Bugün sizlere, Allah tarafından Peygamber Efendimize ve ondan da elden ele, nesilden nesile ulaştırılan Kur'an-ı Kerim'in rehberliğinden, yol göstericiliğinden bahsedeceğim.
Yüce Rabbimiz yarattığı kullarının iyiyi, kötüyü, doğruyu, eğriyi, faydalıyı, zararlıyı seçebilmeleri için peygamberler ve ilahi kitaplar göndermiştir. Bunlara inanan ve gönül verenler hep mutlu olmuşlar, inanmayanlar da yıkılmış, yok olmuş ve bedbaht olmuşlardır. Ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed (a.s.)'a gönderilen mucize kitap Kur'an-ı Kerim, insanlığı imana, İslam'a, kulluğa çağıran en son kitaptır. Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz "Doğrusu bu Kur'an en doğru yola götürür ve yararlı iş yapan mü'minlere büyük ecir olduğunu, ahirete inanmayanlara can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler."(1) diye ifade buyurmaktadır. Bundan da anlaşılıyor ki, inananlar onunla hidayete erer, yolunu şaşırmaz; onun nuruyla görür, karanlıkta kalmaz; onun bilgisiyle kemale ulaşır. Cahil olmaz; onun adaletiyle düzelir, zalim olmaz; onun sevgisiyle dolar, kimseye kötülük yapmaz. Onunla görür, onunla yürür.
Kur'an, yeryüzünde en çok basılan, en çok okunan, en çok ezberlenen ve her müslümanın evinde bir kaç tane bulunabilen bir kitaptır. Vaizlerin, ariflerin, hatiplerin, hattatların, ediplerin ilham kaynağı; hafızlar, onu okuyanlar ve onun aşıkları onu okumaya, ezberlemeye doymazlar... Müfessirler, müctehitler, kelamcılar, din alimleri onu yorumladıkça sonsuz haz duyar, zevk alır ve hikmet elde ederler.
0, Rahman ve Rahim olan Yüce Allah'ın mübarek kelamıdır. Ne peygamber ne de bir kulun sözüdür. Ona gönül penceresini açanlar ebedi nura ve huzura kavuşurlar. Dünyada ve ahirette bahtiyar olurlar. Onlar korku, hüzün, ümitsizlik, bunalım ve stres içinde olmazlar. Kim ona iman etmez ve onu terk ederse, hidayet yolunda gitmezse azaptan başka ahirette alacağı hiçbir nasibi olmayacaktır.
Kur'an-ı Kerim, bütün insanlığa rehber olarak gönderilmiştir. Ona kim inanır, onu kim okur, pratik hayatına uygular ve itici güç haline getirirse artık o, yalan söylemez, iki yüzlülük yapmaz, kimse ile alay etmez, zulüm yapmaz, cana kıymaz, fuhuş yapmaz, rüşvet bilmez, faiz yemez. Onu okuyan onun şefaatine mazhar olur. Evinde, işinde, yaşadığı dünyasında bunalım ve belalar olmaz. Kur'an bir edep mektebidir, insanı ve onun ruhunu terbiye eder. Allah'ı, peygamberi, dini, insanı, canlı cansız bütün varlıkları sevdirir. Ağacı, yeşili, tabiatı, çevreyi hülasa her şeyi. Böylece ruhunda, evinde, yurdunda ve bütün dünyada huzur olur, mutluluk olur. Savaşlar, kavgalar, dövüşler, zulüm ve haksızlıklar olmaz. Bir tarafta, yaşadığı gökdelenlerdeki efsanevi hayatı beğenmeyip uzayda yaşamak isteyenler... Öbür taraftan dünyada bir karış yeri olmayan, ekmek bulamayan ve açlıktan ölen milyonlarca insan, işte bu çelişkilerin, duyarsızlık ve duygusuzlukların tamamını reddeden Kur'an, lokmayı bölüşmeyi, imanla tanışmayı, sevgiyle kaynaşmayı, beraber ağlamayı, beraber gülmeyi, birlik, beraberlik, barış ve kardeşlik içinde yaşamayı emretmiştir.
Kur'an insanları Allah'ın varlığına çağırır, onları kötülüklerden uzaklaştırıp yalnız kendisine ibadet etmeye davet eder, Allah'ı ve Onun nimetlerini tefekküre sevk eder, geçmiş milletlerin akıbetlerinden ders almayı hatırlatır, düşmanlara karşı güçlü olmayı önerir. Sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta takip edilecek prensipleri koyar, insanlar arasında adalet, doğruluk, tevazu, sevgi, şefkat, af, edep ve eşitlik konularını tavsiye eder.
Sonuç olarak, dünyanın iş ve sıkıntılarını bırakıp şu mübarek günde inayet ve mağfiret gölgesine sığındığımız Yüce Rabbimizden niyazımız şu ki, gönüllerimizi imansız, dünyamızı Kur'an'sız; minarelerimizi ezansız, camilerimizi cemaatsiz, gök kubbemizi bayraksız ve insanlığı Hz. Muhammed Mustafasız (a.s.) bırakmasın. Yazımı Peygamber Efendimizin şu sözleriyle bitiriyorum: "Allah-u Teala şu Kur'an'la amel eden milletleri yükseltir ve onu terk edenleri alçaltır."(2)
(1) İsra. 9-10.
(2) R.Salihin Ter. 2/341, Hadis No: 1000.