23 Aralık 1930, yani Cumhuriyetin 7'inci yılı; Menemen'de kendini "mehdi" olarak tanıtan bir kişinin başlattığı ayaklanma...

Ve 15 Temmuz 2016, yani Cumhuriyetin 93'üncü yılı; kendini "kâinatın imamı" olarak sunan bir kişinin başlattığı ayaklanma...

Birinci ayaklanmada, Cumhuriyetin genç bir yedek subayı katledildi, iki bekçi ile birlikte...

İkinci ayaklanmada, bu devletin kurucu mekânı olan meclis bombalandı, halk üzerine kurşunlar, bombalar yağdırıldı; ülkede 250 kişi öldürüldü ve de 2200 yaralı...

Birinci ayaklanmada, kendini "mehdi" olarak sunan Derviş Mehmet'in yanında Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet, Nalıncı Hasan ve korkuttuğu sıradan kişiler vardı.

İkinci ayaklanmada, "kâinatın imamı" olarak sunulan Fethullah Gülen'in yanında albaylar, yarbaylar, generaller, komutanlar vardır; valiler, hâkimler, savcılar vardır; açığa çıkmamış siyasi kimlikler vardır; devletin istihbaratına sızmış yüksek diplomalı kişiler vardır.

Birinci ayaklanmada ellerinde tüfek, tabanca ve bağ testeresi vardı.

İkinci ayaklanmada uçaklar, helikopterler, tanklar, toplar, uzun menzilli her türlü silahlar ve bombalar vardır.

İşte Cumhuriyetin 7'inci yılından 93'üncü yılına geldiği durum...

İşte o gün mesajı eyleminden daha büyük olan bu tehlikenin geldiği 15 Temmuz 2016'daki durum...

Galiba asıl sorgulanması gereken, bu olsa gerek.

Ve asıl suçlu bu başkaldıranlar mı? Yoksa cumhuriyeti topluma mal edemeyip koruyamayanlar mı?

Özellikle sorgulanması gereken bir durum da bu olsa gerek...

* * *

Peki, ne idi Menemen olayı ya da Kubilay olayı?

23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelen ve kendini "mehdi" ilan eden Giritli Derviş Mehmet önderliğinde beş kişi, sabah namazında halkı kışkırtırlar. Ardında 70 bin kişilik halife ordusunun olduğunu, katılmayanların kılıçtan geçirileceğini söylerler. Şehrin meydanına yeşil bir bayrak dikerler. Halkı, verdikleri korkuyla çevresinde toplarlar.

Olaya müdahale için, yedek subay öğretmen olan asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay görevlendirilir. Kubilay bir manga askerle gelir. Kalabalığa dağılmalarını söyler. Kalabalıktan ateş açılır. Kubilay yaralanır. Bunun üzerine askerler ateşle müdahale ederler. Ancak kullanılan mermi manevra mermisi olduğu için etkisi olmaz. Bunu fırsat bilen elebaşı Derviş Mehmet, "bize kurşun işlemez" diyerek halkı daha da çok tahrik eder. Yaralı olarak cami avlusuna sığınan Kubilay'ın başını keser.

Olay üzerine askeri birlik gelir. Olay bastırılır, suçlular yakalanır. Divan-ı Harp kurulur. 2200 kişi sorgulanır. 105 kişi yargılanır, 36 kişiye idam verilir, 28 kişi asılır.

Elbette olay Ankara'da büyük bir infial yaratır. Durum, İstanbul'da bulunan Atatürk'e iletilir. Atatürk çok sert bir mesaj yayınlar. Bölgede sıkıyönetim ilan edilir.

İşte Cumhuriyet tarihinde en derin, tamir edilmesi en zor ve günümüze kadar unutulmayan en büyük kırılma böyle yaşandı. Bir ölçüde de olsa, cumhuriyetin kurucularının kimyasını bozmak isteyenler hedeflerine ulaşır oldu!

* * *

Derviş Mehmetler 70'li, 80'li, 90'lı yıllarda da çıkmıştı ortaya...

Maraş'ta Maraş katliamını, Çorum'da Çorum katliamını, Sivas'ta Sivas katliamını yaratmıştı.

Ve 2000'li yıllarda da çıktı ortaya, 15 Temmuz 2016'da Türkiye katliamını yarattı.

Menemen olayında, halkla Cumhuriyet karşı karşıya getirilmek istenmişti; Maraş, Çorum, Sivas olaylarında, inanç grupları karşı karşıya getirilmek istendi.

Amaç toplumun siyasal ve sosyal uyanışını engellemek, bu uyanışı kırmaktı; 15 Temmuz'da ise Türkiye'yi ele geçirmekti.

Çünkü arkadaki irade hep böyle istemişti.

Çünkü arkadaki güç, bu ülkeyi bir yerlere taşımak isteyenler olmuştu. Çünkü hep

kullanılır olmuştur o günün derviş Mehmetleri ve de bugünün derviş Mehmetleri...

* * *

İşte bu ülkede 1930'dan bugüne, Menemen meydanında yaratılan ve mesajı görüntüsünden daha büyük bir tehlike temizlenmeye çalışılmıştır.

Ve de bunun için birçok aydın, kanıyla, canıyla bedel ödemiştir.

Ama temizlenememiştir ki bu ülke, cumhuriyetin 93'üncü yılında bile 15 Temmuz kalkışması gibi çok kanlı bir olayı yaşamıştır.

Galiba asıl görülmesi gereken ve de asıl temizlenmesi gereken tehlike, Menemen şehir meydanında Kubilay'ın kesik başı ile verilen mesajın ve Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının ve de 15 Temmuz'un arkasındaki iradedir.

Çünkü bu irade bugün tüm Ortadoğu'yu, tüm bölgeyi, daha da genelde tüm İslam Dünyası'nı yeniden dizayn etmektedir.