2018'in son günlerine damgasını vurdu...

-Günlerce konuşuldu... Günlerce yazıldı...

-Ve de günlerce tartışıldı, daha da tartışılacak gibi... Ta ki, yerel seçimler sonlanana kadar...

-Elbette kimi bol bol övdü, kimi de bol bol sövdü.

Seçim atmosferinin gerginliği ile de alınganlık yükseldi. Haklarında suç duyurusu yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından savcılar göreve çağrıldı.

***

Peki, kim bu sanatçılar?

-Tiyatro ve sinema dünyasının ünlü iki insanı...

-Siyasi ve sosyal içerikli mizahla tiyatro sanatının, özellikle de güldürü sanatının iki ustası...

-1967 yılında kurulan ve kurucularından olduğu "Devekuşu Kabare Tiyatrosu" ile hem oyunculuk yapan hem oyuncu kazandıran ve de sinemada sosyal mesaj veren kimlikleri ile tanınan Metin Akpınar...

-Bir tiyatro ve sinema sanatçısı olmanın ötesinde, 1991 'de kurduğu "Müjdat Gezen Sanat Merkezi (MSM)" ile sayısız yeteneği tiyatroya kazandıran Müjdat Gezen...

İşte bu iki ünlü sanatçı, 21 Aralık 2018 günü davet edildiği Halk TV'de, Uğur Dündar'ın yönettiği Halk Arenası Programı'nda söyledikleri sözlerle siyasetin gündemine düştüler.

* * *

Ne demişti Metin Akpınar?

"Bireylerin özgür iradesiyle geleceklerini tayin edebildikleri rejim demokrasidir. Bizim polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum" demişti.

"Oraya ulaşabilirsek ne ala, kavga dövüş olmaz, biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin olduğu gibi, karşılaştığı gibi belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir ama bize yazık olur, biz harap oluruz" demişti.

Ve de "Kim Rusya'ya döndüyse iktidardan gitti. Adnan Menderes randevu almıştı ihtilal oldu. Süleyman Demirel Kuzey'e döndüğünde ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına" demişti.

Ve ne demişti Müjdat Gezen?

"Herkesi azarlıyor, herkese parmak sallıyor, millete 'haddini bil' diyor. Bak Recep Tayyip Erdoğan, sen benim, bizim vatanseverliğimizi sınayamazsın. Haddini bil" demişti.

İşte bu sözler nedeniyle "Darbeye çağrı, ölüm tehdidi, Cumhurbaşkanına hakaret" gibi iddialarla savcılığa çağrıldılar.

Ama "adli kontrol ve yurtdışına çıkış yasağı" şartıyla serbest bırakıldılar.

***

Evet, bu konuşmalarda az da olsa amacını aşan ifadeler var mı? Var.

Ama sanatçının dili biraz sivridir. Çünkü sanatın özünde, sanatçının ruhunda vardır sivrilik ve de aykırılık. Çünkü sisteme itiraz, siyasete gönderme, siyasi hiciv, diyalektik bir bakış sanatın hamurudur; sanatçının malasıdır.

Ve de özellikle eğlendirirken düşündüren, güldürürken ağlatandır sanatçı.

İşte bu nedenle bu sanatçılar;

-Davet edilip konuşulsa idi...

-"Çok incitici oldu bu sözler" denilse idi...

-Özellikle de "sanatçı müsveddesi" gibi ağır ve de ağır olmanın ötesinde aşağılayıcı bir ifade kullanılmasa idi...

Herhalde siyasetin raconuna yakışan bu olurdu. Ama olmadı, olamadı.

İşte bugün yeni bir yıla girilirken, bu sözlerle oluşan gerginliğe en uygun mesaj, herhalde Hz. Ali'nin şu sözleri olsa gerek.

Çünkü "Söylemediğin sözün hâkimi, söylediğin sözün mahkûmusun" demiş Hz. Ali.

Ve de "Söz ağzınızda olduğu sürece, söz sizin esiriniz; söz ağzınızdan çıktıktan sonra, siz sözünüzün esiri olursunuz" demiş Hz. Ali.