Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından, Atatürk’ün yönergeleri doğrultusunda, demokrasinin temel ışıkları niteliğinde pek çok yasa, art arda Meclis’in görüşüne ve onayına sunuluyor.

Yıl 1926

1926 yılının 17 Şubat’ı…

Bundan tam 96 yıl önce; kadınla erkeği eşit kılan Medeni Kanun kabul ediliyor.

Medeni Kanun’un kabul edilmesiyle; kişiler hukuku, aile hukuku, miras hukuku, eşya hukuku ilişkilerinde, dini hukuk yerine, laik hukuk kabul ediliyor.

Kadın erkek eşitliği, yasalar önünde de kabul edilerek, kadınlarımızın ve de toplumun önü açılıyor.

* * *

Yeri gelmişken, bu noktada, çok yönlü eleştirel düşüncelerimi de dillendirmek istiyorum.

… …

Son 20 yıldır, zirve yapan Atatürk düşmanlığı, bana şunu düşündürüyor.

“Kurtuluş Savaşı aşamasında ve hemen sonrasında; Atatürk gibi bir beyin değil de; günümüz iktidarının başındaki zatın vizyonuna ve zihniyetine sahip bir beyin olsaydı ne olurdu?” diye…

Konuya ilişkin düşüncemi biraz daha açayım mı?

Açayım..

Şunu demek istiyorum.

“Yokluk içinde yapılan Kurtuluş Savaşı’nı ve savaş sonrası Türkiye’sini; o dönemde yapılan fabrika ve tesisleri yok pahasına satan, sonra da ülke ekonomisini (21. Yüzyılda) Felak ve Nas sureleriyle yönetmeye ve yönlendirmeye çalışan başımızdaki zihniyet gibi bir beyin olsaydı; o ‘Kurtuluş ve Yeniden dirilme Savaşlarını’ kazanıp, bugünlere ulaşabilir miydik?”

??!!...

Hiç düşündünüz mü?

Ben düşündüm.

Vardığım sonucu da söyleyeyim.

Bu zihniyetle böyle bir kurtuluş savaşı yapamazdık, yapsak bile; savaş sonrası vatan diye bize bırakılan topraklar; bugün sahip olduğumuz toprakların onda biri kadar olmaz; onu da zaman içinde terk etmek zorunda kalırdık.

Dahası kimliğimiz Arap, dilimiz Arapça olurdu.

Nitekim bugün bunun özlemiyle yanıp tutuşan azımsanmayacak sayıda bir kitle var bu ülkede.

O nedenle Felak ve Nas Sureleri ya da benzeri sureler, yerli yersiz her fırsatta dillendirilir oldu.

O nedenle İstanbul sözleşmesi iptal edildi.

O nedenle dağ taş tarikatlar ve kuran kurslarıyla dolduruldu.

O nedenle imam sayısı, doktor sayısını geçti.

O nedenle İmam sayısı 138.458 ‘e ulaşırken; doktor sayımız 107.355’te kaldı.

O nedenle Diyanet’in 2022 yılı bütçesi 12 bakanlığın üzerine çıkarılarak 16 milyar 98 milyon 580 bin TL’na ulaştırıldı.

* * *

Sözün özü, 96 yıl önce, 17 Şubat 1926 tarihinde, o günün koşullarına rağmen (henüz o günlerin Batılı uygar ülkeleri bile kadınlarına bu hakları vermemişken) Ulu Önderimiz, bu yasayla Türk Kadınına tüm haklarını teslim ediyor.

İşte o Medeni Kanun, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumsal ve kamusal yaşamda yerini almasının başlangıcıdır.

Cumhuriyet Devrimini, bir kadın devrimi haline getiren Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Medeni Kanun’un mimarı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u saygıyla anıyorum.