Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Bütün yurtta güzel bir bayram daha idrak ettik.
Bir sürü tedbir alınmasına ve eskiye nispetle biraz daha iyi olmasına rağmen yine elini, parmağını kesen, bir sürü kesim yapan insan, kaçan boğalar, onları kovalayan görevliler ve uyuşturucu iğneyi tüfekle uzaktan atan insan görüntüleri izledik.
Biz diyoruz ki bu iğne önceden yapılsa da bu eziyetler çekilmese. Bu hayvanlara da BU AKIL ALMAZ ACI ÇEKTİRİLMESE!
Kurban kesilmesine karşı olanlardan değilim. Türkiye’de her gün yüz binlerce hayvan kesiliyor. İnsanlar da insanoğlunun yaşamaya başladığı ilk günden itibaren avlanmaya başlamış ve o gün bu gündür de et yiyor. (Çok cüzi bir insan topluluğu haricinde.)
Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda fetvaları var. “Kurban ve diğer hayvanlar usulüne uygun bayıltılarak kesilebilir” diye. Ben bununla ilgili yazıyı önceki yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığından istedim, onlar da gönderdiler. Bu gazetelerde yayınlandı.
Ben bu konuyu 1996 yılında yazmışım. İlk kitabım, “Doğruları Söyledim 9 Köyde Sevildim” in 56.cı sayfasında bu yazım yer almaktadır. Yazımın başlığı; “ ÇORUM’DA HAYVANLARI KORUMA CEMİYETİ VAR MI?” imiş. Yazımdan bir bölüm çok dikkatimi çekti. Aynen aktarıyorum:
-Bir an o bıçağın kendi boğazınızı kesmek üzere sürtülmeye başladığını ve çekeceğiniz acıyı düşünün. Madem bayıltma imkanı var bu neden kullanılmıyor? İnsanoğlu bu kadar gaddar olmamalı diye yazmışım.
Ve şimdi diyorum ki; bu gaddarlıktan da ileri bir durum! Yetkisi olanları, sorumluları, vicdan sahibi olan herkesi bu konuda düşünmeye ve sadece düşünmekle kalmayıp harekete geçmeye davet ediyorum. Bu günkü imkanlarla mutlaka bu yapılmalı ve HAYVANLAR BAYILTILARAK KESİLMELİDİR!
Sudan bahanelerle, ipe un sermekle hiç birimiz bu sorumluluktan kurtulamayız. Bunu başta yetkililer olmak üzere kul sormuyor ama Allah bir gün sorar diye düşünüyorum.
Bizim bu konuda pek duyarlı olacağımıza da hala inanmıyorum. Avrupa Birliği bir şeyler yaparsa ve de yaptırırsa ancak o zaman bu dehşet ve gaddarlığın ötesindeki durum düzelir sanıyorum.
Bu güne kadar kurban kesilirken nasıl yıkılacağı, gözlerinin bağlanacağı, iki şah damarı ve soluk borusunun kesileceği fakat daha ilerisine bıçağın gitmeyeceği ve omuriliğin katiyetle kesilmeyeceğini hangi vaiz, müftü anlattı soruyorum?
Ne yapılıyor? 100 sene önceki hûtbe ve konuşmaların aynısı yapılıyor. Hangi müftü, kurbanlarınızı veterinerle konuşunuz ve bayıltarak kesiniz dedi?
Bana göre hepimiz vebaldeyiz. Allah bizi zor affeder sanıyorum. O bıçağın boynumuza sürtülmeye başladığını bir daha düşünelim ve insafa gelelim!
Saygı ve sevgilerimle.