Geçtiğimiz günlerde Mısır'da referandum yapıldı. Anayasayı hazırlayan darbecilerdi. Referanduma sunan da darbecilerdi. Aynen bizdeki 82 anayasası referandumu gibi... 3 Temmuz 2013 günü General Abdülfettah el Sisi darbe yapmıştı. 2012'de yapılan anayasa yırtılıp atılmış, anayasal düzen lağvedilmişti. İktidar partisi içeriye alınmış, direnenler katledilmişti.
Yani Mısır halkı sindirilmeye çalışılmıştı. Ve anayasa 14-15 Ocak günü halkoyuna sunuldu. Sunuldu ama sandık başları birer karakol... Kum torbaları ile dolu barikatlar... Seçim merkezleri olmuş birer kışla...
Sonuçta sandığa giden halk, silahların gölgesinde özgürce(!!!) oyunu kullanır. Sonuç: % 98 evet, % 2 hayır, katılım % 32'dir. Ve Mısır'a anayasal demokrasi gelmiş olur!!! Elbette ki, pek yakında General Sisi de Devlet Başkanıdır.
* * *
Ve Türkiye...
9 Temmuz 1961 'de anayasa referandumu...
27 Mayıs 1960'da ordu yönetime el koymuştu.
Yeni bir anayasa yapılmış, referanduma sunulmuştu.
Evet % 62, Hayır % 38, Katılım % 81.
Aslında 61 anayasası ile devlet yeniden dizayn edilmişti. Anayasa Mahkemesi, Devlet Planlama Teşkilatı, Yüksek Savcılar Kurulu-Yüksek Hakimler Kurulu (1982'de HSYK oldu), Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, TRT, Milli Güvenlik Kurulu gibi...
Daha da önemlisi sendikalaşmanın, örgütlenmenin önü açılmıştı.
Ama çok tartışıldı 27 Mayıs; kimi devrim dedi, kimi darbe.
Devrim diyenlerin gerekçesi: Cumhuriyet tarihinin en özgürlükçü anayasasının yapılmış olmasıydı.
Sonraki yıllarda bu özgürlükler büyük ölçüde tırpanlandı.
1971'de kanlı bir balans ayarı yapıldı bu özgürlüklere. 1980'de tümüyle yok edildi.
Darbe diyenlerin gerekçesi: Anayasal düzenin lağvedilmiş, halk iradesiyle oluşan meclisin kapatılmış olmasıydı.
27 Mayıs, yıllarca bayram olarak da kutlanmıştı.
1963'te "Hürriyet ve Anayasa Bayramı" olarak kabul edilmiş, 1982 anayasası ile kaldırılmıştı.
* * *
Yıl 1982... Anayasa referandumu...
En yüksek katılım... En yüksek evet oyu... Korkunun "evet'e dönüştüğü bir referandum...
Cumhuriyet tarihinin en kötü anayasası... Bugün, Kenan Evren Paşadan başka sahibi de kalmadı.
12 Eylül 1980'de ordu yönetime el koymuş.
Meclis lağvedilmiş. Partiler, sendikalar kapatılmış.
Toplumun sağı-solu, dincisi-dinsizi, Alevi'si-Sünni'si cezaevlerine doldurulmuş.
İdam sehpaları kurulmuş. Soldan da, sağdan da...
Asmayacağız da besleyecek miyiz diyen bir zihniyet...
Ülke hem kapalı hem açık bir cezaevine dönüştürülmüş.
Ve anayasa oylaması... Yani 7 Kasım 1982.
O gün korkunun ve korkudan kurtulmanın bir ruh hali gezer bu coğrafyada.
İçi dışarıdan okunacak kadar saydam bir zarf vardır sandık başında.
"Evet" oyu beyaz, "Hayır" oyu mavi renklidir.
Ve sonuç: % 91,37 evet, % 8,63 hayır, katılım % 90,32'dir.
Ve de darbenin başı Kenan Evren Cumhurbaşkanıdır.
Her nedense bu ülkenin kaymağını yiyen iş dünyası, darbeye hiç itiraz etmez ve de etmemiştir.
Üstelik karanfillerle, güllerle kutlamışlar, saygılarını sunmuşlardır.
Ama o gün Kenan Paşa'ya diz çökerek temenna edenler, bugün günah çıkarır olmuşlardır.
Mısır'da da öyle olacaktır. Bugün General Sisi'ye diz çöküp biat edenler, çiçeklerle kutlayanlar günah çıkaracaktır bir gün.
* * *
Ve de her nedense; Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde, özellikle de Müslüman ülkelerde, darbeler siyasal yaşamın bir parçası olmuştur. Beyinler ol görüp sivilleşememiştir. Galiba bu ülkelerde, sivil elbise giymek sivil sanılmıştır.
Herhalde halkını potansiyel suçlu olarak görenlerin, birbirini vatan haini ilan edenlerin hüküm sürdüğü bu ülkelerde sivilleşmek mümkün olamamıştır?
İşte örneği: 2011 seçimlerinde sivil bir anayasa sözü, seçimin temel vurgusu olduğu halde, 90 yıllık Cumhuriyet bir sivil anayasa yapamamıştır.
Galiba bu ülkede, ülkenin kurucu değerlerini taşıyan, 68 kuşağının rüzgârını yaşayan yeni bir nesle ihtiyaç vardır.