Dünkü yazımızda, ülkemizin pek çok yöresinde görev yapmış, Emekli Öğretmen, Araştırmacı Yazar Hüseyin Adıgüzel’in “Kürtlerin tarihi var mı?” adlı yazısından hareketle ve anılan yazıdan yer yer alıntılar yaparak; “… Birden çok krallık, imparatorluk, cumhuriyet gibi merkezi yönetimler kurmuş yerleşik toplumların sınır boylarında, ‘frotier’ denen ‘sınır toplulukları’ yaşadığını; Türkiye-İran-Irak üçgeninde, sınır boylarında yaşayan Kürtlerin de böyle bir topluluk olduğunu; o nedenle hiçbir dönemde devlet olamadıklarını…” anlatmaya çalıştık.
Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
* * *
Kürt toplulukları çok türlü (hetorojen) oldukları için, ortak bir dilleri yoktur.
Hatta daha ileri giderek şunu da söyleyebiliriz.
Kimin Kürt olduğu, kimin Kürt olmadığı, kimin Kürtçe konuştuğu, kimin konuşamadığı bile belli değildir.
Aslında Zorani, Kurmançi ve Zaza lehçeleri dedikleri lehçeler arasında bir ortaklık olmadığı gibi, anlaşma sağlamak da mümkün değildir.
Oysa iki ayrı devlet olmalarına ve aralarında üç bin kilometreden fazla mesafe bulunmasına karşın; Azer lehçesi ile Anadolu lehçesinin ortak gramer kuralları olduğu gibi, bu lehçelerde anlaşmak çok daha kolaydır. Çünkü lehçeler farklı olsa da dil ortaktır ve Türkçedir. Kendilerine Kürt diyenlerin ortak bir dili yoktur ve Kürtçe diye bir dil bu yüzden hiç olmamıştır.
Konuşulan dil, aşiretlerin, kabilelerin dilidir. Ulus dili değildir.
Henüz millet olamayanların, dilleri olmayanların, devlet geleneği bulunmayanların, tarih boyunca, aşiret ve kabile olarak yaşayanların tarihleri de olamaz. Çünkü tarih yapmak için, millet olmak, medeniyet kurmak, dil, yazı, kültür yaratmak gerekir.
Dili, devleti olmayanın, tarihi de olmaz…
Kürtlerin ne yazılı metinleri, ne arkeolojik buluntuları, ne tarihsel mirasları, ne de efsane ve mitolojileri vardır.
Demirci Kava Efsanesi diye anlatılan öykü bile onlara değil, Medlere (Perslere) aittir ve Kürtlerle yakından uzaktan hiç bir ilişkisi yoktur.
Kürt yapılan Zerdüşt, Babek, Nurettin Zengi gibi isimler kesin olarak kanıtlanmıştır ki, Türk ulusunun kahramanlarıdır.
Zengilerin Türk boyu olduğu artık kesin olarak kabul edilmişken, boy başçısı Nurettin Zengi'nin Kürt olduğunu iddia etmek, havanda su dövmek gibi bir şeydir.
Genel Müfettiş Abidin Özmen'in İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya verdiği 1936 tarihli raporda; “Ermeniler tarafından Erivan'da toplanan Kürdoloji kongresinde alınan kararlardan birinin; ‘Kürtlerin aslını eski olaylara dayandırarak bulmak ve bir Kürt tarihi yazmak…’ olduğu belirtilmiştir.
Bu alınan karar, Kürtlerin bir tarihi olmadığını, onlara siyasi bir kimlik kazandırabilmek için bir tarih yazılması gerektiğini açık olarak göstermektedir. Tarihin eski olması için de, eski olaylara dayandırılması gerektiği vurgusu da bu savın en öneli kanıtıdır.
… …
Kürt tarihini, Batılılar uydurmuştur.
Rus Bilim İnsanı Prof. Vladimir Minorsky, Kürtlere bir köken efsanesi yaratabilmek için, eski Mezopotamya kavimleri ile Kürtler arasında bağlantı kurmaya çalışmış ve Medleri, Kürtlerin atası olarak göstermek istemiştir.
Türkiye ve Kürdistan tarihi çalışmalarıyla tanınan Hollandalı Antrooplog Yazar Martin Van Bruinessen, Minorsky'nin bu tezini çürütünce; Minorsky bu sefer Urartuları, Kürtlerin atası olarak yamamaya çalışmıştır.
Fakat, Nöldeke, M. Hartmann ve Wisbach gibi araştırmacılar, Minorsky'nin bu tezini de çürütmüşlerdir.
… …
Peter Lerch, Kürtlerle Keldaniler arasında ilişki kurmuş; Said-i Kürdi de bu masala inandığı için, 1908 İnkılabının getirdiği özgürlük ortamı içerisinde, Beyazıt Meydanı’nda yapılan bir mitingde yaptığı konuşmaya, "Ey Keldanilerin torunları, Ey Keldanilerin varisleri!..." hitabı ile başlamıştır.
İki dilbilimci F. Rödiger ve A. F. Pott, Kürtçe denilen dil ile Keldani dili arasında karşılaştırmalar yapmış; Kürtçe adıyla yaratılmak istenen dilin, Keldani kökenli olduğu iddiasını, kesin bir şekilde çürütmüşlerdir..
… …
Şeyh Sait ve Dersim isyanlarına karıştığı için yakalanması istenen İhsan Nuri, kaçıp sığındığı İran'da, İranlıların desteği ile kurduğu Nejad-ı Kurd adlı Türk düşmanı enstitüde yazdığı bir kitapta,"Ermeniler ile Kürtler aynı soydandır ve Ermeniler Hıristiyan Kürtlerdir, Zerdüşt de bir Kürt peygamberidir." diyerek; Nemrut'u da Kürt yapmıştır.
… …
Yukarıda kısa kısa değindiğimiz hususlar, Kürtlerin atasız ve tarihsiz bir topluluk olduklarını açık olarak ortaya koymaktadır.
Ünlü Rus tarihçisi İ. N. Gumilev'e göre: "Atasız ve tarihsiz toplumların, ortak bir dili olmaz. Alfabesi, yazılı edebiyatı, ortak bir tarihi de olmaz. Bu tip topluluklarda küçük bir grubun dili ön plana çıkar ve zamanla o topluluğun dili haline gelir ama bu dil çok melez bir dil olur. Bunlar kendi bölgelerinde eskiden yaşamış hemen herkesi sahiplenirler ve atasız topluluk bir anda çok atalı bir topluluk haline gelir!"
Sömürgeci güçlerin ağızlarına çaldığı bir parmak bala kanan Kürtlerin, kendilerini bu kadar etnisiteye dayandırmaya çalışması, kendilerine bir ata(!) araması, olmayan etnik bir öyküyü uydurmak içindir.
* * *
Bu ülkenin bölünmesini, parçalanmasını, Yugoslavyalaşmasını istemeyen (Türk, Kürt, Laz, Çerkez…) her yurtsever bu gerçekleri bilmek, bilmeyenlere anlatmak zorundadır.
Bunları bilmek, dillendirmek şovenizm değildir.
Bunları dillendirmek, yurtseverliğin gereğidir.
Hümanizmin, insancıllığın, barışçıllığın gereğidir.