O, ÜMMETİNE HİÇ BEDDUA ETMEDİ

Dördüncü makam ki, en yüce makam; Makam-ı Mahmuttur. R.SAV.den başka hiçbir peygambere verilmeyen umumi şefaatı uzma livaül hamd makamıdır. İsra suresi 59. ayeti ile Resulüllaha verilen makamdır. Bu makam mahşerde bütün peygamberlere verilen mekamların tam ortasında ve arşı alanın altında kurulmuş son derece ziynetli, gözlerin bakmaya tahammül edemeyeceği güzellikte Ali kadir yüce bir makamdır ki, efendimize mahsus kılınmıştır. Bu makamda R.SAV. secdeye kapanacak, günlerce, belki aylarca başını secdeden kaldırmadan rabbine hamd, şükürle dua edecek. Mahşer halkı (bütün insanlık) ızdırap içinde anlatılmaz bir sıkıntı, hararet, herkes yanında kimin olduğunu bilmeyecek durumda, kendi derdi ile meşgul bir zamanda iken, R.SAV.e büyük şefaat yetkisi verilecek olan makamdır. R.SAV. başını secdeden kaldıracak ve şefaatı uzma genel şefaat yetkisini mahşer halkına açıklayacaktır.
-Ebu Hureyre R.A. bu olayı R.SAV.den şöyle bildiriyor; Bir yemek sofrasında Allah resulü ile beraberdik. Resulüllaha etin kol kısmından verildi. Zira etin kolunu severdi. Bu sofrada bizlere şefaatı uzmayı anlattı. Buyurdular ki;
“Kıyamette insanların ızdırabı son hadde gelecek. Sıkıntılar çekilmez ve dayanılmaz hale gelecektir. Güneş mahşer halkının üzerine bütün harareti ile inmiş, başta beyinler kaynar hale gelmiştir. İnsanlar akıllarını kaybetmiş, bir rehber, bir şefaatçi arıyorlar ve ilk babaları Hz. Adem’e gidecekler; Hz. Adem’den yardım dileyecekler. Hz. Adem A.S. rabbine karşı mahcup olduğunu, makbul dualarını dünyada bitirdiğini ve affolunduğunu beyan edip çare olmayacak. Siz ikinci babanız Nuh A.S.e gidin diyecek. Nuh A.S. 950 sene yaşadığını, kavmini hakka davet ettiğini ama kavminin çok azının iman ettiğini, inkarda ısrar eden azgın kavminin helakı için beddua ettiğini ve kavminin tufanla suda boğulduklarını anlatacaktır. Böyle bir kavme dua etme imkanının olmadığını bildirecektir. Siz ülülazim peygamber babası ve dedesi olduğuna göre ona gidin diyecektir. Mahşer halkı temsilcileri Hz. İbrahim’e gelecekler, Hz. İbrahim A.S. Ben rabbime karşı çok mahcubum. Rabbime karşı hatalarım oldu. Yüzüm yok, deyip kusurlarını sayıp mazeretini bildiriyor. (3 tane mazeret beyan ediyor) Siz Hz. Musa’ya gidin diyor. Hz. Musa A.S.e geliyorlar. Hz. Musa A.S. Mısır’da firavunla olan mücadelesi sırasında kendi kavmi olan Sıbtı İsrailli birisi ile kıpti, firavun kavminden bir zaptiyenin kavgasına karıştım. Dövüşenleri ayırırken kendi kavmimden olan İsrailliyi korudum. Mısırlı polise vurdum. O da öldü. Adamın ölümüne sebep oldum. “Rabbi inni zalemtü nefsi feğfirli feğafere leh” yani ey benim rabbim (ben bu Mısırlının ölümüne sebep olduğumdan) nefsime zulmettim, hata ettim. Beni affet diye dua ettim. Rabbim beni bağışladı. Mahcubum, siz Hz. İsa’ya gidiniz diyor.
Mahşer halkı Hz. İsa A.S.e geliyorlar. Hz. İsa A.S. hiçbir mazeret göstermeden siz boşa zaman harcamayın, sizin derdinizin çaresi ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed SAV.e koşun diyor. Çünkü o ümmetine hiçbir zaman beddua etmedi. Makbul duasını ahirete bugüne bıraktı, diyecektir. İşte o zaman mahşer halkı Hz. Muhammed SAV.e gelecektir. O sırada R.SAV. başı secdede hakka yalvarıyor olacaktır. R.SAV. başını secdeden kaldırıp şefaat yetkisinin verildiğini bildiriyor ve “Ey insanlar her peygamberin makbul-kabul edilmiş bir duası vardır. Hz.Adem’in tevbesi, Hz. Nuh’un bedduası, Hz.Musa’nın firavunun helakı için bedduası ve kendinin affı için duası. Hz. İsa’nın kavmine maide sofra inmesi için duası. Bunlar bu dualarını dünyada kullandılar, bitirdiler. Ben ise sabırla tahammül ettim. Ümmetime beddua etmedim. Makbul duamı da umumi şefaat yetkisi için ahirete bıraktım. Şimdi ise rabbim bunu bana ihsan etti ve 7 dereceli bir şefaat yetkisi verdi.
1.Şefaatleri: R.SAV.in bu şefaati, duası ile bütün mahşer halkı ferahlayacak, inanan-inanmayan herkes bundan yararlanacak. Umumi mahkeme başlayacaktır.
2.Şefaatleri ile; Yüzbinlerce evliya ve müttekiler Allah dostları, hesapsız ve kitapsız yani sorgusuz ve sualsiz livaül hamd, hamd sancağı altında gölgelenen has kullar ki bunlar da 7 sınıftır.
SÜRECEK