Bir yakınımdan bu hafta başında bir mesaj aldım. Çok hoşuma gitti ve bunu siz değerli okuyucularım ile paylaşmanın önemli olduğunu düşündüm.

Fakat, ertesi gün bir başka yakınımdan aynı mesaj tekrar geldi. O zaman bunun çok yaygın bir şey olduğunu düşünerek kaleme alıp, almamak arasında tereddüde düştüm. Ama okuduğunuz zaman harika yaşanmış bir olay olduğunu göreceksiniz. O bakımdan daha önce bilenlerin hoş görüsüne sığınarak, benim gibi yeni öğrenenlerin olacağını düşündüğümden, beğeniyle ve hayranlıkla okuyacağınızı ümit ederek yayınlıyorum:

"ERBABI BİLİR...

Sıcak bir ağustos ayında öğle vakti. Atatürk Ulus'ta meşhur Karpiç lokantasında yine mutat şekilde cam kenarındaki masasına oturmuş, kafasında binbir düşünce, yoldan gelen geçenleri seyrediyor.

Yolun karşı tarafında yoldan gelip geçenlere, içindeki buzlu şurubun ısınmaması için meşinle kaplı sırtındaki parlayan bakır ibriğinden,beline bağladığı üç beş gözlü tahta bardaklıktan çıkardığı bardağı elindeki su ibriğinden döktüğü suyla şöyle bir çalkaladıktan sonra belini öne doğru eğerek doldurup müşterisine uzatırken, göğsündeki namı olan yazıyı bu kerre yüksek sesle uyumlu ve sattığı soğuk şurubunu da metheder bir üslupla; erbabı bilir...,erbabı bilir........, diye bir ahenkle bağırdığını duyan ve gören Atatürk, yanındakilerden Erbabı Bilir’in yanına getirilmesini ister.

Atatürk'ün huzuruna, ibriği sırtında, ter sucuk için de çıkarılan Erbabı Bilir, biraz endişeli ve şaşkın! Atatürk; Erbabı Bilir’e kendisine de bir bardak soğuk şurup verdikten sonra sırtındaki ibriği yere bırakıp kendi masasında karşısına oturmasını ister.

Bir an tereddüt eden ve adeta kendisini rüyada sanan Erbabı Bilir uyanık davranır, Ata'nın dediklerini yerine getirip karşısına sıkılarak oturur.

Atatürk garsonlara onun için de masaya bir servis açmalarını ister. Hoş beşten sonra Atatürk o emsalsiz zekasıyla halkın yeni ilan edilen cumhuriyet hakkındaki düşüncelerini, algılarının ne olduğunu tespit etmek için Erbabı Bilir'e; Cumhuriyet nedir diye sorar.

Yerinde şöyle bir doğrulan ve adeta bir anda değişim geçiren Erbabı Bilir,Cumhuriyet; benim gibi bir garibanın Türk ulusunun kurtarıcısı olan Ata'sının masasında oturabilmesi,kısacası adam yerine konulmasıdır der.

Bunun üzerine,

Atatürk karşısında duran yaverine; o mavi gözleri çakmak çakmak; be hey çocuk,cumhuriyet “maya tutmuş” diye bir çocuk sevinciyle bağırır...Kalkar ve gitmekte olan Erbabı Bilir'in ibriğini sırtına almasına yardım eder...

Not: Atatürk'le ilgili bu gerçek ve yaşanmış bilinmeyen bu anı, olayı birebir o an orada yaşayanın oğlundan bizzat yazıya aktarılmıştır.

Evet ,Cumhuriyet ;yurttaşın adam yerine konulmasıdır.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun."

Evet, değerli dostlarımın benimle paylaştıkları mesaj bu şekilde. Umarım, halen kafalarında "Cumhuriyet nedir?" Sorusuna yanıt arayanlar ve kafasında soru işaretleri taşıyanlar için bu kıssadan hisse iyi bir cevap olur.

En güzel günler sizlerin olsun.