AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik” dedi. Aslında bu söz son yirmi yılın bir tümce ile özetidir. “Biz istanbul’a ihanet ettik, bunda benim de payım var” sözü kadar da gerçekçi ve yalın bir sözdür. Bu söze resmi büyüterek bakarsak, bunun sadece İstanbul’la sınırlı kalmadığı, sınırların tüm ülke olduğu ortaya çıkar.

Bakalım özet olarak, “makas değiştirince” son yirmi yılda neler oldu. Parlamenter sistemi bitirip “Türk tipi başkanlık sistemi” denen ucube sisteme geçildi. Parlamentonun kararları yerine, herkes tek kişinin ağzına bakar oldu. Bakanlar bile bırakın bir şey söylemeyi, irade ortaya koymayı, istifa ederken bile sadece “Aflarını diliyebildiler”

Yargı bağımsızlığı ortadan kalktı. Yargı iktidarın sopasına dönüştü. Makas değişmeden önceki sınırlı da olsa, hukuk devletini ara ki bulasın.

Hangi açıdan baksak, neye, nereye baksak tam bir çuvallama. Herşey dökülüyor, herşey eline geliyor. Salgın, sel, ve yangın felaketleri bu gerçekliği tam olarak ortaya çıkardı. İktidar kimseye hesap vermiyor. “Devlet sırrı...ticari sır” adı altında her olumsuzluğun üzerine simsiyah bir şal örtüyor. “yayın yasağı” getiriyor. Gerçekçi yayın organlarına ceza üstüne ceza kesiliyor. Toplum adeta kör ve sağır bırakılmak isteniyor.

Ekonomi dibe vurmuş, vatandaş yarınını göremiyor. Sayıştay görev yapamıyor. 128 milyar dolar kayıp. Hazine tam takır. Kefen parası denen yedek akçe bile tüketilmiş. Sel, deprem, yangın, salgın gibi doğal afetlerde devlet vatandaşa yardım yerine sadece “İban numarası” verebiliyor. Bir de halkın kafasına çay paketi fırlatıyor. Herşeyi unutun, için çayınızı keyfinize bakın dercesine.

Toplum yalanla besleniyor, sözde yerli ve milli otomobilden, uçağa, hızlı trene kadar herşeyi yaptık!...Sıra “Ay’a sert iniş yapmaya” geldi. Karadeniz’de, Akdeniz’de bulduğumuz doğalgazın, petrolün hesabını yapamaz olduk!.. Ne garip ki petrole, doğalgaza her ay yapılan zam durmaz oldu. Elektrik zamlarını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Vatandaşın faturalarla beli kırıldı.

Kendi ordusuna kumpaslar kurularak, imamlara itaat eden subaylar, tarikat cübbeli, komutanlar yaratıldı.

Laiklik sadece anayasada yazılı kaldı. Uygulamada Diyanet İşleri Başkanı protokolde 40 sıra öne geçirildi. Diyanete ayrılan bütçe tüm bakanlıkları geçti. Halka bu dünyada verecek birşey kalmayınca, Diyanet umudu öbür dünyaya bıraktı, yoksullara; “Biz öbür dünyada size özeneceğiz” diyerek fetva verdi. Nedense azıcık bu dünyada özenmeyi aklından bile geçirmiyor, lüks Mercedes’i içinde.

Tarikatlar, cemaatler “Devletin malı deniz” deyip kamu malına çökmede yarış ediyorlar. Keyfin dışa vurumu ise lüks arabalar içinde “pudra şekeri koklamak!” oldu.

Devlet ve mafya etle tırnak gibi oldu. Özel aflarla dilediklerini mahpustan çıkarıyorlar. Diğer yandan Amerika’ya “Bu can bu tende oldukça, papazı vermem” filan dedik, üst perdeden. Amerika papazını aldı gitti. Keşke sadece onunla kalsa %40 paramız değer kaybetti, dolar 4 liradan 7 liraya fırladı. Hala o kazığı çıkaramadık. Üzerine katlamaya devam ediyor.

Dinci eğitime hız verildi. Öğretim birliği yasası çiğnendi. MEB ve dini vakıflar arası anlaşmalar imzalanıyor. Laboratuvar ve kitaplıklar yerine mescit açılıyor. Anaokullarına kadar kuran kursu açılıyor. Din derslerini zorunlu seçme konusunda baskılar yapılıyor. Pozitif bilimler dışlanırken “dindar nesil” projelerine hız verildi.

Yüksek öğretimde Osman İnci’nin deyimi ile “Medreseleşen üniversiteler, mollalaşan akademisyenler” yaratıldı. Üniversitelerin özerkliği kaldırıldı.

Ülkeyi “Avrupa Birliğine sokacağım, yasakları, yolsuzluğu, yoksulluğu” kaldıracağım diye yola çıkan AKP iktidarı, “yetmez ama evetçi” sazanların da yardımı ile açıktan cumhuriyeti boğazladılar.

Değişen makasta AKP’li Cumhurbaşkanı “Taliban’la ters yanımız yok” diyebilmektedir. Laik, demokratik, hukuk devleti olma rayından ayrılan Türkiye “Taliban’la ters yanı olmayan” bir yola girmiştir. İlk seçimlerde ülkemiz insanı “Makas değişikliğine devam veya tamam” diyecektir. Tamam diyemezse artık seçim yapmaya da gerek kalmayacaktır. Cumhuriyetin 100. Yılında yeniden orta çağ değerlerine ve kulluğa merhaba!!!...