Atıklardan bir şeyler yapmayı çocukluğumdan beri severim. Atılan kibrit kutularından tren yapmaya bayılırdım.

Altı ay kadar önce gazetelerde yayınlanan İzmir Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar'ın; "42 ton atık geri dönüştü" başlıklı beyanatını kesip saklamışım. Sayın Başkan; 11 ayda 42 ton atık yağdan geri dönüşüm (Akar yakıt olmalı) sağlayarak 1,5 milyar ton içme suyunun kirlenmekten kurtulduğunu anlatırken, Atık getirme merkezi ve çöp transfer istasyonunun, 13 ayrı türde atığı çöpe karışmadan topladığını söylüyor.

Ben bu bilgiden hareketle yazıma başlarken televizyon, Çekerek çayında ölen balıkları gösteriyordu. Balık ölümlerinin ise Çorum suyunun karışmasından sonraki kısımda oluştuğu anlatılıyordu. İlgililerin gerekeni yapıp; ayıplı durumdan şehrimizi kurtaracağını düşünüyorum.

Biz gelelim esas konumuz olan lavabo ve atık yağ olayına;

Atık yağın ziyan olmasından başka, bir de suları kirletme meselesi var. Çare olarak bazı girişimler var. Bunlardan bazıları:

•Ege Bölgesinde köylerde atık yağları bir yerde birleştirerek, ortaklaşa sabun yapma olayı.

•Toplanan yağlardan akaryakıt yapma olayı

•Evlerde kendi yağını sabuna dönüştürüp, kullanma olayı bile var...

Ablamın damadı Milaslı, İzmir'de oturuyor. Milas'a bağlılığını sürdürüyor.

Karşıyaka Belediye Başkanının haberini okuyunca, atık yağların toplanma şeklini sordum:

"O konuda bilgim yok ama ben, beş litrelik pet şişede biriktirip, tanıdık köylülere veriyorum; sabun yapıyorlar. Hatta bana sabun getirdikleri de oldu."dedi.

Karşıyaka Kaymakamı Sadettin Yücel hemşerimiz. Kendilerinden bilgi almak istediğimde; kurs açtıklarını, atıkları değerlendirme ve atık yağları evde sabun haline getirmenin zor olmadığını, kendilerinin bile evin sabununu bu şekilde yaptıklarını anlattı.

Bizim kimya öğretmenimiz aynı zamanda okul müdürümüzdü. Laboratuarda bize sabun yapılmasını gösterdi. Tavuk yumurtası kadar bir sabun yaptı. O zaman puro sabunu iyi sabun olarak ünlüydü. Bütün sınıf "Puro sabunu gibi oldu" diye bağrıştık. Genç yaşta kanserden kaybettiğimiz, yakışıklılar yakışıklısı hocamız; "Puro sabunu bu kadar kaliteli olamaz. Biz saf zeytin yağından yaptık" demişti. Yapılışı gördük ama, yaşantımız içerisinde bunu pratiğe geçirip uygulamadık...

Bu anımı Kaymakam Sadettin Bey'e anlattım ve "Atık yağdan yapılması, kalite sorunu oluşturuyor mu?"diye sordum ve "Sorun yok. Hatta koku da katıyoruz. İstediğimiz kokudan sabun oluyor" dedi.

O zaman, biz de başlayalım evimizin sabununu yapmaya, lavabomuzu da atık yağdan kurtarmış olalım. Ama organize olup yağın toplanması ve akaryakıta dönüşmesinin daha olumlu olduğunu unutmayalım.

Şimdi akıllarınıza nasıl yapacağız sorusu gelebilir. Ben de internet üzerinden yaptığım araştırmada bir çok farklı tekniğin karşıma çıktığını söyleyebilirim. Siz de bunu araştırabilir ve evinizde size uygun olan tarifi tatbik edebilirsiniz. Ama ben yine de kısa bir bilgi olması açısından yaptığım araştırmada elde ettiğim kısa bir tarifi sizlerle paylaşayım;

"13 gram kostik, 30 gram saf su ile koruyucu gözlük ve eldivenle açık havada karıştırılır. İşlemin güvenlik tedbiri alınması gereken hususu budur. 150 dereceye varan sıcaklık oluşur. Karışım oda sıcaklığına ininceye kadar bekletilir.

•Kızartma yağı süzülerek 100 gramlık kısmı ayrılır. Oda sıcaklığına düşmüş karışıma yağ çubukla karıştırılarak katılır.

•Karışıma bir çay kaşığı ucuz himalaya tuzu ve bir o kadar da tarçın katılarak pelte kıvamına gelinceye kadar, yarım saat karıştırılır.

•Karışım şekil alacağı, atılabilecek bir kaba dökülür. Streç filmle üzeri kapatılan kap, ayrıca havlu ile örtü altında bir gece tutulur.

•Ertesi gün havlu ve streç filmden çıkarıldıktan 6 hafta sonra sabun kıvamına gelmiştir. Güle güle kullanın.

En güzel günler sizlerin olsun.