SALAVATI ŞERİFENİN SEVABI

Ebu Hureyre ve Ammar Bin Yasir R.A’nın bildirdiği bir hadisi şerifte R.SAV.i “Allah’ın dört büyük meleği (Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail AS) R.SAV.e geldiler. Cebrail: “Ya Resulallah ümmetinden herhangi bir kimse günde on kere hulusi kalble, yürekten inanarak Hz. Muhammed’e selavatü selam okurlarsa, ben onun elinden tutar, sıratı kuşlar gibi geçiririm.” Mikail A.S.: “Susuzluktan yüreklerin kuruyup tutuştuğu gün mahşerde ben onları havzından sularım.” İsrafil AS: “Ben sana salavat getirenlere mahşerde secdeye kapanır, onlar affedilinceye kadar dua ederim.” Azrail AS: “70 kılıç darbesinde olan ölüm acısını ona tattırmam. Onların ruhlarını, canlarını tereyağından kıl çeker gibi alırım” buyurdular dedi Hz. Muhammed S.AV.
Yine Hz. Kaab R.A, R.SAV.in kendisine çok salavat okuyanlar için yarın mahşerde insanların müminlerin günahları ve sevapları tartılacak. Her haklı hakkını, haksızın sevaplarını alarak karşılayacak. Neticede mizanda kulun günah tarafı ağır gelecek. Günahlarının cezasını çekmek üzere cehenneme yönlendirilecekler. O sırada R.SAV. bu ümmetimin tartılmayan ve bana getirdiği salavatların sevabı var diyecek ve sevap ve günahları yeniden tartılacak. Yine günah tarafı ağır gelecek, ancak R.SAV. kulun kendisine getirdiği salavatı şerifelerin sevaplarını terazinin sevap kefesine koyacak ve sevabı çoğalacak. Böylece o kul R.SAV.in şefaati ile cehenneme gitmekten kurtulacaktır buyurdular.
Yine ilginç bir olay;
R.SAV. efendimiz, ulu Allah’a dualarınızla bir ihtiyacınızın giderilmesi için iltica (sığındığınızda) salavatı şerife ile sığının. Günde her namazdan sonra bir adet (5-10-15-21 vs gibi) salavatı şerife okuyun ve bana bağışlayın. Sonra salavatı şerife vesilesi ile “yarab duamı kabul buyur” diye yüce Allah’a yalvarsanız, rabbim duanızı kabul eder buyurdular. Sahabilerden birisi bu duruma uzun zaman devam etti ve ömrü boyunca da devam edecekti. Bu sahabi bir gün tarlasında çift sürerken 3 Yahudi anlaşarak; “Şu çiftçinin devesini alalım, elini bağlayalım ve Hz. Muhammed’e götürelim. Bu sahabin bizim devemizi çaldı, içimizden birimiz deve benim bunlar da şahit diyelim. Bakalım ne hüküm verecek. Eğer gerçekten peygamberse durumu Allah ona bildirir. Ona o zaman iman edelim. Yok bilemezse, gerçekten nebi değildir. Böylece hakikati öğrenmiş oluruz” dediler. Düşündüklerini yaptılar. Adamın devesini aldılar. Ellerini bağladılar ve mescidi nebeviye R.SAV.in huzuruna gelip bu sahabin bizim devemizi çaldı. Yakaladık, hakkında hüküm ver dediler.
R.SAV. durumu tetkik etti. Yahudilerin biri davacı, ikisi şahit. Onlara yemin verdi ve yalan yere yemin ettiler. Devesi elinden alınan ve hırsızlıkla suçlanan ve iftiraya uğrayan, suçsuz ve günahsız sahabiye sordu R.SAV. Adam, “deve benim, çift sürerken geldiler. Devemi aldılar, beni bağladılar. Maksatları nedir bilmiyorum. Beni hırsız diye size getirdiler” dedi.
R.SAV, “Peki şahidin var mı, olayı gören”, “Kimsem yok. Ama benim bir devem olduğunu Medineliler bilirler.” Allah’ın resulü “Hakim şahide göre hükmeder. Ehlinden (iki şahit veya bir) şahit gerekir. Ayetini okuyup masum çiftçinin hırsızlık suçunun; hiçbir zarureti yokken hırsızlık yapan erkek ve kadının eli kesilir ayeti hükmünce elinin kesilmesine hükmettiler. Ama davacılara ben zahire göre –görünene- şahitlere göre hükmederim. Siz vicdanınıza danışın der. Zavallı sahabi feryad eder. Hz. Muhammed SAV.e “Sen resulsün. Benim suçsuz olduğumu bu Yahudilerin iftira attığını bilmelisin” diye gözyaşı döker. R.SAV. “Ben de sizin gibi bir beşerim. Rabbim vahiyle bildirirse bilirim” ayetini okur. Hiçbir çare kalmadığını gören suçsuz ve iftiraya uğrayan sahabi, müsaade ister. Çoluk çocuğu ile helalleşir. Abdest alır, 2 rekat hacet namazını meydanda kılar. Salavatları okur. Elini uluyezdana kaldırır, “Yarabbi, gerçeği bir ben bir de sen biliyorsun. Bu hakikati ya Cebrailini Hz. Muhammed’e gönder, bildir, veya bu Yahudilere izan merhamet ver, gerçeği itiraf etsinler, veyahutta şu deveye dil ver bana şahitlik yapsın. Resulüm, edibim, Muhammed Mustafa’nın salavatı ile sana sığınıyorum. O kim her namazdan sonra en az on salavat okur, halini, müşkülünü resulüllahı vesile ederek Allah’a dua ile bildirirse, Allah onu asla geri çevirmez buyurdular. O asla yalan söylemedi ve söylemez” diye yalvardı.
SÜRECEK