24 Aralık 2020 günü TBMM Genel Kurulu'nda, 5 partinin (AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti) imzasının yer aldığı önergeyle, 2021 yılı “İstiklal Marşı Yılı” olarak kabul edildi.

İstiklal Marşı; Şubat 1921'de kaleme alınmış, 1 Mart 1921’de mecliste okunmuş, 12 Mart 1921'de kabul edilmişti. Ve İstiklal Marşı, bir marş olmanın ötesinde Kurtuluş Savaşı’nın bir manifestosu olmuştu.

Ve bu marş, özellikle istek üzerine Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmıştı.

Yani bugün, 97 yıldır cumhuriyetle kavgalı olduğu sanılan bir şair tarafından…

TürkiyeVe sol kampın uzak durduğu, sağ kampın istismar ettiği bir şair tarafından…

Zaten bu ülkede iki şair çok hırpalanmıştır. Biri Nazım, diğeri Akif idi.

Oysaki ikisi de inançlarından ödün vermemişti. Nazım sosyalist bir kimlikle, Mehmet Akif muhafazakâr bir kimlikle sisteme eleştirel bakan, boyun eğmemiş iki yurtseverdi.

İkisi de ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Nazım dönemeden ölmüştü 3 Haziran
1963'te, Mehmet Akif döndükten sonra ölmüştü 27 Aralık 1936'da.

***

Konumuz bu nedenle Mehmet Akif’tir.

Mehmet Akif baba tarafından Arnavut, anne tarafından Özbek kökenlidir.

20 Aralık 1873 günü doğmuş, 27 Aralık 1936’da ölmüştür.

Osmanlıda son dönemin, Cumhuriyette ilk dönemin büyük bir şairidir. “Vatan şairi” ya da “milli şair” olarak anılır.

Akif, muhafazakâr bir şairdi. Cumhuriyetle gelen bazı yeniliklere mesafeli idi. Herhalde bu nedenle, kendi isteği ile Mısır’a gitmişti. 1925’te gitmiş, 11 yıl Mısır’da kalmış, 1936’da dönmüştü.

Akif, Abdülhamit yönetimi ile de Abdülhamit’le de kavgalı idi. Nitekim “İstibdat” isimli şiirinde:

“Ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler / ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermese eğer” dizeleriyle Abdülhamit için “Yıldız’daki baykuş” demişti.

***

Anadolu işgal edilmiştir. Kurtuluş Savaşı başlamıştır.

Akif, Atatürk'ün daveti üzerine Ankara'ya gelir. Milletvekili olarak yemin eder. Ve 1920-1923 arası Burdur milletvekilidir.

Ama o, Anadolu’ya geçer. Şehir şehir, inancı gereği cami cami gezer. Halkı vatan savunmasına çağırır.

Ve etkili bir konuşmacıdır.

19 Kasım 1920 Cuma günü Kastamonu'nun ünlü Nasrullah Camii kürsüsüne çıkar. Sevr Anlaşmasını bütün çıplaklığı ile anlatır. Halk bu kölelik anlaşmasını başka kimseden bu kadar açık ve anlaşılır biçimde dinlememiştir. Herkes dehşet içindedir. Ortalığı müthiş bir heyecan kaplar, halkı birlik olmaya ve direnmeye çağırır.

Öyle bir heyecan yaratılmıştır ki, konuşmanın metni basılır, çoğaltılır, Anadolu'nun bütün illerine, sancak ve kazalara, valilere, kaymakam ve müftülüklere gönderilir. Halkın duyacağı şekilde yüksek sesle okutturulur.

***

Akif inançlı bir kişidir, inançlı bir yurtseverdir.

Onun bu kimliğini en güzel Nazım Hikmet vurgulamıştır. Bursa cezaevinde yazdığı Kuvayı Milliye Destanı’nda der ki;

“Saat beşe on var / Kırk dakika sonra şafak sökecek.

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.

Bilmem ki nasıl anlatsam / Akif, inanmış adam.”

Evet, o gün Anadolu'nun ve İstanbul'un işgaline karşı mandacılığı isteyenler vardı. İngiliz mandacılığını savunanlar vardı, Amerikan mandacılığını savunanlar vardı ve de memnundular.

Ama hemşerimiz Soner Yalçın der ki;

“Memnun olmayanlar da vardı: Mustafa Kemal ve bir avuç arkadaşı... Samsun'a çıktılar. Onu kısa bir süre sonra Mehmet Akif gibi yurtseverler takip etti.”

İşte Akif, böyle bir şair idi...

***

Ve şimdi bir kez, bir kez daha soralım: Mehmet Akif, aslında kimlerin şairi idi?

-İnancını emperyal küresel gücün hizmetine sunan cemaat ya da cemaatlerin mi?

-Anadolu topraklarını Amerikan ve NATO üsleriyle dolduranların mı?

-Arap toplumunun başkaldırısını hedefinden saptırıp, “Arap Baharı” diye sunup, Arap dünyasını yeniden dizayn eden Amerikan projesine alkış tutanların mı?

Evet, kimin şairidir Mehmet Akif?

Elbette, verilecek cevap bellidir…

O, bu ülkenin “bağımsızlık sembolü” olan İstiklal Marşı'nı yazan...

O, verilen parasal ödülü almayıp Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar'ül Mesai vakfına bağışlayan…

O. Çanakkale'de emperyal işgale dur diyen yüzbinlerce şehidin destanını, yani Çanakkale Destanı'nı yazan...

Ve hasta yatağında “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyen… Ve de o, inanç değerleri yüksek bir yurtsever olan...

Yani o, cumhuriyet karşıtlığına ve karşıtlarına bırakılmayacak olan şair, bizim şairimizdir.