Hz. Muhammed SAV. efendimize İslamiyetin ilk yıllarında Mekke’de İslam’ı tebliğ ederken hatır ve hayale gelmeyen, akla mantığa sığmayan işkenceler, ambargolar uyguladılar müşrikler. Neticede yüce Allah’ın emri ile Hz. Muhammed SAV. 622 tarihinde bir gece Hz. Ali R.A. hazretlerini yanındaki emanetleri bırakarak, onu yatağına yatırdı. Hz. Ebubekir R.A. hazretleri ile birlikte Mekke’den Medine’ye hicret etmek üzere yola çıktılar. Mekke’nin Medine cihetinin tersinden hareket ettiler ve gece Sevr dağına vardılar. Orada bir mağaraya sığındılar. Bu sırada da müşrikler Mekke’nin çevresine dağılarak her tarafta R.SAV.i arıyorlardı. Hakkında ölüm fermanı çıkardılar.

Hicret gecesinin sabahında izsürülerle beraber Hz. Muhammed SAV. ve Hz. Ebubekir R.A.ın sakandıkları mağaraya geldiler. Bir de ne görsünler. Mağaranın ağzına örümcek ağ örmüş. Güvercinler yuva yapmış ve hatta yumurtalar ve civcivler var yuvada. Tam bu sırada R.SAV. Hz. Ebubekir dizinde uuyorken, Hz. Ebubekir dışrıdaki azılı katilleri müşrikleri görüyor ve hemen öldürüleceklerini düşünürken, R.SAV.e gelecek zararı düşünerek gözlerinden akan yaşlar R.SAV.in mübarek yüzüne dökülünce, R.SAV. uyanıyor ve mağaranın ağzındaki müşrikleri görüyor ve seslerini duyuyor. Müşrikler aralarında tartışıyorlar. Bazıları burada olamazlar, mağaranın ağzına güvercinler yuva yapmış, civcivlemiş, diyorlar. Ankebut Suresi’nin 41. ayetinde ulu Allah evlerin en zayıfı, örümcek ağı ile yapılan evdir” buyuruyor ve Allah en zayıf böcek olan örümceğin ağı ile resulüllahı koruyor. İhtimal ki, Hızır A.S. müşrikleri oradan def etmek için burada bir sinek bile yok, içeriye girmiş olamazlar kabilinden müşriklerin içeriye bakmalarını engelliyor. Aslında bu R.SAV.in bir mucizesi, peygamberlik kanıtıdır. Hz. Ebubekir’in titrediğini gören Hz. Muhammed SAV. Tevbe Suresinin 40. ayeti ki “La tahzen innellahe maanaa”, yani “korkma ya Ebubekir, Allah bizimledir” ayetini okuyor, ki bu ayet o anda nazil oluyor.

Ankebut suresinin 41. ayetinde de ulu Allah, keşke insanlar bu örümceğin ağ yaptığını en zayıf bir varlığı ile resulünü nasıl koruduğubu bilebilselerdi” buyuruyor. Müşrikler bir örümcek ağına mağlup oluyorlar. İşte Hz. Allah inananların en zor zamanlarında meleklerini –Hızırını- görevlendiriyor. İnsanları çaresizlik nedeni ile ümitlerini kestikleri ve Allah Allah diye gerçekten hakimi mutlak olan rahmana yöneldikleri anda, Allah’ın yardımı mutlak yetiyor ve yetişir.

Kur’an’da bunun birçok örnekleri vardır. Hz. Musa, Firavunun zulmünden Beni İsrail oğulları olan Avameleri ile Mısır’dan gece kaçıyorlar. Kızıl Deniz’in kıyısına vardıklarında Firavun ordusu ile Hz. Musa’yı yakalamak ve hepsini öldürmek kastı içindeyken, Hz. Musa yakalandık diyor ve öyle bir Allah diye bağırıyor. Hz. Allah vahyediyor. Ya Musa, asanı, deyneğini denize vur, diye emrediyor. O anda mucize; (olağanüstü peygamberi verilen güç) gerçekleşiyor. Hz. Musa ve 12 kabile halkı denizde açılan koridordan karşıya geçiyor. Firavun da onların arkalarından denize giriyor. Karşı tarafa geçmeden ilahi emirle yarılan deniz suları anında birleşiyor. Firavun ve askerleri denizde hepsi boğuluyor. Binlerce sene sonra Firavunun bedeni secde halinde Kızıldeniz’de bulunuyor ve İngiltere’nin Brıtısh Müzesinde aleme ibret için sergileniyor. (Yunus Suresi 89-92, Şuara Suresi 60-61-62. ayetlerde bu olanlar anlatılır.)

Hz. Allah çıkmaza giren, darda bunda kalan, hiçbir ümidin kalmadığı anda Allah’ın yardımı mutlak yetişir. Yeter ki biz buna hak kazanalım. Gerçek mümin olalım.

(SÜRECEK)