Yüce Allah’ın, biz insanlara verdiği nimetlerin en büyüğü şüphesiz sıhhat ve afiyettir. Onun için bu eşsiz nimeti korumak için nefsimizi ve neslimizi her türlü hastalıklardan, özellikle de onulmaz illet olan kötü alışkanlıklardan uzak durmamız ulu Allah’ın bizlere bir emri ve hayatımızın sigortasıdır.

İnsanın vücudu aklı ve ruhu bir bütündür. Süfli, adi zevkler için bunları heder etmemiz hem haramdır hem de hayatımızı söndüren korkunç bir beladır.

Bu dünyada her iş sağlıkla, sıhhatle yapılır. Hasta insanın hiç kimseye bir yararı olmadığı gibi, çevresine, vatanına, milletine ve devletine de bir yük olur. İşte bunun için bedenimizi ve ruhumuzu, sıhhatimizi yok eden muzır, kötü alışkanlıklardan muhafaza etmemiz insan için en önemli ve kutsal bir görev, hatta ibadettir.

*

Kötü alışkanlıkları iki grupta toplayabiliriz.

1-Maddi kötü alışkanlıklar,

2-Manevi, ahlak kötü alışkanlıklar.

Maddi olan zararlılar içki, kumar, zina, sigara başta olmak üzere tüm uyuşturucular, obezite, çok yemek yemek, özellikle asrın hastalığı dijital bilgisayar, telefon, internet vs gibi teknolojinin kötüye kullanımı ile ortaya çıkan elektronik aletler bağımlılığı son derece tehlikeli, sinsi bir bağımlılıktır.

İkinci manevi bağımlılık; ahlak dışı hastalıkların bağımlılığıdır. Başta yalan, iftira, gıybet, dedikodu, istihza insanları alaya alma, zem, kötü zan, vesvese, hile, koğuculuk, fitne, fesat, her türlü zararlı düşünceler, iftira gibi ahlaki zaaflardır.

Bunların hepsi insanın bedenine ve aklına muzır, zarar veren şeylerdir ki, hepsini yüce dinimiz haram kılmıştır. Bunların sıhhatimize verdikleri zararları teker teker saymak bir makaleye sığmaz. Akıl sahibi her kardeşimiz bunları bilmektedir. Biz bunlardan sadece uyuşturucu ve özellikle de sigaranın zararlarını hatırlatmakla yetineceğiz.

Devletin ve milletin aldığı bütün tedbirlere rağmen bugün yurdumuzda uyuşturucu yaşı maalesef on yaşına kadar düşmüştür. Böylece yavrularımız ve asil Türk gençliği korkunç bir tehlike ile karşı karşıyadır. Emniyet güçlerimiz tarafından ele geçirilen uyuşturucu miktarı tonlarla ifade edilmektedir. Ne acıdır ki, uyuşturucu ticareti terörizm uğruna yapılan uluslararası boyutta bir olaydır. Onun için mücadelesi zordur. Bu durumda en büyük sorumluluk ve görev bizlere düşmektedir. Ne yapıp yapıp, bu korkunç beladan kendimizi ve çocuklarımızı dikkatli bir şekilde korumalıyız.

Ne yapmalıyız: Bu kötü alışkanlıklardan uzak durmalıyız. Nefsimize hâkim olmalıyız. Evlatlarımıza sahip çıkmalıyız. Bu konuda yapılması gereken ne varsa bütün tedbirleri alarak yapmalıyız. Maalesef uyuşturucuların başlangıcı sigaradır. Sigara ile başlamakta, arkasından büyük felaketler gelmektedir. Uyuşturucu, eroin, esrar, keyif hapları ve diğerleri öldürücü etkisi olan, insanın kendisini az az zehirleyen ve insanı öldüren zehirlerdir. Aslında uyuşturucu maddeleri kullanan madde bağımlılarının intihar eden insanlardan bir farkı yoktur.

Sigara insan vücudunu uzun zaman içerisinde insanı az az zehirleyerek öldüren bir bağımlılıktır.

*

Bu kötü alışkanlıkların din ile iman ile hiçbir alakası yoktur. Bunların hepsi yüce dinimizin şiddetle reddettiği kötülüklerdir. Bu gün toplumsal bir yara halini alan madde bağımlılığı bir milletin geleceği olan nesli gençliğini yok etmektedir.

Sigaranın dumanı nikotin denen öldürücü zehirin anasıdır. Nikotin sülfat denilen zehiri, bir pompa ile yeşil bir ağacın yapraklarına püskürttüğümüzde ağacın yapraklarının hemen solduğunu görürsünüz. Sigara içen insanların maruz kaldıkları korkunç tehlike böylece gözler önüne serilmektedir. Sağlık bakımından kayıplarımız ölçülemez orandadır. Akciğer kanserinin yüzde 90 sebebi nikotin zehiri, yani sigaradır. Sigaranın insan bedenine yüzlerce zararı ilmen tesbit edilmiştir. Durum böyle olduğu halde sorumsuz aileler, eşler, kocalar, körpe çocuklarının yanı da sigara içerek kendi evlatlarını zehirlemekte, hem de onlara kötü örnek olmaktadırlar. Sorduğumuzda bu bir zevk deniliyor. İnsanı öldüren zehiri içmeye safa denir mi? Sigaranın ve diğer uyuşturucuların insanın bedenine ve ruhuna verdiği zararları burada sayarsak sıralamak mümkün değildir. Yani bu melunun zararı sayılamayacak kadar çoktur. Ne demişler; parasını el alır, dumanını yel alır. Derdi sana kalır. Dert ile kalmaz, gün gelir canını alır. Bu böyle bir bela, onulmaz bir yaradır. Bundan kurtulmanın çaresi güçlü bir iradedir. Nobel ödüllü Türk bilim adamı Aziz Sancar, sigaranın zararını öz olarak şöyle açıklıyor; “Sigara içindeki çok çeşitli kimyasal zararlı maddeler nedeni ile insan bedeninin asıl yapısı olan DNA’yı tahrif ediyor. Bozup zayıflatıyor. Bu da kanser yapıyor. Benim yaptığım ilmi çalışma, sigara dumanının yıkımını tahribatını tamir ediyor. Durmadan sigara içenlerin DNA’larının tamiri mümkün olmuyor. Dolayısı ile neticede en öldürücü illet olan kanser hastalığı oluşuyor. Eğer sigarayı bırakırsanız sigara dumanının akciğerlerde ve vücutta yaptığı tahrifatın yüzde 30’u kayboluyor. Yani zaman geçmeden sigara bırakılırsa yıkım önleniyor. Yoksa sonu acıklı bir ölüm oluyor.”

Şimdi durum böyle iken, elimizde fırsat varken, en kısa zamanda bu melanetten kurtulmalıyız. Bu illete karşı direnmeliyiz. Hele hele eğitim yuvalarında, özellikle de üniversite gençliğine sahip çıkmalıyız. Vatan müdafaası gibi içki, kumar, zina ve özellikle de sigara ile savaşmalıyız. Otokontrol yolu ile bir birlerimizi uyarmalıyız. Yoksa nefsimizde, neslimizde bu illetlerin pençesinden kurtulamayacaktır. Bu da yetmez, milyarlarca dövizimiz ithalat yolu ile ellere verilmiş, milletimize de milli bir zarar vermiş olacağız. Haydi sigara tiryakileri, ahdedin, yemin edin, sigarayı bırakın. 2019 yılını sigarayı bırakma, neslimize ve nefsimize sahip çıkma yılı olarak milat ilan edelim. En güzel günler sizin olsun.