Şu bizim Milli Eğitimimizi günlerce yazsan bitmez. İyi de insana sorarlar. “Yahu bu Milli Eğitim’de hiç iyi şeyler olmaz mı ve ya olmadı mı? Neden onları da yazmıyorsun? Haksızlık olmuyor mu?”
Haklısınız, hem de çok haklısınız. Hani şu petrol kıtlığında gazeteciler Demirel’i sıkıştırmışlardı. Niye petrol yok falan diye. Ne demişti sayın Demirel o güzel Isparta şivesiyle; “Petro va..dı da biz mi içtik?”
Ben de diyorum ki, vardı da biz mi yazmadık? Şimdi şu son teklife bakar mısınız? Türkiye’de ihtilal mi oldu, rejim mi değişti?
Bakanlık üst düzey yöneticilerinden Milli Eğitim müdürüne, okul müdürlerine ve müdür yardımcılarına kadar hepsi talan ediliyor. Böyle bir yıkımda siz neyi iyi göreceksiniz ki? Deprem olmuş, her yer toz duman. O enkazın altında bazı ufak güzellikler.
İyi de aklıma şu an ufak güzellikler dediğin şeye bir örnek ver deseniz. Vallahi bir şey gelmiyor. İsterseniz bana kızın. Yalancı adam deyin. Mübalağacı deyin. Öyle diyeceğinize siz güzelliklerden yazın. Ben de “Özür dilerim, gerçekten Milli Eğitimimizde güzel şeyler de olmuş veya oluyormuş” diyeyim.
Milli Eğitimin merkez teşkilatını da, taşra teşkilatını da iyi bilirim. Devlette asıl olan devamlılıktır deseniz de değişimlerde işler rolantiye alınır.
Şurasını da açıkça orta koymak istiyorum. Sakın ola ki, Milli Eğitimde yıkım, talan bu gün mü oluyor? demeyin. Bir önceki yazımı okuyanlar yıllardır bu teşkilatın kaderinin bu olduğunu anlatmaya çalıştığımı göreceklerdir.
Bu kadar yıkım ve talan gören bir kurumun başarılı olduğunu veya olacağını söylemek mümkün müdür? Takdirlerinize bırakıyorum.