TEKNOLOJIYI PLANLAMAK
Teknolojik gelişimlerin iş yerlerine ikamesi sırasında işgücünün her türlü çekincesi için görev işverene düşmektedir. Yönetimin sakin ve destekleyici bir zeminde hareket etmesi teknoloji ile emeğin kaynaşmasını kolaylaştıracaktır. Bu destekleyici ortam ise her şeyden önce rasyonel planlamalar ile mümkün olur.
Kötü bir planlama birçok yeni soruna yol açacaktır. Teknolojinin hem yeni ve tanınmıyor olması hem de bunun kullanımının getireceği sonuçların önceden o iş yerinde deneyimlenmemiş olması, geçiş süresinde gerilime ve olumsuzluklara yol açar, bu gibi durumlarda (çoğu zaman yanlış olmasına rağmen) yönetimler daha baskıcı ve otoriter bir karaktere bürünürler bu da çalışanların endişesini daha fazla artırır.
Zayıf ve yetersiz planlama sonucu eksik ve hatalı kararlar ve eylemlerle karşılaşılır ve sonuçta beklenen nihai faydadan gittikçe uzaklaşılır.
Yeni bir teknoloji ile karşılaşan işletmenin yöneticisi hem teknik planlama hem de insan kaynaklarının planlamasını çok doğru yapmak zorundadır. Böyle zamanlarda bütünleştirilmiş ve iyi hesaplanarak koordine edilmiş bir planın başarısız olma ihtimali çok düşüktür.
“DÜŞÜNCELER AMACI DOĞURUR. AMAÇLAR EYLEME DÖNÜŞÜR, EYLEMLER ALIŞKANLIKLARI, ALIŞKANLIKLARDA KARAKTERLERİ BELİRLEYEREK GELECEĞİN OLUŞUMUNU HAZIRLAR
Bu aşamada teknik planlama dışında iş gücünün transferler ve yeniden yapılandırma konusundaki durumunu biraz daha açmakta yarar var:
Eğer emeğin eğitimi ve adaptasyonu konusunda yeterli planlama yapılamamış ise kullanılan teknolojinin yararlı sonuç vermesini beklemek oldukça zordur. Diğer taraftan işyerlerinde, gelecek; her zaman %100 öngörülemez ve değişkenlik faktörleri her zaman çok fazla ortaya çıkacaktır. Planlanan durumun her aşaması olduğu gibi ve katı bir biçimde icra edilmemelidr. Esnek ve bakış acısı geniş (vizyoner) bir mantık ile hazırlanmış planlara uyum her zaman daha kolay olacaktır. İş görenler böyle bir planın varlığına inandıkları takdirde işbirlikleri ve kabul oranları daha fazla olacak hem transfer, tayin (ve atama) işlemlerine hem de eğitimlere kolaylıkla adapte olabileceklerdir.
Teknolojinin işletmelerdeki planlaması aşamasında karşılaşılan bir diğer zorlukta bu sistemi kuracak olan eğitimci, yönetici, satış temsilcisi ve işletmede teknoloji sonrası yeniden yerleştirmeyi (ve yapılanmayı) hazırlayanların yeterli olmayan iş ilişkileri sorun teşkil eder. Kifayetsiz birçok direktör veya işveren teknoloji ve kullanımını işletmelerine yerleştirirken ve sistemi cari hale getirirken; işin teknik karmaşası ile özenle ilgilenirken insanların çekincesini ve problemlerini göz ardı etme eğiliminde olurlar, bu konular onların önceliklerinin dışındadır. Ancak sistem yöneticisi veya şirketin tepe yöneticisinin bu durumu görmemesi hiç bir mazeret götürmez
Çünkü:
“YENİ BİR MAKİNE SATICININ SORUMLULUĞUNDADIR AMA ÇALIŞAN HALA ESKİ İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜĞÜNDEN ÇIKMAMIŞTIR”
Bu nedenle hem teknik hem insan öğesini dikkate alan bir uygulama planlamasının sorumluluğu daima tepe yönetimlerde olacaktır. Unutulmaması gereken bir gerçekte: teknolojinin yalnız bilimsel temele değil aynı zamanda insan faktörüne de temelden bağlı olması dikkate alınarak yapılan her eylem biliniz ki daha rasyonel sonuç doğuracaktır
Sonuç olarak: teknolojinin kullanılmasının verileri çok kısa sürede kendisini gösterir oysa beşeri konular daha bulanık daha karmaşık ve daha hassas ilgi ve uygulamalar gerektirir ve inanın bu çok daha önemlidir çünkü “
ÇOK PAHALI MAKİNALARI DA KULLANACAK VE YÖNETECEK OLAN NİHAYETİNDE İNSANDIR.