Nerede ise iki aydır kuraklık konuşmaları, yağmur duaları vs. var.
İstanbul’a su sağlayan barajların kurumak üzere olduğu haberleri başa güreşiyor.
Yağışla elde edilen suyun öneminin içme ve temizlik aracından ibaret gibi sunmanın dünyadan habersizlik, bilgi noksanlığı hatta bencillik olduğunu düşünmeye başladım.
İçme suyu; hiç yağış almasa bile sondaj vs. gibi birçok alternatifle elde edilir.
Çaresiz kalınınca ithal edilme gibi uçuk kabul edilecek yol bile vardır.
Esas olan tarımın ihtiyacı olan suyun teminidir.
Yağışlar baraj doldurmakla kalmaz tarım alanlarının sulanmasını doğal olarak, bedava, otomatik olarak en iyi şekilde sağlar.
Cenab-ı Allah’ın insanlara verdiği önemli nimetlerden biri de yağmurdur. Anadolu halkı yağmura durduk yere RAHMET demez.
* * *
Yüce Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir” sözü laf olsun diye, yahut bir zümrenin gönlünü almak için söylenmiş basit bir söz değildir.
Üretimin, üreticinin önemini; sade, özlü ve en güzel şekilde anlatmaktadır.
Gerçekleri kavrama konusunda anlaşılması zor bir erozyon yaşıyoruz. Bilgi yarışmalarında da bu durum açıkça görülüyor.
Eskiden beri yağmur duasına çıkan insanların hiçbiri içme suyunu akıllarına bile getirmeyip, tarım arazilerinin sulanmasına dua etmekte iken üniversite bitirmiş yazılı ve görsel basının olayı büyük şehirlerimizin susuz kalma endişesi şeklinde ortaya koymaları bana sığ ve yavan görünüyor.
* * *
Beklentim; tarım için de çare üretilmesi şeklindedir.
Kuraklık devam ederse tarımsal zarar en ucuz şekilde nasıl atlatılır?
Dış ülkelerde bu konuda uygulanan, çiftçimizin bilmediği çareler var mıdır?
Bunları konuşmanın günü geldi hatta geçiyor bile.
En güzel günler sizlerin olsun.
27.02.2014