İTAAT EDEN MÜMİNLERE ALLAH
EN BÜYÜK NİMETLERİ İHSAN EDER

Hatta Saad bu parayı verecek durumda değildi. R.SAV. Saad’a Hz. Ali’ye git, 200 dirhem versin, Hz. Osman’a git 200 de o versin, Abdurrahman affa git 200 dirhem de o versin... Gitti. Hepsi denilen miktarın fazlasını verdiler. Saad, düğün eşyalarını almak için çarşıya çıktı ve hediyeler alacaktı. Bu sırada tellallar harbe iştirak edecekler için çağrı yapılıyordu; “Ey Allah’ın süvarileri, Allah yolunda cihat, savaş var, katılın” deniliyordu.
Hanımına eşya ve hediye almak için çarşıda bulunan Saad, bu ilanı duyunca, bütün vücudunu ve ruhunu Allah’ın resulünün emrine itaat aşkı sardı.Bugün Allah’a ve resulüne itaat günüdür diyerek evine koştu. Gerdekte bekleyen nikahlı hanımından helallik diledi. Müsaadesini aldı. Artan parasına bir at, bir kılıç aldı. Yüzünü siyah bir örtü ile örtüp başını sardı. Atına binip tanınmadan harbe iştirak etti.
Bunun kim olduğunu bilemediler. Herhalde, Bahreyn’den gelen bir mücahit dediler. Savaş başlamıştı. Hızlı bir şekilde hücuma geçti. Önüne gelen müşrikleri tepeleyip geçiyordu. Müşrik ordusunu biçilmiş ekin sapları gibi yere seriyordu. Bir ara attan indi, atı nehirden çıkmış gibi terden ıslaktı. R.SAV. Saad’ı tanıdı. Sen Saad mısın, ceddine rahmet olsun, dedi, dua etti. R.SAV.in duasına mazhar olan Saad, bu güçle düşman kuvvetlerinin içine daldı. Hücum ettiği kanadı dağıtıyordu. Bu sırada atından düştü. Çünkü şehit olmuştu. Evet, dünya güzeli hanımını gerdek gecesinde terkederek kendi arzusu ile harbe iştirak etmiş ve şehit olmuştu. Durum R.SAV.e bildirildi. Resulüllah elini Saad’ın göğsüne koydu, yüzünün toz ve kanlarını sildi ve seni “Allah ve resulüne havale ediyorum, kokun cennet kokusu” buyurdular ve sessizce ağlıyor ve göz yaşı döküyorlardı. Sonra birden gülümsediler, onu havzımın başında görüyorum. Havzın nedir? Havzın, Allah’ın bana ümmetim ve müminler için ihsan ettiği, sütten beyaz, baldan tatlı, genişliği Sana ile Basrası kadar geniş olan bir yerdir. Bir daha ne acıkır ve ne de susar” buyurdular.
Ebu Lübahe, ya Resulallah Saad’ın şeit başını göğsünüze koyunca önce ağladınız, sonra da gülümsediniz. Sebebi nedir, dedi. R.SAV. de, “Önce ağladım, çünkü Saad gerdeğe girmeden güzeller güzeli zevcesini terk ederek Allah’a koştu. Haline ağladım, sonra onun cennette erişilmesi güç olan nimetlere kavuştuğunu, huri ve gılmanların hizmet ettiklerini gördüm. Ona sevindiğimden gülümsedim. Saad’ın atını ve eşyalarını hanımına teslim edin. Allah Saad’ı sizden daha güzel olanla evlendirdi deyin” buyurdular.
İşte Allah resulüne itaatin örneği ve ödülü budur. Nisa suresi 69. ayetinde; Vemen yutiillahi verresule. Feulaike en amellahü aleyhim. Minennebiyyine vessıddıykine veşşüheddi vessalihıyn, vehasüne Refika.” Manası; Allah ve resulüne itaat eden müminlere Allah onlara en büyük nimetlerini, onlara ihsan eder. Onları peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salih iyi kişilerle beraber kılacaktır ki, bunlar, ne güzel arkadaştırlar. Bunlar Allah’ın en sevgilisi dostlarıdır. Allah onları size dost yapacaktır. İşte zifafa girmeden Allah’ın ve resulünün Allah için cihada (savaşa) katılın emrine uyan ve şehit olan Saad R.A. da bu nimete itaati nedeni ile mazhar olmuştur. Demek ki, imanın birincisi, O’na sevgi, ikincisi itaattir.
Aslında Allah ve resulüne itaatin tamamı Allah ve resulünün yolundan gitmek. Allah’ın R.SAV.in emir ve yasaklarına uymak ve onların tavsiyelerini harfiyyen uymaktır. Özün özü budur. Anlatılanlar bu hususun bölümleri teferruatı ve açıklamasıdır.
R.SAV.e itaatin bir başka göstergesi, bütün işlerimizde ölçümüz, Allah ve resulünü hakem kılmak ve ona uymaktır. Bu hususta yüce Allah Nisa Suresi 65. ayetinde; “Hayır hayır. Rabbine Allah ( kendi üzerine yemin ederek o cc. yemin olsun ki, Allah ve resulüllah yolunda olduklarını söyleyip duranlar) aralarında çıkan karışık işlerde seni hakem kılmadıkça, senin verdiğin karara uymadıkça, senin gösterdiğin şekilde müşkillerini halletmedikçe ve verdiğin hükümden hiçbir sıkıntı duymadan o hükme razı olmadıkça, yani sana teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar” buyuruyor.
SÜRECEK