Cumhuriyet 90 yaşına bastı ama Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), şairinden-şiirinden-yazarından duyduğu korkuyu üzerinden atamadı.

Ne zaman şairinden, yazarından, sanatçısından korkmayan bir toplum olacağız? Bilemiyoruz.

Son dönemde MEB, öyle bir ahlak zabıtalığına soyundu ki, 8 asır önce bu topraklara toplumsal hoşgörüyü ve insan sevgisini eken Yunus Emre'yi bile sansürler oldu.

Ne diyordu Yunus Emre?

"Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene ver onları

Bana seni gerek seni"

Yani bu sözlerle tanrıya olan sevgisini, tanrıya ulaşma özlemini ifade ediyordu.

Lise-l0. sınıfta okutulan Türk Edebiyatı kitabındaki 8 kıtalık bu şiirin yukarıdaki kıtası sansürlenmiş. Ve de Talim Terbiye Kurulu, bu sansürü onaylamış.

***

Kaygusuz Abdal; 7 asır önce yaşamış bir halk ozanı, Alevi-Bektaşi kültürünün büyük şairi.

Diyor ki, Kaygusuz Abdal:

"Kılıç sallar yezidlerin kasdına

Ali Zülfikar'ın almış destine

Tümen tümen genç Ali'nin üstüne

Erler gelir şahım Abdal Musa'ya

 

Her matem ayında kanlar dökülür

Demine Hü deyü gülbank çekilir

Uyandırıp Hak çırağı yakılır

Erler gelir şahım Abdal Musa'ya"

Kaygusuz'un bu şiiri 8 kıtadır. İçinden üç kıtası atılmış olarak l0. sınıf Türk Edebiyatı kitabındadır. Atılan kıtalarda, "Ali-Zülfikar-matem-Hü" sözcükleri gibi, Alevi toplumun ruhunu okşayan, gönlündeki Ali sevgisini coşturan sözcükler vardır.

Sanki birileri, özellikle Alevi toplumun hassasiyetlerini kaşır olmaktadır.

***

Yine 12.sınıfta okutulan Türk Edebiyatı Kitabında yer alan ünlü şair Edip Cansever'in şiirinden bir bölüm sansürlenmiştir.

"Masa da Masaymış Ha" şiirinden aşağıdaki kesim çıkarılmış, yerine (...) konulmuştur.

"Bir bira içmek istiyordu kaç gündür

Masaya biranın dökülüşünü koydu"

Edip Cansever'in bu şiiri 25 dizedir. Özellikle bu iki dize sansürlenmiştir. Anlaşılan o ki, okuduğu şiirin mesajını anlamakta özürlü bir bakış, bu dizelerdeki biraya kafasını takmış.

***

Ve Cahit Kulebi... Türk edebiyatının büyük şairi... "Hikaye" şiirinin 6 kıtasından biri müstehcen bulunur ve sansürlenir.

"Benim doğduğum köylerde

Kuzey rüzgarları eserdi,

Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır

Öp biraz!"

Külebi'yi sansürleyen özürlü bir bakışa, ne söylemek gerekir? Bilemiyoruz ki...

***

Sansür bununla da kalmaz. Brezilyalı yazar Vasconcelos'un "Şeker Portakalı" kitabı, içinde müstehcen ifadeler var diye yasaklanır.

Yine dünyanın ünlü yazarlarından John Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" kitabı da sakıncalı bulunur, yasaklanır.

Üstelik bu iki kitap, "100 Temel Eser" içinde tavsiye edilmiş olmasına karşın.

Böyle bir bakış; herhalde Mevlana'nın mesnevilerini de yasaklarsa, okul kütüphanelerini kitaptan temizlerse şaşmamak gerekir.

Çünkü bu bir zihniyet sorunudur. Bulanık ve özürlü bir zihniyetin bakışıdır. Bilinçaltına birikmiş çağdışı bir anlayışın dışavurumudur.

Bir şiirden, bir kitaptan birkaç satırı cımbızla çekip almak; buradan hareketle ahlak zabıtalığına soyunmak, sağlıklı bir beynin yapacağı bir şey olmaması gerekir.

Yeni Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yayınevlerini suçlamaktadır. "Yayınevlerinin, iktidara yakın olma isteğinden kaynaklanmış olabileceğini" ifade etmektedir.

Eğer böyle ise, yayınevleri üzerinde Milli Eğitim Bakanlığından kaynaklanan bir "mahalle baskısı" var demektir. Ki, bu durum daha da vahimdir.

Yapılacak iş, Milli Eğitim Bakanlığının bu ayıptan kurtulmasıdır.