SALAVATIN MUCİZELERİ

Süleyman Cezüli hazretleri yazmış olduğu ve R.SAV. üzerine okunan salavatları topladığı Delali Hayrat kitabının öyküsünü şöyle anlatıyor:
Günlerden bir gün, abdest almak için bir kuyunun başına vardım. Kuyunun su çıkarmak için kovası yok. Kuyunun civarında bir evden bir kova veya su isteyim dedim. Kapıyı çaldım. Bir kız çocuğu çıktı. “Buyurun” dedi. “Kuyudan su çıkarıp abdest alacağım ama kuyunun kovası yok” dedim. “Siz Süleyman Cezüli misiniz.” “Evet.” “Halk sizi kerametleriniz ile yere göğe sığdıramıyor. Suyu kabartıp çıkaramıyor musun?” dedi ve kız kuyunun başına geldi. Elinde kova yoktu. Bir dua etti, salavat okudu. Biiznillah kuyunun suyu kabardı. Kuyudan taşmaya başladı. Matlup hasıl oldu. Abdest alındı ama merak çoğaldı. Cezüli hazretleri kız çocuğuna “Ne okudun ki, Allah kuyunun suyunu kabarttı” dedi. Kızcağız, “Sen alim bir kişisin. Ben bunu bir savalatı şerife okuyarak rabbimden istedim. O da lütfetti” dedi. “Peki o salavat nedir” deyince, “Araştır, bul. Sen de öğren, Müslümanlar da öğrensinler ve yararlansınlar” dedi.
Oradan evine gelen Cezüli hazretleri, durumu hanımına anlatıyor. Hanımı da “Doğrudur, ben de biliyorum” diyor. Gece huzursuz olan Süleyman Cezüli, gece yatakta yatarken bir de ne görsün, hanımı yataktan kalkıyor, giyiniyor, dışarı çıkıyor. Kapıda bekleyen bir grup aslan var. Onların nezaretinde bir denizin kıyısına varıyor. Orada hanımı seccadeyi denize atıyor ve bir adaya çıkıyor. Orada teheccüt namazını kılıyor. Denize batmadan yürüyerek geri denizden geçip geliyor. Bu olayları gizlice seyreden Süleyman Cezüli hazretleri, hanımı eve gelince olayı gördüğünü hanımına anlatıyor. Hanımı bu mertebeye R.SAV.e çok salavatı şerife okuyarak ulaştığını söylüyor. Cezüli “hangi salavatlar” diye sormuşsa da hanımı haber vermiyor. Kız çocuğunun dediğini diyor. “Alimsin, git araştır. R.SAV. hakkında ne kadar salavat varsa onları topla, derle, bana arzet, ben de bakıp sana bildireyim” diyor. Uzun yıllar bu konu üzerinde çalışan Cezüli hazretleri, Delali Hayrat isimli kitapta salavatları topluyor. Hanımına arzediyor. Hanımı ermiş, evliya hanım, en tesirli salavatın, kızın ve kendisinin keramete erdirildiği salavatın kitabın birkaç yerinde olduğunu bildirmiş, ama yerini göstermesinin mümkün olmadığını, çünkü bu salavatları açıklarsak diğer salavatlar terkedilir, bu sırra ermek isteyen bu salavat kitabını haftada bir devretmek kaydıyla, hem Allah’ın, hem de Resulüllahın rızasının kazanılacağını, dermansız sanılan dertlerimize deva olacağını, kocasına bildirmiştir.
Delaili Hayrat kitabının hem Arapçası hem de Türkçesi, hem de açıklamalı olanları vardır. Tecrübe ile sabittir ki, bu salavatlara devam eden müminlerin R.SAV.i rüyasında gördükleri, defaatle görülmüştür. Ben bunları 60 sene önce alim ve arif olan dedelerimin tecrübeleri ile müşahede ettim. Arayan mevlasını bulur. Büyüklerden birisine biri gelmiş, ben Resulüllahı çok istediğim halde rüyamda göremiyorum demiş. Üstad da ona iştiyak duysan, görürsün. Bak bu akşam yatmadan biraz tuz yala, sonra yat. Sabah kalkınca bana gel. Gece rüyanda ne gördüğünü bana anlat, demiş. Ertesi gün sabah soruyu soran kişi alim olana gelmiş ve gece yarısında berrak sularda yüzdüm demiş. Ermiş insan da ona tabi gece tuz yalarsan rüyanda su görürsün. Peygamber aşkıyla yatsaydın, yansaydın, onu görürdün demiş. İşte onun için, arayan Mevlasını, isteyen de belasını bulur demişlerdir.
Hz. Muhammed SAV.i sevmenin alametlerinden bir göstergesi de onun ehlibeytini ve ashabını sevmek ve onların yolunu takip etmektir.
Bir insanın diğer insanlara olan sevgi ve muhabbeti bütünüyle tecelli eder. Yani, kişiyi seven, onun herşeyini, anasını, babasını, evladını, dostunun dostunu sever. “Yaratılanı sev, yaratandan ötürü”. “Sevgilinin hatırına Leyla’nın hatırına, onun köpeği bana sevgilidir” diyor Mecnun. Gerçekten sevenler, sevilenin bırak canlı yakınlarını, cansız eşyalarını bile severler.
SÜRECEK