TRT’nin “altın dönemi”ni yaşadığı geçmiş yıllarda, başarılı yöneticiler arasında ilk sıralarda yer alan gazeteci dostum Sedat Örsel’in bir “alıntı fıkrası” gözüme çarptı.

İçerik açısından baktığımda gerçekten yaşadığımız dönemle bire bir ilişki-ilinti kurmak mümkün.

Önce fıkramıza göz atalım isterseniz.

“ABD'li Senatör, uçakta yanında oturan genç kıza;

-“Ben Senatör’üm, yolumuz uzun, benden bir şeyler öğrenmek için konuşmak ister misin?”

Kız; okuduğu kitaptan yavaşça kaldırmış başını;

-“Ne hakkında konuşacağız, ve ne öğreneceğim sizden Bay Senatör?”...

Senatör kasılmış;

-“Ne bileyim; her şey...Küresel ısınma, çevre, hayvan hakları, doğayı koruma. ekonomi, devlet yönetimi, dış politika, kadın-erkek ayrımcılığı”

-“Tamam” demiş genç kız.

-“İlginç konular bunlar gerçekten; öğrenmek isterim, ama önce küçük bir sorum olacak size”

Gülümsemiş Senatör;

-“Sor bakalım” babacan bir tavırla...

Kız tâne tâne; -“Bir eşek, bir inek, bir keçi; üçü de beslenmek için yalnızca ot yer...”

-“Evet” demiş Senatör gülerek;

-"Yalnızca ot yerler...".

Kız kaşlarını kaldırmış;

-“Ama eşek kestane gibi, inek kaysı marmelâtı gibi, keçi ise siyah zeytin gibi sıçar... Neden acaba?”

Senatör kaşlarını kaldırmış ve

-“Çok ilginç, bilmiyordum” demiş...

-“İşte” demiş genç kız;

-“Bir boktan anlamıyorsunuz, kalkmış bana küresel ısınma, doğa moğa, çevre mevre, siyaset miyaset. Salaklara saklayın siz bu masalları... İyi uçuşlar Bay Senatör...”

Senatör morarırken kız, kitabını okumaya devam etmiş…”

Gelin şimdi ülkemizde geride kalan 18-19 yıl içinde yaşadıklarımıza göz atalım.

Neler yaşadık bu alemde…?

Sadece tv kanallarından yüzde 90’ının “parti borazanı” haline getirildiğini hatırlamak yeterli.

Ekranlara çıkıp, iktidarın yanlışlarını “parlatmaya” çalışan yalakaları…

Saray’ın “çanak yalayıcı”larını…

Fırıldakları…

Kraldan fazla kralcıları…

Her konuda AHKAM KESEN yalakaları.

“İntihalci” profesörlerin RACON kesmelerini…

Muhalefete devamlı el işareti yapan sözde gazeteci müsveddelerini…

Gelin de hatırlamayın…

Sonra da:

“Biz bunları hak edecek ne yaptık?” sorusunu sormayın…