız.