Geçtiğimiz hafta, bir hafta süreyle, emperyalist güçler ve onun ülkemizdeki uzantıları tarafından, doğuda yaşayan insanlarımız üzerinde oynanan oyunları anlatmaya çalıştım.
Karşılığında da bolca yergi ve sövgü aldım.
Sövgü sahipleri, tehdit ve sövgülerinin arasına, (özetle) “Kürtler, dilleriyle, soylarıyla özgün bir ulustur…” şeklinde özetlenebilecek, tepkilerini sıkıştırdılar.
“Hayır, değildir…” dedikçe de daha çok tepkiye, daha çok sövgüye, daha çok tehdide hedef oldum.
Anlatmaya çalıştım, dinlemediler.
Dinlemesinler… Umurumda bile olmaz.
Biz de köşemizi kullanarak, insanlarımızı bilgilendiririz.
* * *
Bir halkın, ulus niteliği kazanabilmesi için beş temel koşul vardır.
Nedir bunlar?
Dil birliği, tarih birliği, kültür birliği, gelenek birliği, uygarlık birliği…
Bu koşulların içinde de en önemli olan koşul, ilk ikisidir.
Yani dil birliği ve tarih birliği.
Bu coğrafyada, malum amaçlar uğruna, yoktan bir ulus yaratmak için çabalayan sömürgeci güçler; yöre halkının konuştuğu dili özgün kılmak için, büyük uğraşlar vermekte, bunun için zorlama enstitüler kurmakta, bu enstitülere çakma sözlükler hazırlatmaktadırlar.
… …
Sen Petersburg Bilimler Akademisi, bu amaçla Kürtçe sözlük(!) çıkaran ilk akademilerden(!) biridir. Anılan Akademi, Erzurum Konsolosu olarak görev yaparken, yöre lehçeleri üzerine araştırmalar yapan Rus Auguste Jaba’nın çalışmalarını derleyerek; ilk Kürtçe (!) sözlüğü(!) çıkarmıştır.
8378 sözcükten oluşan ve malum amaçlar için hazırlanıp, çıkarılan bu zorlama sözlükteki sözcüklerin 3080’ni TÜRKÇE; 1030’u FARSÇA; 1200’ü ZEND LEHÇESİ;
370’i PEHLEVİ LEHÇESİ; 2000’i ARAPÇA; 220’si ERMENİCE; 108’i KELDANİCE; 60’ı ÇERKEŞCE; 202’si GÜRCÜCE’dir.. (Bkn. Prof. Dr. A. Haluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, sf. 119)
… …
Ahmet Buran'ın, "Doğu Anadolu Ağızlarının Kelime Haznesi" başlıklı araştırmasına göre de; Kürtçede var olan 2000-3000 Arapça ve Farsça kelimenin (ki aslında bu rakam 5500’dür) yüzde 80'i OSMANLI TÜRKÇESİ, yüzde 40-50'si de GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİDİR.
Yeni yayınlanan ve 20.000 sözcükten oluştuğu söylenen Kürtçe Sözlük(!) de, ilkinden farklı değildir.
Öte yandan, Alman Prof. De Groot da bu sözcükte geçen 532 sözcüğün, 1300 yıl öncesine ait GÖKTÜRK ve UYGUR TÜRKÇESİ olduğunu saptamıştır.
Bu sözcüklerden bazıları şunlardır:
Apa/apo “amca”
Mın/min “ben, benim, bana”
Ka/ko, “aile büyüğü, yaşlı kişi”
Kent/gend/gund “şehir, köy”
Buge/ bug(e) “gelin”
Kon/ kon “çadır, konak yeri”
Kutay/ kutni “parlak kumaş”
Eke/kako/kek/keko “ağabey”
Eke/ axe “ağa”
Kalın/khalın “başlık parası”
Lor “süt, lor peyniri”
İğit/eğit “yiğit”
İlan “yılan”
Gibi…
Daha buna benzer, yanından, sağından solundan çekilip sündürülmüş, yüzlerce zorlama sözcük vardır.
* * *
Birileri bu tezleri ileri sürünce, Kürt ayırımcılar, hemen, TDK Sözlüğünden hareketle, Türkçe sayılan pek çok sözcüğün de Arap-Fars-Latin kaynaklı olduğu, polemiğinin ardına sığınır.
Onlara da yanıt verelim.
Önemli olan sözcükler değil, dilin kendine özgü yapısıdır.
Türkçe, yabancı kelimeleri dahi kendi dil yapısı içinde kullanır. Yani Türkçenin özünden kaynaklanan, kendine özgü bir dil yapısı vardır.
Oysa yapay ve zorlama bir dil olan Kürtçede, pek çok lehçenin, birbirini tutan bir grameri yoktur.
Kaldı ki, Kürtlerin çoğu, Kürtçe olduğu iddia edilen 20.000 sözcüğün büyük bir kısmını, hayatları boyunca hiç duymamış ve hiç kullanmışlardır.
Öte yandan bu kişilerin konuşma tarzları, vurguları, sözcükleri telaffuz biçimleri, hep ORTA ASYA TÜRKLERİ’ NE, özellikle de ÖZBEKLER’E ve TACİKLER'E benzer.
* * *
Malum amaçlı Kürtçülere göre Kürtçe, “Aryan” bir dildir!
Oysa “Kürt Tarih Tezi”nin tutarsızlığını belgeleriyle ortaya koyan Rus Büyükelçisi ve araştırmacı yazar Bazil Nikitin'e göre; Kürtçenin, Hint-Avrupaî (Aryan) bir dil olması da mümkün değildir.
Nitekim Yazar Gürdal Aksoy da; "Aryan" deyimini, Avrupa burjuvazisi tarafından uydurulmuş bir kavram olduğunu, anlatır ve kanıtlar. (Bkn. Kürt Dili ve Söylenceleri, sf. 148)
Anayasa Hukuku Uzmanı, Fransız Maurice Duvarger de; bu "aryan" tezini, "saçmalık" olarak niteler ve "Adı var kendi yok bir dille tanımlanan; bu adı var kendi yok halk topluluğunu, birçok sözde bilgin, bir yere yerleştirmeye çalıştı. Vardıkları sonuçların birbirini tutmazlığı, bunların saçmalığını da açıkça ortaya koymaktadır…” der.
… …
F. Rödiger ve A.F. Pott; "Kürtçenin KALDECE (SAMÎ) ile ilgisinin olmadığını, bu dilin İran kaynaklı olabileceğini ancak Farsi olamayacağını…” ileri sürer.
… …
Doğu Ülkeleri Uzmanı, Rus Prof. Vladimir Minorsky, Kürtçeyi, Kuzey-Batı İran dillerinden biri kabul eder. Ancak bugünkü Farsçadan ayırır. Kürtçenin başka bir kökenden gelmesi gerektiğini ileri sürer!. Farkları şöyle sıralar; “Telâffuz farkları, şekil farkları, nahiv (cümle yapısı) farkları, kelime farkları, ses değişimleri farkları….”
Ardında sorar.
“…Bu büyük farklardan sonra, Kürtçe eğer SAMÎ kökenli değilse, eğer FARS (HİNT-AVRUPAÎ) kökenli değilse, başka ne olabilir?
Yanıtını kendi verir…
Tabii ki, URAL-ALTAY kökenlidir…” der.
Devam edecek…