LİDERLİK BİÇİMLERİ:
Çalışma ve sosyal alanlarda her liderin bir güç kullanma tavır ve tarzı vardır, işte bu güç kullanımının şekli, kullanıcının kişiliğinin çalışan ve kamu tarafından algılanmasına yol açar. Liderlerin ellerinde bulunan veya gelecekte ele geçirebileceklerini düşündükleri bu gücü kullanım şekillerine göre:
1. Otokratik (despot)
2. Demokratik (katılımcı)
3. Özgürlükçü (serbest ) biçimler olarak tasnif edilebilirler.
“BAŞARILI BİR ORGANİZASYONUN PEK ÇOK ELLERİ; AMA TEK BİR BEYNİ VARDIR.” ALTON JONCES
Her birinin kendine özgü yararları ve zararları vardır ve yine gücü elinde bulunduran lider, kişiliğine ve sosyal kamusal veya kurumun ihtiyacına göre bu 3 şekilden birini veya tümünü tercih edebilir. Liderin tek bir vasfı elinde bulundurarak bunu yaşaması yaşatması beklenemez eğer değişkenlik göstermiyorsa (örneğin sadece despot baskıcı yönetim biçiminde ısrar ediliyorsa) bunun kuruma, çalışanlara ve işletme sermayesine büyük zararlar getireceği unutulmamalıdır.
İyi bir lider her 3 liderlik biçimini de kullanır, ancak süreçte bunlardan biri baskın olarak karakterize olur. Baskın çıkan bu özellik liderin üzerine elbise gibi geçer ve lider de bunu kanıksayarak görev icra eder.
Gerçek yaşamda profesyonel yönetici ve liderlerin binlerce güç kullanım tarzı vardır ve gerçek liderler esnek değişken güç kullanımı ile daima başarılı olurlar
“BAŞARILI OLMAK İSTEYEN KİMSEDE ORGANİZASYON YETENEĞİ BULUNMALIDIR; ÇÜNKÜ HİÇBİR NEHİR KAYNAĞINDAN YUKARI AKMAZ, HİÇBİR İŞ, BAŞINDA BULUNAN ADAMIN SEVİYESİNDEN YUKARI ÇIKAMAZ.” VEHBİ KOÇ
Otokratik (Despot) liderlik:
Kurumsal yapı içindeki despot yöneticiler tüm gücü ellerinde bulundurmayı tercih ederler. Organizasyonlarını keskin hiyerarşik yapılanma ile oluştururlar merkezde veya en tepede kendileri vardır, çalışanlar salt liderin görevlendirme, talimat ve yönergelerine uymakla sorumludurlar, genelde eylemleri ile olumsuz (negatif) tavırlar içersinde işletme de korku salmıştırlar. Çalışanlar güvensiz ve çok dikkatlidir.
Bazen lider bu gücünü çalışanlara karşı olumlu (pozitif) ödül vermek ve motivasyon amacıyla kullanabilir. Bu durumdaki liderler hayırsever(& despot) olarak anılır (benevolent) bu durumun bazı verimlilik ve iş tatmini sağladığı kurum ve iş şekilleri de vardır. Ancak genellikle demokratik kültürün az olduğu ve baskıcı otoriter sistemlerin bulunduğu Ülkelerdeki yönetim biçimlerinde (örneğin Japonya ve bazı orta doğu ve Uzak doğu Ülkeleri ) bu tip yöneticilere daha fazla rastlanmaktadır.
(İstisnai örnek: Bana göre bu tip liderlik ve yönetim sisteminin oldukça başarılı olduğu kurumların başında Silahlı güç birimleri ve oluşumları vardır. Bunun başarılı olmasının sebebi de işin doğasında, kuralcılığın ve emir komuta zincirinin istisnasız ve kayıtsız şartsız itaate dayanmasıdır. Çünkü aksi düşünülemez barış dönemlerinde verilen öğretinin savaşta ölüme yol açacak kabulü gerektirir ve bunun tartışması veya tartışılması mümkün olamayacağı için liderlerin vereceği karar ve emirler kesin itaati gerektirir.)
Bunun dışında iş hayatında mal ve hizmet üretiminde bu sistemin silahlı birimler kadar başarılı olduğu tek bir örnek bulunmaz, hele de günümüzdeki demokratik çağdaş liberal sistem üçlüsü dikkate alındığında bu sistemin bir işletme bünyesinde katıksız uygulanması ve verim beklenmesi oldukça saflık demektir.
Ana hatları ile bu tip yapının yararlı durumları:
•Lidere güç ve ödül sağlar
•Hızlı karar alınmasını ve uygulanmasını sağlar
•Daha ucuz maliyetlerde iş yaptırılabilir
•Karar tek kişinin bilgi eğitim kültürü ile alınır eğer alt yapısı güçlü bir liderse kararlar genellikle pozitif sonuç doğuracaktır
•İş bölümünde kolay uygulama sağlar
•Verimlilikte başlangıçta daha hızlı sonuç alınabilir
•Bazı iş kollarında tek sesli baskıcı yönetim iş bölümü gerektirmediği için bireysel yeteneklerin öne çıkmasına olanak sağlar
Ana hatları ile bu tip yapının zararları:
•Lider güç aşınması fazladır yıpratıcı etkiye sürekli açıktır
•Nefret doğurduğu için örgütlü tavır ve davranışlara muhatap olması kaçınılmazdır
•İş verimi düşüktür çalışanlar motive oldukları ve iş tatmini yaşadıkları için değil zorunlu olarak o işi yapmaları gerektiği için yaparlar
•Sanıldığının aksine çalışanları denetim altında tutmak kolay değildir biriken öfke farklı şekillerde işletmeye veya kuruma zarar verir
•Süreç içinde iş gücü devir oranı artar
•İş tatmini düşük, kayıp, kaçak, tekrarlar fazladır.
“EĞER İŞİNİZ BAŞKA HİÇ BİR ŞEYE ZAMAN BIRAKMAYACAK KADAR YOĞUNSA YANLIŞ GİDEN BİR ŞEYLER VAR DEMEKTİR; SİZİNLE YA DA İŞİNİZLE İLGİLİ. WİLLİAM J. H. BOETCKER
Demokratik (katılımcı ) liderlik:
Kurumsal yapı içinde demokratik davranan liderler yetkiyi merkez dışında genel veya nitelikli çoğunluk ile kullanır. Uygulamalar tek yanlı olmayıp takipçi veya katılımcıların ortak arzuları ile oluşmuştur. İş görenler bizzat yönetimde söz sahibi olmasa bile alınan kararlarda fikir sahibidirler bu durum alınan ve uygulamaya konulan kararlara uyum ve sahiplenme duygusunu açığa çıkarır Demokratik liderlerin bu sistemdeki görevi daha çok denetleyici ve yol gösterici pozisyondadır.
Kurumsallaşma yolundaki bazı firmalara model olarak öngörülen bu tip liderlik yönetiminde geçiş ve uygulama süreçleri daha kolay olmaktadır.
Demokratik yönetim biçimini tercih edip kullanan liderler işletme, içinde kendilerine daha fazla destek ve izleyici bulmakta zorlanmaz. Yönetici kendi katılımcı gurubu ile yaptığı müzakereler ile hem işletme hem çalışan arasındaki bağı sağlar hem de sorunlara birlikte kolektif çözüm üretmiş olur. Bu durum hem hızlı karar almayı hem sağlıklı sonuçlandırmayı doğurur. Ancak bazı işverenler yılların alışkanlıkları ile ast ile üst arasındaki bu karşılıklı iletişimi kendileri için zaman kaybı veya maliyet kaybı hatta gereksiz lafazanlık olarak görme eğilimindedir. Fakat unutulmamalıdır ki kurumsallaşmanın olmazsa olmazlarından biride çalışan ve işveren arasındaki entegrasyon ve amaç birliğidir. Bunu sağlamanın yolu da katılımcı demokratik yönetimlerce ve liderlerce sağlanır.
“ŞURASI AÇIKTIR Kİ İŞLETMELERİN, KURUCULARININ ÖMRÜNE BAĞLI OLMAKSIZIN YAŞAMALARI ANCAK MÜESSESELEŞMEK İLE MÜMKÜNDÜR. SANAYİLEŞMİŞ VE GELİŞMİŞ ÜLKELERDE GÖRDÜĞÜMÜZ BÜTÜN BÜYÜK KURULUŞLAR, ŞAHISLAR YERİNE SİSTEM VE ORGANİZASYONA DAYANARAK UZUN SÜRELERDE AYAKTA KALMIŞLARDIR. SAKIP SABANCI”
Özgürlükçü (serbest ) liderlik:
Serbest liderlik örneği sergileyen yöneticiler, genel anlamda güçten kaçınırlar, bunlar çalıştıkları iş kolunda grup oluşumlarını destekleyerek grupların karar alma süreçlerine katkı sağlamalarını beklerler. Her grup kendi üyesini eğitir, gözetir ve denetler liderin görevi gruplar arasındaki işbirliğini sağlanması ve grup dışı faktörler ile işlemlerin ve sorunların çözümünü icra etmektir. Kaynakların ve dış dünya ile (Kurum dışı) iletişimin kolaylaştırılması liderce sağlandıktan sonra, kendi sorunlarını kendi içinde eritmiş grup oluşumların başarısı kaçınılmazdır. Yalnız bu liderlik biçiminde liderin gözetimindeki gruplar içinde birbirlerine karşıt amaçlar peşinde koşma eğilimleri gelişebilir, böyle bir eğilim de kargaşaya neden olabilir. Bu amaç sapması kurumun toplam kalite anlayışına sorun çıkarır, bu sebeple bu tip aşırı özgürlükçü liderlik uygulamaları güç kullanım biçimi içersinde yer almaz.
“DİĞERLERİ İSTEMEZKEN, BİRİNİN YAPTIĞI FEDAKÂRLIK İŞLERİN İYİ GİTMESİNİ SAĞLAR.- Kİ-JUNG KİM”
1.BÖLÜM SONUCU:
OPTİMAL denilebilecek dengeli bir yönetim anlayışı için: işgörenlerle işverenler arasındaki dengeyi sağlayacak, kurumun gereksinimleri ile piyasa dengelerini gözetebilecek bilgi, deneyim ve yeterliliğe sahip olmak, dingin ruhsal bir yapı ve törpülenmiş egoları ile hareket eden bir lider, ihtiyaç duyduğu yöntemleri (Baskıcı, katılımcı veya serbest) gerektirdiği durumlarda kullanarak yönettiği kuruma daima başarı sağlar.