Hepinizin bildiği gibi, fani-geçici olan her varlığın bir başlangıcı, bir de sonu vardır. Bu dünya da fanidir. Takdir edilen zaman gelince yaşadığımız bu hayat son bulacak, bu dünya bambaşka bir hale dönüşecektir. Bu olay kıyamet denen korkunç bir felaketle gerçekleşecektir. Taş üstünde taş kalmayacak, dağlar toz haline gelecep, serap şekline dönecek, duman olacaktır. “O gün yer başka bir yere gök de başka bir göğe dönüşecektir. O gün zalimlerin Allah’ın huzuruna çıktıkları günü olacaktır.” (İbrahim suresi, 48. ayet, sh. 260) buyurulmuştur.

Kıyamet ve ahirete ait yüzlerce belki bine yakın ayet vardır. Çünkü ahiret hayatı kafirler için ebedi cehennem, müminler için ebedi cennet olacaktır. “Kendisinde şüphe olunamayan bir gün ahiret, mahşer, mizan gelecektir. O günde bütün insanları arafat meydanında, mahşerde, hesap kitap sorgu, mahkeme için mizan terazisinin başında toplayacağız. Allah asla ve kat’a sözünden dönmez.” (Ali imran, 8-9) Ayetler çarpıcı gerçeklerle yüzleşeceğimizi, iğneden ipliğe bu hayatın hesabının verileceğini bildirmektedir. Herkes ayağını denk almalı, bu durumları göz önünde bulundurarak yaşamalıdır.

*

Kıyametin ne zaman kopacağını peygamberler bile biemez. Araf 187, İsra 85, ruh hakkında insanların bilgileri noksandır, ayetlerle sabittir.

R.SAV.e kıyametin ne zaman kopacağını ve ruhun mahiyetinin ne olduğu defaatle sorulmuş, Allah’ın resulü bunları Allah’tan başka kimsenin bilmediğini kesin kez bildirmiştir. İnsan kaderini bilseydi hayat olmazdı. Bu ise, insanın kaderini bilmesi ilahi iradeye ters düşerdi. Önemli olan kıyametin ne zaman kopacağı değil, insanların kıyamete karşı yapacakları hazırlıklardır.

R.SAV.e birisi gelmiş, mezarını kazıp hazır ettiğini söylüyor, iyi mi yapmışım, diyor. R.SAV. mezar için ne hazırladın, mezarını kendine değil, kendini mezar hayatına hazırla. Ahirete azik yap, buyurmuştur. Önemli olan budur.

Halk bilgesi, hikmet abidesi olan Nasrettin Hocaya birisi sormuş; Hoca, kıyamet ne zaman kopacaktır, demiş. Hoca hazretleri, adama, kıyamet için bir hazırlığın var mı, demiş. Adam, eh, karınca kaderinece demiş. Nasrettin Hoca adama; Eşin var mı? Evet var. O zaman dinle, kıyamet ikidir. Eşin ölürse küçük kıyamet, sen ölürsen büyük kıyamet başına kopmuştur, diyerek adamı öğütlemiştir. Bize lazım olan ahiret hazırlığıdır.

*

İslam itikadında ve semavi dinlerin inancında ahirete iman şarttır. Zuhurunun zamanını Allah bilir. Bizlere kıyametin kopacağı, bütün canlıların hepsinin öleceği, İsrafil A.S.in birinci suru ile Allah’tan başka hiçbir canlının kalmayacağı, Allah’ın bileceği belli bir zaman kainatın şekli değişen dünyanın ıssız bir çöl gibi kimsesiz ve sessiz kalacağı, ulu Allah’ın irade ve isteği ile İsrafil A.S.in tekrar ikinci sura üflemesi ile dünyanın yaratılışından kıyametin koptuğu ana kadar bu dünyaya gelmiş geçmiş ölmüş olan bütün canlıların mantar gibi bulundukları yerden bitecekleri, dirilecekleri, yeniden iman ve amellerine göre şekil alıp mahşere haklaşmak, muhakeme olmak üzere huzuru ilahiye mahşerde arafat meydanında toplanacakları, herkesi nefes nefes ömrünün hesabının sorulacağı, bir mizan terazisinin kurulacağı, kıldan ince kılıçtan keskin bir sorgunun yapılacağı, kimsenin kimsede bir kıl ağırlığınca hakkının kalmayacağı, böylece ilahi ve gerçek adaletin hakkıyla tecelli edeceği, bunun neticesinde haksız ve tevbe etmeden ama imanla ölen müminler cennete girmeden önce cezalarını çekmek üzere cehennem hapishanesine gidecekleri, cezalarını çekip cennete girecekleri ve Allah korusun inançsız ölen inkarcıların ise ebedi cehennemde kalacakları ve bu imanla ölenler bu yaptıklarının karşılığını cennet ve cemalüllahla görür ve mutlu olurlarken, ne yazık ki kafirler, inançsızlar, ateistler, inkarcılar, zalimler dünyayı hırs ve tamah uğruna kan gölüne çevirenler ve imansız olarak ölenler ile cehenneme zümera layık oldukları ebedi azaba düçar olacaklardır. “Ve inne vağdekel hakk” Bu ulu Allah’ın şaşmaz vaadidir. Tecelli edecektir ve hak yerini bulacaktır. Bütün bu anlatımlardan sonra zerre kadar aklı ve fikri olan her insan tedbirini alacak ve ulu Allah’ın azabına, gazabına değil, sonsuz rahmeti ile ebedi nimetine kavuşacaktır.