Doktorlar başta olmak üzere; tanıdığım insanların çoğuna sordum, bu soruyu...

Kimse net bir yanıt vermedi, ama olabilirliği üzerinde odaklandılar.

60 sene kadar önce piyasaya çıkan elektrikli ızgaralar; neden yeteri kadar yaygınlaşmadı? Yaygınlaşsaydı; çözüm getirecek alternatif olabilir miydi?

Bunları düşünürken aklıma Doktor Şükrü Tokatlıoğlu geldi. Çünkü; hem doktor, hem de işkembeyi dönerde pişirmek gibi ilginç bir uygulama yaptı...

Telefonuma:

"Dumanlı ortamlar KOAH hastalığına neden olur."dedi. Ayrıca ızgarada ateşin üstüne damlayan yağın yanarak kanserojen madde oluşturduğunu, bunun da pişmekte olan ete bulaştığından zararlı olabileceğini söyledi ve "WhatsApp" dan şöyle bir bilgi gönderdi;

"KOAH (makalede büyük harflerle yazılır)

K=Kronik

O=Obstruktif

A=Akciğer

H=Hastalığı

Mangalda pişen etin yağının kömür üstüne düşmesiyle oluşan dumanla ete obserbe olan kanserojen madde PAH olarak nitelendirilmektedir.

P=Polisilik

A=Aromatik

H=Hidrokarbon"

Doktor Sayın Tokatlıoğlu’nun bu teorik bilgisine elektrikli, doğalgazlı, tüp gazlı (LPG)'li ocaklar üreten firmalardan edindiğim pratik bilgiyi eklemem gerekiyor; Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde "kapalı mekanlarda, kömürlü veya gazlı ocaklarda, döner pişirmek yasak. O ocakların elektrikli olması gerekiyor. Ayrıca bu ocaklar üç seneden fazla kullanılmayacak ve yenisi ile değiştirilecek."

Bu gösteriyor ki; yanan bir şeyle temas halinde pişirilen et olumsuz durum kazanıyor.

Üstelik döner ocağı üreten firmalardan birinin yetkilisi; kapalı mekanda elektrikli ocakta pişirilen dönerin gaz veya kömürle pişirilmesini yasaklayan kanunun Türkiye'de de geçerli olduğunu, ama pratikte ocakların yüzde 5'nin bile elektrikli olmayıp, doğalgazlı veya tüp gazlı olduğunu, bu yanlış uygulamaya devletin engel olmayışına akıl erdiremediğini söyledi.

Olay aydınlanmış durumda; elektrikli ocaklar dışında ızgaralar ve döner ocakları hastalık saçıyorlar.

Lezzetli olmuyor, elektrik kurutuyor gibi alışılagelmiş yaklaşımlar ile gazın daha ucuz olması ve alışkanlıklar olumsuzluklara çare aramayı engelliyor.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NI GÖREVE ÇAĞIRIYORUM...

Örnek Avrupa Birliği (AB)'nin uygulaması ile ortada.

geçiş kanun meselesi oluyor. Bu konuda devlet zorunluluğu olursa, alışılagelmiş yaklaşımlar zamanla kendiliğinden çözülecektir.

* * *

KOAH hastalığını biraz açtıktan sonra yazımızı sonlandıralım:

"KOAH hastalığı özellikle sigara dumanı ve diğer zararlı gaz ve parçacıklara bağlı olarak gelişen hava yollarının mikrobik olmayan iltihabıdır.

Solunumda tıkanmalara neden olan, ilerleyici ve tam olarak geri dönüşümü olmayan fakat önlenebilir bir akciğer hastalığıdır. Nefes darlığı ve/veya kronik öksürük ve balgam çıkarma gibi belirtileri olan KOAH hastalığının en önemli nedeni; sigara bağımlılığı ve dumanlı ortamlarda bulunma zorunluluğudur. Uzun süre ızgara başında bulunma; bu durumla bağdaşan talihsizliklerden biridir.

Ağır ve çok ağır KOAH'lı olgularda solunum yetmezliği geliştiğinde hastaların özellikle geceleri uyku ve efor sırasında olmak üzere en az 15 - 18 saat oksijen almaları gerekir."

Buraya kadar yazdıklarımız sadece KOAH idi. Bir de damlayan yağın yanmasından kaynaklanan, yazımın başlangıç bölümünde Doktor Tokatlıoğlu'ndan alarak yazdığım, Kanserojen PAH olayı var.

Elektrikli ızgaralar üst taraftan pişirdiği için damlayan yağın yanma olayı yoktur.

Durumu ciddi buluyorum. Sağlık Bakanlığı’nı onun için göreve çağırdım.

* * *

Bu olayı uygulanır hale getirebilir de, yangına bile sebep olabilen kömürlü mangallardan insanlarımızı ve ormanlarımızı kurtarabilirsem kendimi; penisilini icat etmiş doktorların, mutlu başarılarına ulaşmış gibi hissedeceğim.

En güzel günler sizlerin olsun...