Hz. Muhammed kainatın kurtarıcısı

Şimdi bir de akli delil sunalım. Bir şehrin umumi ceryanı ve sanayi kuruluşlarnın cereyanlarını kullanılabilir hale getirmeden, yani voltajı düşürülmeden kullanılamaz. Bunu trafo denilen büyük bir alet veya sistem yapar. Lüteşbih peygamberler de tabir caizse toplumların trafolarıdır. Peygamberler olmasa, herkesin bir peygamber gücünde olması gerekir. Bakınız bir de manevi örnek; Bir gün R.SAV. bir devenin (kusva adında) üstünde vahyi (Cebrail ayet getiriyor) geliyor. Hz. Ali de R.A. orada. Devenin ayakları yere batıyor. Deve yere çöküyor. Vahyin sıkleti ağırlığından vahyi geldikten sonra olayı R.SAV. “Ya Ali koskoa bir dağ üzerimize çöküyor” buyurdular. Vahyi geldikten sonra hamamın halveti en sıcak yerinde kalmış gibi kan ter içinde kalırdı. R.SAV. şimdi bunu her insanın yaşaması için herkesin peygamber Hz. Muhammed SAV. Olması gerekir ki Allah bunu murat etmemiştir.
Bu benzeri bütün işler Allah’ın iradesi dilemesi doğrultusunda olmaktadır. Doğrusu da budur.
Şimdi R.SAV.in peygamber olarak gelmeden önceki dünyanın özellikle Arabistan’ın haline bir göz atalım.
R.SAV.in peygamber olarak gönderilmesinden önce Arabistan’ın sosyal, ekonomik, siyasal, özellikle dinsel açıdan son derece bozuk berbat bir ortam vardı. İnsan hak ve hürriyetlerinden söz bile edilemezdi. İnsanlar hürler ve köleler olarak iki bölük olmuş. Bir insanın adi bir eşyadan farkı yoktu. Köleliğin de bir şerefi olmalıydı. Hiçbir hakka sahip değillerdi. Kim güçlü, kuvvetli ise hak o idi. Adalet sıfır. Daima güçlüden yana. Fukara suç işlerse anında en ağır bir şekilde cezalandırılır. Zengin ve güçlü olanlar, yönetici ve bürokratlar suç işlerlerse kitabına uydurularak bağışlanırdı. Kadınla çocuklar çırıçıplak mal gibi alınıp satılıyordu. Mekke’nin, Medine’nin nüfusu tahminen 5-10 bin gibi. Affedin. Umumhane adedi 90’dan fazla idi. (Bunu Cumhuriyet dönemi Türkiyesinin en büyük müfessiri Elmalılı Hamdi Yazır Hak Dini Kur’an Dili adlı muazzam tefsirinde okudum.) Yani o zaman ahlak tamamen çökmüş, kimin kimden olduğu belli olmaz bir haldeydi. Din namına bir kutsal kalmamış, insanlar elleri ile yaptıklar ıputlara Allah diye tapar olmuşlardı. Hurafeler ortalığı almış yürümüştü. Kendi kafalarına göre bir mantık uydurmuşlar. Zümer Suresi 3913 ayette: “Biz taştan, topraktan, ağaçtan yaptığımız putlara tapmıyoruz. Bizi Allah’a yaklaştırsın diye putlara ibadet ederek onları aracı yapıyoruz. Vasıta kılıyoruz” diyorlardı. Öyle bir manyaklık içine düşmüşlerdi ki, kız çocuklarını uğursuz sayıp onları diri diri toprağa gömecek kadar vicdansız ve acımasız idiler. Nahıl 589: “Diri diri toprağa giren çocuklara, sizin suçunuz ne idi diye soracağız”. Tekvir 81/89 Ayetler.
R.SAV.in peygamberliğinden önce Arabistan’ın hali bu idi. Arabistan’ın çevresi Yemen, İran, Rum, Mısır, Afrika, Habeşistan gibi yerlerdre farklı şekillerde zulüm hakimdi. Masumların imdadına Hz. Allah yetişti ve Hz. Muhammed SAV. Gibi Ali kadir bir rehberi hak ve son peygamber olarak gönderdi, ki onun adı gökte Ahmet yerde Muhammed SAV.dir. Kainatın kurtarıcısıdır. Ne yazık ki zaman değişiyor. Hadiseler aynen cereyan ediyor. Devamlı nefis ve şeytan galip geliyor. Geçici zevkler ebedi hayatı yok ediyor.
Sürecek